otuz

18.4K 1.4K 606
                                    

bundan önce attığım bölümde bir okurum beni gerçekten çok güzel bir şekilde eleştirmiş. (fotoğrafını koymayı denedim ama hata verdiği için koyamadım.) eğer kendimi karşıma alıp eleştirebilseydim tam olarak söylediklerini söylerdim. bu kitabı bir türlü kafamda oturtamadım, bir şeyler yerleşemedi. beklediğiniz gibi olmadığını biliyorum çünkü benim de beklediğim bu değildi. olması gereken bu değildi, kusuruma bakmayın.

umarım bu bölüm olması gereken Kutay'ı ve Deniz'i bize hissettirir...

bir de zorlamak istemiyorum ama bu bölüm yorum yaparsanız çok sevinirim. diğer bölümlere göre oldukça uzun tutmaya çalıştım.

————

Yorgunluktan ağrıyan belimi tutarak yatağıma uzandığımda saatin kaç olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu.

Sanırım işin bu kadar yoğun olacağını tahmin etmemiştim. Ölmüş gibi hissediyordum, saatlerdir ayakta durmaktan her bir yanım ağrıyordu.

Annemin dün gece mesaiye kalmamasına sevinmeme kalmadan bu gece yine çalışacağını öğrenince her ne kadar üzülsem de elden bir şey gelmeyeceği için sadece tamam diyerek telefonu kapatmıştım.

Yorganı belime kadar çekip günün yorgunluğunu üzerimden atabilmek için gözlerimi kapadığımda çalan zille gözlerim kocaman açıldı.

Zil çalmaya devam ederken kapı da yumruklandığında tedirginlikle yatağımdan kalktım. Koşar adım kapının arkasına geçtim. Elim kilidin üzerindeyken kulağımı kapıya yasladım.

"Kim o?"

"Kutay ben!"

Kapının arkasından işittiğim sesle birlikte kalbim hızlı hızlı çarpmaya başlarken gözlerimi kırpıştırdım.

Alt dudağımı ısırarak kapıyı araladığımda karşımda nefes nefese, tedirginlik içinde dikilen Kutay'ı görünce kapı kolunu sıktım.

Mavi gözleri tüm vücudumda dolaştıktan sonra derin bir nefes verdi.

"Me-merhaba." diye mırıldandım gülümsemeye çalışarak.

"Merhaba."

"Bir sorun mu var?"

Yüzüme bakıp başını aşağı yukarı salladı ciddiyetle. Kaşlarımı çatıp kapıyı açtım.

"Ne oldu? İçeriye gelsene."

"Geleyim değil mi?"

Başımı salladım.

Ayakkabılarını çıkarıp montunun kenarını sıkarak içeriye girdi. Kapının önünde karşı karşıya durduk. O tedirgindi, onun tedirginliğine karşılık ben de tedirgindim artık.

"Ne oldu Kutay?"

"Okula neden gelmedin?" diye sordu hızlıca.

"Çalışıyordum."

"Nerede?"

"Yani-"

"Telefonun kapalıydı. Aradım. Gelmen için aradım ama açmadın."

"Kapalıydı, çalışıyordum diye."

"Sezen bir hafta okula gelmeyeceğini söyledi. Neden gelmeyecekmişsin?"

Yüzündeki çocuksu ve biraz da sinirli ifade bir an çok komik geldiği için güldüm. Kıkırdayışıma karşılık kaşlarını çattı. Neye güldüğümü anlamamış gibiydi.

"Geleceğim niye gelmeyeyim? Sezen şaka yapmıştır sana."

"Komik değildi, korkutucuydu."

Kalbim biraz hızlanmıştı.

Merkür Retrosu (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin