21

999 104 75
                                    

Lütfen yorum bırakmayı unutmayınn😘

Popomun uyuşmaya başladığını hissedince koltukta biraz aşağı doğru kaydım. Neredeyse 2 saattir aynı pozisyonda oturuyordum.

Jeongin'in tavsiyesiyle Karayip Korsanları'nı izlemeye başlamıştık. Aslında filmi sadece ben izlememiştim. İkisi önceden izlediğini için pek istemedim izlemek ama onlar çok önceden izleyip unuttuklarını iddia edip beni ikna etmişlerdi. Şimdi ise ikisi de televizyona kitlenmişken ben gözlerimle ikisinin arasında gezip duruyordum. Jeongin'in gözlerinin altı yorgunluktan çökmüşlerdi. Göz kapakları artık uyumak için ağlıyor gibi duruyorlardı. Ama Jeongin filmin sonunu görebilmek için büyük bir çaba gösteriyordu.

Gözlerimi yavaşça diğer tarafımdaki Chan'a çevirdim. O da mavi gözlerini ekrana dikmişti ve pür dikkat izliyordu filmi. Ben çoktan sıkılmışken onların böyle dikkatli izlemesi bana tuhaf gelmişti. Ya da belki de ben tuhaftım. Bu film beni sarmamıştı.

Bende Chan'ı izlemeye başladım. Koyu saçlarını inceledim, bembeyaz teninde kusursuz görünen lekelerini izledim. Siyah noktaları, kendini göstermeye başlayan sakalları, burnunun kenarlarında oluşan kırmızılıkları, göz altlarını esir alan morlukları ve çöküntüleri izledim. Kulağındaki sıralı küpelere baktım, dudağındaki piercingine baktım. Tek kelime ile, muazzamdı. Ona dokunmak istiyordum, ama hemen dibimde oturan Jeongin'in yanlış anlamasını istemezdim. Yanlış anlaşılmaya müsait bir durumdu. Derin bir nefes alıp iyice koltukta kayarken Jeongin'e kısa bir bakış attım. Hala televizyona bakıyordu. Belki de farketmezdi.

Odanın karanlık olmasına güvenerek bir bacağımı kaldırıp Chan'ın aralı bacaklarının bir tanesinin üzerine bıraktım. Gözlerimi hemen yüzüne çevirip bir tepki vermesini bekledim ama olmadı. Chan'dan herhangi bir tepki alamayınca bu sefer işaret parmağımla yavaşça koluna dokunmaya başladım. Tekrardan gözlerimi yüzüne çevirdim. Ama hala filme bakmaya devam ediyordu. Sinirlenmeye başlarken kaşlarım hızlıca çatılmıştı.

Başımı hızlıca televizyona çevirdim. Beni farketmeyecek kadar önemli ne olabilirdi bu lanet filmde!

Parmaklarımı kolundan yukarı doğru yavaşça sürttüm ve ardından tekrardan indirip tüylerini çektim.

"Ah!"

Acıyla inlediğinde sonunda dikkatini çekebilmiştim üzerime. Yüzündeki acı ifadesiyle bana bakarken kolunu ovuşturmaya başlamıştı. Tam ağzını açıp bir şey söyleyecekken ağzımı oynatarak sessizce susmasını söyledim. O anlamsızca bana bakmaya devam ederken başımı televizyona çevirdim. Bir süre anlamadığım sahneleri izledikten sonra Jeongin'in yaptığı sakarlık ile gözlerim o tarafa döndü.

"Ah sikeyim!"diye söylendi Jeongin ve hızlıca koltuğa devirdiği bira şişesini düzeltti. O ayaklanırken bana doğru yol olan içki damlaları ile bende yerimden kalktım ve benden sonra Chan'da ayağa kalkıp filmi durdurmuştu.

"Elimden kaydı, özür dilerim."dediğinde hızlıca onun yanında geçip kapıya ilerledim. Işığı açarak odadan çıktım ve mutfağa geçtim hızlıca. Bir bez alıp güzelce ıslattıktan sonra tekrardan odaya döndüm. İkisi de şimdi başka bir koltuğa geçmiş filmi izlemeye devam ediyorlardı. Kısa bir an duraklayıp sinirle onlara baktım ve ardından Jeongin'in koltuğa döktüğü birayı elimdeki bezle silmeye başladım. Bir yandan da kendi kendime söyleniyordum. Neden kabul ettiysem film izlemeyi. Boş boş otursak daha çok eğlenirdim.

Koltuktaki lekeyi iyice silip görünmez hale getirdikten sonra dikleştim ve odadan çıktım.
Bezi tezgaha adeta fırlattıktan sonra masaya yanaşıp bir sandalye çekip oturdum. Ayaklarımı ileri doğru uzattım ve çoraplarımı izledim kısa bir süre. İkisinin iyi anlaşıp bir şeyler yapması güzeldi, ama ben neden o aktiviteye katılamıyordum anlamıyordum. O kadar mı uyumsuzdum gerçekten?

I laughed a little too muchHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin