Tw/ kendini arzulama, tatmin etme
Tabldotumu masaya bırakıp yavaşça oturdum yerime. Felix bugün sınıf arkadaşlarıyla yemek istemişti yemeğini. Bende kabul etmiştim, benimle yemesini ısrar edip arkadaşlığımız bozulmasını istemezdim. Ben zaten tek yemeye alışıktım.
Yemeğimi yemeye başlarken karşımda oluşan gölge ile başımı kaldırıp Chan'a baktım. Karşıma oturdu ve bana hiç bakmadan yemeğini yemeğe başladı. Çubuklarımı kenara bırakıp şaşkınca ona baktım. Ardından gözlerimi etrafta gezdirdim. Yine herkes bize bakıyordu.
"Yanlış masaya oturdun sanırım."diye sorduğumda, ağzına yemek sıkıştırırken başını iki yana sallamıştı. Gözlerimi ondan ayırıp tekrardan etrafımıza baktım. Üzerimizdeki gözleri hissedikçe rahatsız oluyordum. Gözüme takılan kişi ile tüm dikkatimi oraya verdim. Han Jisung elindeki tabldotu ile bizim yanımıza yaklaşıyordu. Yoksa o da mı yanımıza oturacaktı? Eğer öyle olacaksa kalkardım masadan.
Ama düşündüğüm gibi olmadı, hatta daha çok şaşıracağım bir şey oldu. Han Jisung yanımızdan geçerken sanki yanlışlıkla yapıyormuş gibi tabldotundaki tüm yemeğini Chan'ın üzerine döktü. Gözlerim kocaman açılırken yemekhanede tek şaşıran kişi değildim. Herkesin dudaklarından şaşkınlık nidaları dökülmüştü.
Chan'ın özenle taradığı saçları, ütüsü asla bozulmayan üniforması yemek lekeleri olurken Chan bir saniye durdu. Durdu, durdu, durdu. Kalkıp da Jisung'a cezasını vermedi. Tekrardan yemeğini yemeğe başladı.
"Ah, Chan. Şuraya bir şey düşmüş."dedi Jisung sinir bozucu bir ses tonuyla ve işaret parmağıyla Chan'ın yemeğini işaret etti.
"Oh, saygınlığınmış."dediğinde Jisung, herkes gülmeye başlamıştı. Şaşkınlığımı bir kenara bırakıp ayağa kalktım ve elimi uzatıp onun yakasını kavrayarak kendime çektim.
"Aman tanrım, Minho. Kıçımı mı tekmeleyeceksin? Ah!"
Bir anda çığlık atmaya başladığında yakasını bıraktım ve onun arkasındaki Felix'e baktım. Jisung'un iç çamarışını pantolonun dışına çıkarmış ve yukarı doğru çekmişti.
"Bana bak zengin züppe, herkesi rahatsız edebilirsin bu okulda. Ama mahalle okulundan gelmiş biri olarak söylüyorum, her zorbalık yaptığında senin burnundan getireceğim!"dedi Felix ve iç çamaşırını biraz daha çekip Jisung'u daha çok bağırttı.
"Felix, ne olur bırak beni diye yalvaracaksın!"diye bağırdı tekrardan Felix ve Jisung'u rahat bıraktı. Jisung pantolonunu düzeltmeye çalışırken Felix'e döndü ve tek elini ona doğru kaldırdı.
"Sen, sen ruh hastasısın!"diye bağırdığında, Felix kaşlarını kaldırdı ve korkunç bir şekilde gülümseyerek başını salladı.
"Ha şunu bileydin, şimdi defol buradan!"diye bağırdığında Felix, Jisung kıçını tuta tuta yemekhanedekilerin kahkahası eşliğinde gitmişti. Tekrardan yerime otururken gözlerimi Chan'a çevirdim. Neden yapmıştı bunu? İstese Jisung'un kendisine dokunmamasını sağlayabilirdi, neden susmuştu?
"Üstünü değiştirmelisin."dedi Felix Chan'ı süzerek ve ardından bana baktı. Gülümseyip göz kırptığında kalbim deli gibi atmaya başlarken yanaklarım ısınmaya başlamıştı. Bana ne oluyordu peki böyle, Felix'ten mi etkileniyordum?
Felix uzaklaşmaya başladığında tuttuğumu yeni farkettiğim nefesimi geri bıraktım ve gözlerimi onun peşinden ayırıp karşımda saçı başı yemek içinde, kaşları çatık bir şekilde bana bakan Chan ile göz göze geldim. Onun sert bakışlarını görünce hafifçe yutkundum ve gülümsedim.
"Haklı, böyle eve gidersen Soomin hanım herhalde seni bahçe hortumuyla yıkar."diyerek yemeğime geri döndüğümde Chan gözlerini devirdi ve bana karşı dilini çıkardı. Gülümsemem daha da büyümüştü onun bu hareketiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I laughed a little too much
FanfictionSanırım, ben biraz fazla güldüm... Mpreg Angst.