yirmi dokuz

17.1K 1.4K 456
                                    

1 hafta sonra,

Önlüğümün arka kısımlarını sıkıca bağladıktan sonra hevesli bir şekilde tezgahın arkasından müşteriye gülümsedim.

"Hoş geldiniz!"

Neşeyle konuşunca karşımdaki kadın hafifçe gülümsedi.

"Hoş buldum."

"Ne alırdınız?"

"Ben bir Ice Chocolate Mocha alabilir miyim?"

"Elbette!"

Hızlıca bardaklıktan bir bardak çıkardım. Bana öğretilen şekilde buzları ve içeceği ayarladıktan sonra dikkatlice uzattım.

Parayı alırken bir başka müşteri yaklaştı.

"Pipet alabilir miyim?"

"Tabii."

Para üstünü hesaplayıp hızlıca verirken aynı hızla pipetlere koşup pipeti verdim.

İki müşteriyi de gönderdikten sonra derin bir nefes aldım. Bugün biraz yoğun gibiydi.

Yaşadığımız ufak çaplı ekonomik krize yardımcı olabilmek adına okuldan sonra ve hafta sonları çalışabileceğim, küçük ama lüks bir kafede iş bulmuştum. Başta başvurmakta tereddütlüydüm çünkü öğrenciler yarı zamanlı çalışmak istiyordu fakat çoğu işveren tam zamanlı çalışandan yanaydı.

İşe girebildiğim için çok mutluydum. Anneme iş konusunu henüz çok fazla açamamıştım. Müsait olduğum ilk zaman ona anlatmak istiyordum.

Okulla birlikte işi yürütmek zordu fakat direnmem şarttı. İş ağır olmadığı için şanslıydım sadece.

Kafenin kapanış saatine yaklaştığımız için gelen giden müşteriler azalmışken diğer çalışanlar yaptığımız iş bölümünde kendilerine düşen işleri bitiriyorlardı. Mesela ben dün bulaşıktaydım fakat bugün tezgaha geçmiştim. Yarın da servise geçecektim.

Kafenin kapanmasına birkaç dakika kala gelen müşteriyi de uğurladıktan sonra önlüğümü çıkarıp katladım. Dükkanı toparlama işi bugün bendeydi bu yüzden tezgahtan ayrılıp masalara yaklaştım.

"Görüşürüz Deniz." dedi Sude Abla el sallayarak.

"Görüşürüz." dedim ben de.

Osman da çıkarken başıyla selam verip öyle çıktı.

Hızlıca masaya yaklaştım. Sandalyeleri ters çevirip masanın üzerine koyuyorduk, dışarıdakileri de içeriye alıyorduk.

Bildiğim işi hızlıca yapmaya başladığım sırada mekan sahibi Hakan Bey içeriye girdi.

"Kolay gelsin Deniz."

"Sağ olun Hakan Bey."

Hakan Bey nazik bir adamdı. Bana hafifçe gülümsedi ve henüz düzeltmediğim birkaç masayı bana kolaylık olsun diye düzeltmeye başladı.

"Zahmet etmeyin Hakan Bey ben yaparım."

"Elime yapışmaz ya." dedi hafifçe gülerek.

Ben de güldüm. Tüm masalar bittiğinde koşar adım personel odasındaki askılıktan montumu aldım.

Tam çıkmak için kapıyı tutmuştum ki Hakan Bey seslendi,
"Deniz çarşamba günü tam gün gelmelisin."

Kaşlarımı kaldırdım.
"Ama biliyorsunuz..."

"Biliyorum fakat buraya yan taraftaki liseden proje öğretmenleri gelecek. Personel ihtiyacımız var."

"Üzgünüm-"

Merkür Retrosu (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin