kırk dört

9.7K 865 369
                                    

"Deniz, bu yazdıklarımızı panoya as sen."

"Tamam hocam."

Elimdeki renkli kartonlarla birlikte kırmızı panoya geçtim. Yanımda durup bana iğne tutan ve öğretmenin bize yardım etmesi için seçtiği bir diğer öğrenci de benimle beraber geldi.

Benden biraz uzun, hareketli bir çocuktu. İğne tutarken bile olduğu yerde kıpırdanıp duruyordu.

Edebiyat panosu için alt sınıfların yazdığı şiirleri düzenlemek başta gönüllü olarak katıldığım bir iş değildi ancak sonradan eğlenceli gelmişti.

"Yamuk oldu! Biraz eğ."

"Oldu mu?"

"Hayır azıcık kaldır."

Parmak uçlarımda yükselip de kağıdı iyice yukarıya doğru kaldırdığımda boyum biraz kısa kaldığından gömleğim hafifçe açılmıştı.

"Ya bak kaldırırken yine yamuk oldu."

"Simetri hastalığına başlayacağım şimdi." dedim gülerek.

Aramızda çok boy farkı olmadığından parmak uçlarında yükselip kaybolmuş dengesini sağlayabilmek adına belimin biraz yukarısına tutundu.

Güldü.
"Tutuyorum hadi şu iğneyi tak artık."

"Ben tutarım."

Arkamdan işittiğim kalın sesle birlikte elimdeki iğneyi düşürürken Oktay da ben de aynı anda topuklarımızın üzerine inmiş şaşkınlıkla arkamıza bakmıştık.

Kutay, bizim aksimize oldukça rahat bir şekilde biraz kaldırdığı koluyla renkli şiir yazılı kağıdı tutarken Oktay'ın elindeki iğnelikten bir iğne alıp kağıdın köşesine iliştirdi. Bir iğne daha alıp öbürünü de taktı.

"Oldu mu?" dedi gülümseyere bana bakarken.

Biraz uzaklaşıp kağıda baktım.
"Oldu."

"Hayır olmadı, yine yamuk oldu."

"Neresi yamuk bunun Oktay ya! Fırlatacağım şimdi iğneleri bak."

"Yamuk oldu!" dedi ısrarla omuz silkerek.

"Ya sabır ya. Eğer iğneyi takarsak iğne izi kalacak."

"Tamam o zaman böyle kalsın." dedi memnun olmasa bile.

İğnelerle birlikte önüne döndüğünde ben de Kutay'a döndüm.
"Hoş geldin."

"Hoş buldum." deyip elini belime koydu. "Ders boş sayılır. Kendi halimize bıraktı hoca test çözelim diye. Senin yanına geldim ben de."

"İyi yapmışsın, biz de pano düzeltiyorduk."

"Yardım edeyim mi-"

"Yine senin dışarıda ne işin var Kutay?"

Edebiyat hocasının araya girişiyle ikimiz de ona döndük.

"Hocam boş bıraktılar bizi."

"E tamam bırak Deniz'i de işini yapsın."

"Ama-"

"Kutay."

Uyarı dolu bir tonlamayla ismini çağıran hocaya ters ters bakıp benden uzaklaşarak arkadaki duvara sırtını yasladı. Sanırım öğretmenler aramızdaki bu bağın arkadaşlık ötesi olduğunu anlamışlardı ve edebiyat hocası da bu farkındalığı yaşayanlardan birisiydi.

Ona dönüp hafifçe 'bir şey olmaz' dercesine omuz silktim.

Başını eğip gülümseyerek sırtını yasladığı duvardan beni izlemeye başladı.

Merkür Retrosu (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin