Düzenlemeden atıyorum aşklarım yanlışım varsa kusura bakmayınnn. Oy ve yorum atarsanız beni çook çok mutlu edersiniz.
♡♡♡♡
Hızlıca çantamı omzuma taktım ve alelacele müştemilatın kapısından dışarı attım kendimi. Chan evden çıkmadan okul yoluna çoktan çıkmış olmam gerekiyordu.
O akşamdan beri Chan'dan bariz bir şekilde kaçıyordum. Bazen denk geliyorduk ve beni kovalıyordu ama eninde sonunda pes ediyordu. Kelimenin tam anlamıyla, Tom ve Jerry'e dönüşmüştük.
Hızlı adımlarla bahçe kapısına doğru ilerledim. Bir yandan da gözümle etrafı tarayıp Chan'n olup olmadığını çözmeye çalışıyordum. Arabası hala kapının önünde duruyordu, demek ki daha çıkmamıştı. Hızlıca demir kapının dışına attım kendimi ve çantamı düzeltip okul yolu üzerinden ilerlemeye başladım. Bugün de kıl payı kurtulmuştum.
Otobüs durağına doğru ilerlerken geçenlerde çıkarttığım otobüs kartımı arıyordum çantamda.
"Neredesin be?! Bugünü mü buldun kaybolacak?!"diye sinirle bağırdım. Sinirle ilerlemeye devam ederken ve aynı zamanda çantama bakarken yanlışlık çarptığım kişi ile kaldırımdan yola doğru düştüm. Tam sinirli bakışlarımı çarptığım kişiye çevirecekken kulağıma dolan fren ve korna sesleri ile gözlerim kocaman açılırken bana doğru yaklaşan otobüs ile göz göze geldim.
Kısa süreliğine nefes almayı unuturken birinin beni kolumdan tutup tekrardan kaldırıma çektiğinde galiba ölümden kıl payı kurtulmuştum.
Kalbim deli gibi atarken gözlerimi bir eliyle elimi tutan diğer eliyle belime sarılan kişiye çevirdim. Otobüs yanımızda son hızda geçip giderken çocuğa bakmaya devam ediyordum. Artık nasıl baktıysam, çocuk endişelenmiş görünüyordu.
"İyi misin?"diye endişeli bir sesle konuştuğunda, gözlerimle onu dikkatlice incelerken bir adım geri attım ve ellerimi onun yakalarından çektim.
"İyiyim, iyiyim."dedim ve hızlıca üzerimi düzelttim. Anın şokunu hala yaşıyordum, öyle ki ellerim zangır zangır titriyorlardı.
"Öyle görünmüyorsun, yapabileceğim bir şey var mı?"diye sordu tatlı çocuk temkinle elini uzatıp yavaşça omzuma dokunarak. Başımı iki yana salladım ve yavaşça geri geri gidip durağa yanaştım. Derin bir nefes alıp başımı iki yana sallayaral silkelendim ve dikleşip başımı geriye çevirerek bana endişeyle bakmaya devam eden çocuğa baktım.
"Teşekkür ederim..."
"Felix."dediğinde, gülümsedim ve başımı salladım kısaca.
"Teşekkür ederim Felix."dedim ve kısaca gözlerimi onun üzerinde gezdirdim. Bizim okulun formasına benzer bir forma vardı üzerinde. Hafifçe yutkundum ve tekrardan gözlerimi onun yüzüne çıkardım.
"Sanırım, aynı okuldayız."
"Byeol kolejindenim."dedi elini göğüsüne koyarken yavaşça bana yaklaşarak. Tamamen ona döndüm ve genişçe gülümsedim.
"Bende, ama..."dedim ve gülümsemem hafifçe silinirken dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Neden otobüs durağındasın? Yani, oradakiler özel arabayla giderler okula. 10 yıllık tecrübe ile konuşuyorum."dediğimde, gülümsedi genişçe. Çok güzel gülüyordu, melek gibiydi. Yüzündeki çilleri onu çok sevimli gösteriyordu.
"Ben bursluyum. Peki sen neden otobüs durağındasın?"diye sorduğunda, dudaklarımı büzdüm ve gözlerimş kaçırdım.
"Burslu değilim, ama burslu olmayı isterdim."dedim ve gözlerimi tekrardan ona çevirdim. Onu ilk defa görüyordum, ben okuldaki çoğu kişiyi tanırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I laughed a little too much
FanfictionSanırım, ben biraz fazla güldüm... Mpreg Angst.