37

758 94 81
                                    

3 ay geçmişti. Minho artık 5 aylık hamileydi. Karnı artık tamamen belirgindi. Dışarıdan bakan birisi rahatlıkla onun hamile bir birey olduğunu anlayabilirdi.

Bu 3 ayda tabii ki de bir çok şey değişmişti. Minho okuluna biraz ara verme fikrini gerçekleştirmişti. Gerçekten de okul ve bu hamilelik işini bir arada yürütemiyordu. Hem teyzesinin yanındaydı, hemde Soomin hanım ona çokça yardımcı oluyordu.

Chan'da Minho ile birlikte ara vermişti okuluna. Minho ile çok fazla ilgilenmesi gerektiğini biliyordu, okula gittiği anda Minho'suyla ilgilenemezdi. Hem Minho kendinden ödün verirken kendisinin fedakarlık yapmaması adil olmazdı. Her şeyi birlikte yapacaklardı, Minho'nun her adımında Chan hemen onun yanında olup elini sıkı sıkı tutmak istiyordu. Biraz da korkuyordu, Minho'yu tekrardan kaybetmeye korkuyordu.

"Aslında canım ejder meyvesi çekiyor."

"Daha önce ejder meyvesi yedin mi?"diye sordu Chan gözlerini bilgisayarından ayırmadan, yatakta oturup hayallere dalan Minho'ya. Minho bacaklarını sallamayı kesti ve gözlerini büyük karnından ayırıp çalışma masasında oturan Chan'a baktı.

"Hayır yemedim."

"Daha önce yemediğin bir şeyi canın nasıl çekiyor?"diye bilmiş bir şekilde konuştuğunda Chan, Minho sinirle dudaklarını büzüp kaşlarını çattı ve hemen yanındaki küçük yastığı alıp Chan'a fırlattı. Chan başına aldığı beklemediği darbe ile afallarken Minho aynı surat ifadesiyle ona bakmaya devam ediyordu.

"Çekiyor işte. Kalk bana ejder meyvesi bul!"

"O yastık laptopuma gelseydi seni yakardım."

"Yakta görelim nasıl yakacakmışsın!"diyerek tekrardan bir yastık fırlattığında Minho, Chan onu bilgisayarına değmeden son anda tutmuştu. Minho tam tekrardan bir yastık daha alıp fırlatacağı sırada Chan ayağa kalkınca durup kalmıştı.

Chan ona iyice yaklaşıp önünde durarak elindeki küçük yastığı çekip aldı. Minho sinirle ona bakmaya devam ederken Chan yastığı yere bırakıp Minho'yu göğüsünden hafifçe ittirdi. Nazik olmasına rağmen Minho geriye devrilmişti.

"Chan!"diye sinirle söylendi dirseklerinin üzerinde dikleşerek. Chan onun üzerine tırmanıp omuzlarını tutarak Minho'yu yatağa geri yatırdı. Minho ise şimdi kocaman açtığı gözleriyle üzerindeki Chan'a bakıyordu.

"Ne yapıyorsun?"diye şaşkınca konuşurken Minho, Chan onun ellerini tutup başının üzerinde yatağa bastırdı.

"Cezalandırıyorum seni."diyerek Minho'nun boynuna doğru eğildi Chan ve dudaklarını sıcak tene bastırdı. Minho hafifçe inleyip başını yukarı doğru kaldırdığında Chan'a daha rahat bir alan vermişti. Chan beyaz teni dudakları ve dişleriyle çekiştirip emerken Minho bileklerini sıkı tutuştan kurtarmaya çalışıyordu.

"Bu ceza değil ki, bu bir hediye."diye mırıldandığında Minho, Chan onun boynuna doğru kıkırdamıştı. Burnunu yukarı doğru sürtüp dudaklarını Minho'nun kulağının altına bastırıp güzel kokusunu içine çekerek uzun bir öpücük bıraktı.

"Çok seviyorum seni."diye boğuk bir sesle konuştuğunda Chan, Minho derin bir nefes alıp ağlar gibi sesler çıkararak tekrardan bileklerini çekmeye çalıştı Chan'ın sıkı tutuşundan.

"Ne?"dedi Chan başını dikleştirip ellerini kurtarmaya çalışan minik şeye bakarak.

"Ben sarılmak istiyorum."diye dudaklarını büzerek mızmızlandı Minho. Chan ise onun bu haline karşı sanki bebek seviyormuş gibi sesler çıkararak sevgilisinin ellerini bırakmıştı. Minho hızlıca kollarını Chan'ın boynuna dolayıp kendisine çekti üzerindeki adamı. Chan, Minho kendisine sarılırken şiş karnına baskı uygulamamak için büyük bir çaba sarfediyordu. Minho ise bu sırada yanağını Chan'ın yanağına doğru sürtüp kollarını daha çok sıkıyordu.

I laughed a little too muchHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin