"Gençler bugün okulla ilgili bir etkinlikten ötürü dersler olmayacak. Tüm sınıflar serbest. Ben de şu defteri imzalayayım, biz de çıkarız
Sınıftan neşeli bir bağırış koptuğunda Sezen ellerini çırpıp güldü. Ben de gülümsedim. Çalışkan olmam dersleri sürekli sıkılmadan dinlediğim anlamına gelmezdi.
Öğretmen sınıftan çıktığında Sezen ve ben de ayağa kalktık. Tam yürüyecekken kravatımı tutup ilerlememi engelledi.
"Deniz!"
"Ne oldu?!" dedim merakla.
"Mirza'yla buluşacağız."
Kaşlarımı çattım.
"O kim?"Omzuma vurdu.
"Salak, flört ettiğim çocuk sevgilim işte.""Ne ara oldunuz?!" diye bağırdım kendime engel olamayarak.
"Oldu işte! Şimdi görüşeceğiz ama sen de gel."
"Benim ne işim var?"
"Ya o arkadaşlarıyla olacak. Sen de beni yalnız bırakma lütfen. Ahmet gelmez."
Onu yalnız bırakamayacağım için ikiletmeden başımı salladım. Sevinçle boynuma sarıldı.
Gülüşerek sınıftan çıktıktan sonra Ahmetler'in sınıfının önünden geçerken sınıftaki birkaç erkekle koyu bir sohbete daldığını gördüm. Maçı konuşuyor olmalıydılar.
Konuşmalarını bozmak istemediğim için sadece kapıdan el sallamakla yetindim. O da başını hafifçe eğdi.
O çocukla Sezen'in olduğunu duyarsa ikimizin de ağzına sıçardı.
"Ahmet bizi öldürecek." dedim içimdekileri dışa vurarak.
Sezen kıkırdayıp omuz silkti.
Birlikte bahçeye indiğimizde Mirza denen o çocuğun içlerinden sadece Kutay'ı bildiğim bir ortamda rahat bir tavırla oturduğunu gördüm.
Ben bahçeye iner inmez Kutay beni yine göz hapsine almıştı. Nasıl her gittiğim yerde hiç sekmeden beni bulabiliyordu anlamıyordum. Onunla her ne kadar aynı ortamda bulunmak istemesem de Sezen için göz yumacaktım.
Çardağa doğru yürürken gerginlikle ellerimi sıktım. Sezen'in de aslında gergin olduğunu biliyordum.
Mirza Sezen otursun diye oturuşunu hafif dikleştirip kolunu kaldırdı. Sezen onun yanına biraz çekinerek oturdu. Kolunu omzuna koydu.
Olası bir durumda hemen müdahale edebilmek için Sezen'in diğer yanına oturdum. Benim yanımda da Kutay vardı ama yine umursamamayı seçmiştim.
"Hoş geldin bebeğim." dedi Sezen'e.
Hoşuma gitmemişti. Yemin ederim, bu önyargı değildi ama sırıtışından bile Ahmet'in anlattığı gibi tekin olmadığı anlaşılıyordu. Bu yüzden gerginliğim biraz daha artarken oturduğum bankta tahtayı sıktım.
Gözlerimi Sezen'den ayırmazken yanımdaki bedenin bana iyice yaklaştığını fark etmemiştim.
"Sen de hoş geldin Merkür Retro'm." dediğinde başımı ona çevirdim.
Sırıtan yüzüne hakaret etmek istesem de yapmadım. Muhattap olmamak için duymamış gibi davrandım ama gerçekten çok inatçıydı.
"Yanakların kıpkırmızı, hep mi öylesin?"
Yine duymamış gibi omuz silktim.
Ortamdaki kızların Sezen'e olan aşağılayıcı bakışlarına karşılık ben de onlara aynı şekilde bakmakla meşguldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merkür Retrosu (bxb)
Teen FictionBurslu bir çocuk, kolejin kötü çocuğuyla tanışırsa ortaya çıkacak hikaye diğerlerinden pek de farklı olmazdı. Yani, sanırım olmazdı.