"Minho! Bekle dedim bekle! Arabadan uzaklaşıyoruz."
"Gelme peşimden! Uzaklaşmazsın kıymetli arabandan!"diye bağırdım kollarımı göğüsümde bağlayıp daha hızlı bir şekilde ilerlemeye başladım.
Bir süre sesi kesildi, peşimi bıraktığını falan sandım ama yanılmışım.
Kolumu tutup beni sertçe geriye doğru çektiğinde neredeyse yere yapışacaktım ama onun bedenine çarptım. Hemen kendimi geri çektim ve kolumu elinden kurtarmaya çalıştım.
"Ne yapıyorsun ya?! Bıraksana!"diye bağırdığımda beni tekrardan kendisine çekip yaklaştırdı ve boşta olan kolunu belime sardı. Gözlerim kocaman açılırken ona bakmaya başladığım yüzüme doğru hafifçe eğildi.
"Bu kadar kovalamaca yeter, benim arabamla geliyorsun."
"Bana emrivaki yapma, Felix ile gideceğim ben. Durakta beni bekliyor."dediğimde beni peşinden arabanın olduğu yöne doğru çekiştirmeye başladı.
"O zaman mesaj at o kıymetli Felix'ine, benimle geliyorsun!"dediğinde sinirle topuklarımı yere bastırdım ve onunda durmasını sağladım.
"Bana emir verme diyorum sana!"
"Neden, çalışanım değil misin?"diye sordu beni tekrardan çekiştirmeye başlarken. Kaderime razı olup peşinden ilerlemeye başladım.
"Ev sınırları dışında hayır."dediğimde gülüp beni yanına doğru çekti ve kendisine doğru yaklaştırdı.
"Şakacı şey."
"Kes sesini!"
Sonunda arabay vardığımızda elindeki anahtara basıp sürücü koltuğunun yanındaki kapıyı açtı ve beni zorla koltuğa oturttu. Sanki kaçacağım(!)
Kapıyı kapatıp kilitledi ve arabanın etrafından dolaşıp sürücü tarafına geçti. Kapıların kilidini tekrar açtığında hızlıca kapıyı açıp çıkmak istedim ama o benden önce davranıp arabaya bindi ve beni ensemden yakalayıp geri çekti.
"Kapat o kapıyı."diye sert bir sesle konuştuğunda acıyla inledim ve kapıyı geri kapattım. Ensemdeki elini çekmeden arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı. Sinirle yerimde kıpırdanıp elini tuttum ve ensemden çektim.
"Rahat bırak beni!"
"Hiçbir şey yapmıyorum, evimize gidiyoruz."
"Benim evim değil orası."diye söylendim ve kollarımı göğüsümde bağlayıp kendi tarafımdaki camdan dışarı bakmaya başladım. Aklıma gelen şey ile hızlıca cebimden telefonumu çıkardım ve Felix'e mesaj attım. Boşu boşuna beni orada beklemesi pek hoş olmazdı arkadaşlığımız için sanırım.
"Ne o? Sevgiline mi yazıyorsun?"diye duyduğum ses ile telefon ekranının üzerinde gezen parmaklarımı durdurdum ve yavaşça gözlerimi Chan'a çevirdim. Kısa bir süre sessiz kaldıktan sonra tamamen ona çevirdim başımı.
"Sevgilim yok."
"Felix ile aranızda ne var o zaman?"diye aniden sorduğunda kulaklarım ısınmaya başlarken hafifçe yutkundum.
"O benim sadece arkadaşım."dedim sinirle ve gözlerimi tekrardan telefonuma çevirdim.
"Tek arkadaşım."dedim sessizce. Duyduğunu sanmıyorum çünkü ben bile zor duymuştum sesimi. Mesajı gönderdikten sonra telefonumub ekranını kapattım ve derin bir nefes verip gözlerimi tekrardan Chan'a çevirdim.
"Sana ne? Felix'le aramda ne varsa var, ne yapacaksın?"diye aniden sorduğumda, bu soruyu beklemiyor olacak ki gözleri bariz bir şekilde büyürken direksiyondaki elleri kasılmıştı. Yine mi hızlı sürmeye başlayacaktı? En iyisi emniyet kemerini takmak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I laughed a little too much
FanfictionSanırım, ben biraz fazla güldüm... Mpreg Angst.