Evet bebeklerim, geçenlerde şu şarkıyı dinliyordum anlık bir şekilde çok hoşuma gidiyor bu şarkı. Sonra dedim ki acaba ne diyo ben bunu dinliyorum da ne anlatıyor acaba bu abla deyip sözlerine baktım. Sonra bilin bakalım aklıma ne geldi, ay tabii ki de bu fic. Resmen Minho ve Chan'ı anlatıyor gibi geldi bana ya da ben kafayı yiyorum çokta şey etmeyin. Mümkün yani kafayı yemem. Her neyse işte sizde dinleyin diye bıraktım buraya zaten biliyorsunuzdur bence bilindik bir şarkı. Hemde anlamına bakarsınız öyle faydalı içeri falan amaaan hadi okuyun bölümü aşklarım. Seviyorum sizi. ( umarım açılıyordur, açılmıyırsa da Ayşe Kolivar - E asiye)Bölümün adını 21 yapmışım yanlışlıkla ya uff dşandiamzşamdşamd
♡♡♡♡♡
"A-a-anlamadım, ne?"
"Hamileyim."diye tekrarladım hızlıca onun dumura uğramış haline karşı.Bir süre suratıma inanamayarak baktı. Uzunca bir süre daha tepki vermedi. Başımı salladım yavaşça ve gözlerimi başka bir yöne çevirdim.
"Hazır hissttiğinde, lütfen acele etme."dedim ve pantolonumun arka cebinden telefonumu çıkarıp şifresini girerek ilgilenmeye başladım. Göz ucuyla ona baktığımda hala aynı surat ifadesi ile bana bakıyordu. Telefonu biraz indirdim ve ona doğru eğildim.
"Ehm, babası sensin bu arada. Anlamışsındır diye düşünüyorum. Neyse, devam et sen. Daha buradayım."dedim fısıldayarak ve tekrardan geri çekilip telefonumla ilgilenmeye başladım.
Dakikalarca telefonumla uğraştım. Hatta bir ara Chan'ın yanımda olduğunu bile unuttum. Aklıma geldiğinde ise hızlıca dikleşip telefonumu indirerek ona baktım. Hala donuk bir şekilde bana bakıyordu.
"Chan, iyi misin?"diye sordum elimi hafifçe onun omzuna vurarak. Gerçekten beni endişelendirmeye başlıyordum artık. Öyle donup kalmıştı ki omzundan ittirdiğimde sandalyede geriye doğru yaslanmıştı.
"Chan, artık bir tepki ver!"diye sesimi yükselttiğimde gözlerini odakladığı yerden ayırıp silkelendi. Ama hala bir şey söylemiyordu, şimdi de etrafa boş bakışlar atıyordu. Sinirle soluyup sandalyemle ona doğru kaydım ve ellerimi yanaklarına bastırıp yüzünü kendime çevirdim.
"Bebeğin olacak Chan."dediğimde mavi gözlerini gözlerime sabitledi yavaşça.
"Bebeğim mi?"
"Evet, senin bebeğin."
Ellerimi tutup yavaşça yanaklarından ayırdı ve gözlerini üzerimde gezdirdi yavaşça. Gözleriyle tüm bedenimi iyice inceledikten sonra tekrardan gözlerimle birleştirdi maviliklerini.
"Kaç tane?"
Sorduğu soru ile kaşlarım çatılırken sinirle ona baktım.
"O ne biçim soru öyle? Kedi miyim ben?"diye sesimi yükselterek konuştuğumda başını iki yana salladı hızlıca.
"Kusura bakma, hala idrak edemedim. Bebeğimiz mi olacak?"dediğinde, başımı iki yana salladım.
"Senin bebeğin."dediğimde, bu sefer kaşları çatılan taraf o olmuştu.
"Na-nasıl yani?"
"Ben buna dahil olmak istemiyorum."dedim hızlıca. Başımı çevirip boynumu kaşımaya başladığımda dehşet içinde bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I laughed a little too much
FanfictionSanırım, ben biraz fazla güldüm... Mpreg Angst.