Yazardan,
Açılan kapının ardından sevgilisinin geniş ve gergin gülümseyişini gördüğünde içindeki sıkıntı bulutu dağılmıştı. Yine kapısında ellerinde çiçekle bekliyor oluşunun sebebi annesiyle sevgilisi olarak tanışmaya gelmiş olmasıydı. İçindeki stresin tek sebebi de buydu.
Eğer annesi ters bir tepki gösterip ilişkilerini onaylamasa bile aşkının peşini asla bırakmaz ne olursa olsun kendini kabul ettirene kadar zorlardı ancak bu zorlayışa gerek kalmadan kabullenilmiş olmak bir yandan mutlu da ediyordu kendisini. İçeriye adım attığında tam Deniz'in beline sarılıyordu ki hemen arkasında annesinin olduğunu görüp duraksadı. Sevgili olduklarını biliyordu, sarılmasında bir sakınca da yoktu tabii. Yine de laubali durmak istemiyordu.
"Hoş geldin." dedi Deniz utangaç bir gülümsemeyle.
İçi eridi Kutay'ın. Her gün gördüğü bu gülümseme mümkünmüş gibi her seferinde iç çektirtiyordu kendisine.
"Hoş buldum."
"Hoş geldin." diyen annesini duyunca hızlıca başını çevirdi.
"Hoş buldum efendim, buyurun bu çiçekler size." deyip elindeki çiçek buketini uzattı.
Kader Hanım buketi kucağına alıp çiçekleri okşadı.
"Çiçek bahçesine döndü ev sayende. Gerçi çiçek bahçesine dönen tek yer ev olmamış ama, neyse."Deniz yanağının içini ısırıp gülmemek için kendini sıkarken Kutay ellerini önünde birleştirdi.
"Haklısınız çiçek bahçesine dönen tek yer eviniz olmadı. Oğlunuz hayatıma girdiğinden beri benim gönlüm de çiçek bahçesine döndü." dedi iyi bir diksiyon ve ufak bir tebessümle.
Deniz bu güzel kelimeleri annesinin yanında söylüyor olmasının utanç ve sevinciyle elini kalbine götürdü. Karşısındaki adamın boynuna sarılmak ve derin derin kokusunu solumak istiyordu.
Kader Hanım kaşlarını kaldırdı ve hafifçe güldü. Bir oğluna bir Kutay'a baktı.
"Ben de diyorum bu çocuk niye her telefona baktığında kendinden geçiyor. Senin kelimelerinin sihriymiş meğer."
"Anne ya!" diye bağırdı utanç içinde. Sevgilisi bu detayı bilmese de olurdu.
Kutay kaşlarını kaldırıp hafifçe güldü, gülüşüne Kader Hanım da eşlik etti.
"Hadi içeriye geçelim masa zaten hazır." dedi.
Deniz ve Kutay önden giderken çayları getirme bahanesiyle onları yalnız bırakabilmek için mutfağa girdi.
Annesinin yanlarından ayrılmasını fırsat bilip sevgilisinin omzuna ufak bir öpücük kondurdu Kutay. Karşısındaki çocuk kendisinden kısa olduğu için başını biraz daha eğip omzunun biraz aşağısını öptü.
"Gönül isterdi ki dudaklarımız buluşsun ama annenin yanında yakışık almaz hiç." diye açıkladı.
Yanına diz dize oturacak şekilde otururken güldü. O da şimdi isterdi sevgilisinin dizlerine oturmayı ve kollarını sıkıca boynuna dolamayı. Üzerinden yoğun bir şekilde gelen parfüm kokusu bu isteği körüklüyordu.
Boynuna gözlerini dikip damarlarının olduğu yere eğildi ve nabzının altına ufak bir öpücük bıraktı.
Nefesini tuttu Kutay. Girdiği kavgalarda veya sporu abartıp da kendini zorladığında bile nefesi bu şekilde kesilmezdi. Öyle biriydi ki yanındaki çocuk, ağzının içine bakıyor en ufak dokunuşunda mum gibi eriyip gitmeye hazırda bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merkür Retrosu (bxb)
Teen FictionBurslu bir çocuk, kolejin kötü çocuğuyla tanışırsa ortaya çıkacak hikaye diğerlerinden pek de farklı olmazdı. Yani, sanırım olmazdı.