Bir Gezinti
O gün, onları bir gezintiye davet etmiştim. Hem Comet, hem Rene buna katılacaktı. Yeşilin bin bir tonu Onun gözlerinde iken, doğrusu başka yere bakmak zor geliyordu. Ve Onları sabah saatlerinde, malikânemin girişinde karşıladım.
"Kahvaltı yapmadınız diye düşünüyorum, Eğer..." , sözümü kesen Comet olacaktı.
"Ben katılamayacağım, ahırlarınızı merak ediyorum, izin verirseniz atlara göz atmak istiyorum sevgili Kont", dediğinde yüzünde acı bir gülümseme vardı. Doğrusu bu adamı, hiç bir şey yerken veya içerken görmemiştim. Tam onaylayacakken araya Rene girdi.
"Olmaz Comet bir şey yemesen de bizle biraz oturmalısın", dedi ve Comet'i adeta sürükleyerek içeriye götürdü.
"Kahvaltıyı arka tarafa hazırlatmıştım. Bahçelerin güzel havasını değerlendirelim", diye onlara yol gösterdim. Comet biraz sıkıntılı:
"Eh öyleyse", diyebildi.
Kahvaltıda hiçbir şey eksik değildi ve dünkü yağmurun güzel ferahlığı, her yerdeydi. Ve tabii Rene, onun böyle iştahla yemesi hem Comet'i hem beni şaşırtıyordu.
"Haydi ama artık dolaşmaya gitmeyecek miyiz?" diyebildi Comet. Oysa kahvaltının başlangıcıydı. Rene yanıtladı:
"Sevgili Comet, bu güzel günde çok neşelisiniz. Elbette, benim olduğum kadar olmasa da..."
"Ya ne demezsiniz küçük hanım." Kahkaha sesleri ve zamanın ilerleyişi...
Atları kontrol etmeye gidiyoruz, Comet ve ben yalnız kalıyoruz. Comet bunu değerlendiriyor.
"Beni iyi dinleyin Kont, konumunuz ne kadar iyi olsa da eğer onu incitecek bir şey yaparsanız, intikamım korkunç olur." Ve o anda ahırların karanlığında turuncu, kehribar rengindeki gözbebeklerini fark etmeme izin verecekti. Yakama yapışması fazla uzun sürmedi: "Niyetini belli et!"
Tüm gücümü kullanarak bir iki adım geriye çekilebildim. Atlar huysuzlanmıştı. Bir rezalet çıkmaması için elimden geleni yapıyordum: "Biz ciddiyiz Comet. Rene sana anlatacak ve Marki Flaubert'e de mektup yazacak."
Comet elini havaya kaldırıp tersini göstererek: "Ciddilermiş. Peki Kont, artık son sözünüzü söylediniz." Tam da aklımdan geçeni söyleyecekti şimdi: "Onu karanlıktan ve her şeyden koruyabilecek misiniz? " O korkunç siluete ışıktan bir parça yansıdığında yüzündeki sertleşmiş ifadeyi görebilecektim. "Bir rüya gördüm ve umut vericiydi" ,dediğimde adam birden gülerek "Bir rüya..." diyebildi. Sonra devam etti ben ise kızmaya başlamıştım:
"Bir rüya, tam olarak ne gördüğünüzü size anlatabilirim Andre: Sonsuzluğun sırrını gördünüz. Ve onu sonsuza kadar seveceksiniz. Şimdi görmeyi unuttuğunuz kısmı anlatayım: Onu koruyamayacaksınız. Yitip gidecek."
Söylediğim gibi kızmıştım: "Rüya Nilüfer çiçeklerinin tekrar tekrar açması ile ilgiliydi ve bizim aşkımız bitmeyecek. Ve belki Onu koruyamam ama sana, bunun için hesap vermeyeceğim."
Ve iki at seçip devam edecektim. Adama ters ters bakarken onun da bana aynını yaptığını görecektim.
Ve Rene, öylesine mutluydu ki O gün bütün öğle at bindik... Onun için endişelenen kalplerle bir yanında Comet bir yanında ben... Yalnız kaldığımız anlardan birinde, Rene bana aynen şunu diyecekti: "Rüyanı çok beğendim Andre...", oysa Ona anlatmamıştım bile. Aynısını görmüş olmalıydı ve biz at sürecektik uçsuz bucaksız kırlarda bahçelerde...
Müzik: Artaserse: Fra Cento Affanni E Cento - Aria Di Arbace. Atto I, Scena 2.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayali Sevgiliye Mektuplar
RomanceBu yazın, bu yazın bir başka... Bir araya gelmelerinin tek sebebi sevgi, hala bu satırları yazabiliyorsam gerçekti... Ve sevgi... Ve sevgi öyle bir şeydi ki, sevildiğini bilmek... Dünyalara bedel her şeyden öte... Sayfalarıma bekliyorum. Güzel bir g...