11. Bölüm

204 11 8
                                    

Sabah sabah telefonumun sesiyle uyandım biri beni sabahın bu mükemmel saatinde arıyordu. Bakalım arayan kimmiş? Akın başka kim olabilir ki? Numaramı verdiğime çok pişmanım.

"Günaydın kelebek uyandırmadım dimi?"dedi. Ne münasebet ben sen ararsın diye ayaktaydım. "Günaydın uyandırdın."dedim. Sabahları sinirli biri olduğum doğrudur. "Neyse sen yine çok sinirlisin biraz aşağı gelebilir misin seninle konuşmam lazım."dedi. "Geliyorum yine çocuklarla bir şeyler mi yapacağız?"dedim heyecanla. Onlarla vakit geçirmek bana terapi gibi gelmeye başlamıştı. Hepsini çok ama çok sevmeye başlamıştım. Belki de bu konuda eksik olduğum için onları bu kadar çok sevmiştim.

"Hem evet hem hayır."dedi. O da ne demekti? Benimle neden böyle bilinmeyenli konuşuyordu çok sinir bozucu olmaya başlamıştı. "O ne demek?"dedim sakince. "Gelince görürsün hadi in aşağı düzgün bir şeyler giy bir daha eve çıkmazsın."dedi iyi alışmıştı bu benim kapılarıma gelmeye. Tamam dedim ve telefonu kapattım. Üzerime askılı yeşil bir crop altıma da mavi bir şort giydim. Saçlarımı da balık sırtı örüp çıktım. Yine kapımın önünde arabada beni bekliyordu. Arabaya bindim ve kapıyı sertçe kapattım.

"Çüş kızım yavaş kapasana."dedi Akın sanki kırdık ne kıymetli malı varmış. "Baba parası değil mi neden bu kadar abarttın."dedim gülerek espri yapmak istemiştim. Seninle espri konusunda da konuşmalıyız Ece. Akın'ın yüzü düşmüştü. Daha önce de baba parası dediğimde yüzü düşmüştü. "Yanlış bir şey mi dedim?"dedim. Neden bu kadar morali bozulmuştu ki? "Hayır demedin ama benim babam yok kelebek o yüzden üzüldüm biraz neyse konumuza dönelim."dedi. Hay kafama tüküreyim. Çocuğun babası yokmuş , neden bu kadar düşüncesiz davrandım ki? "Ben özür dilerim Akın bilmiyordum vefat ettiğini."dedim kafamı eğerek. "Ölmedi zaten."dedi acıklı bir tebessümle. "Ama yok dedin diye ben öldü sand-"dedim ama tamamlayamadan Akın sözümü kesti. "Neyse ne dimi kelebek? Asıl konumuz şu Defne."dedi. Babası ölmemişti ama yok diyordu garip. Defne'den konuşacak ne vardı ki Akın'la aramda? "Anlamadım?"dedim kaşlarımı çatarak.

"Bence anladın kelebek. Neden hala küssün onunla?"dedi kaşlarını kaldırarak. Ona neydi? Defne gitmiş olmasın yine Ece. Olabilir miydi böyle bir şey ben ona bunun için küsmüş olmama rağmen o yine de Akın'a gitmiş olabilir miydi? "Defne yine gelip sana mı ağladı."dedim sertçe. Camı biraz açıp içeriye hava girmesini sağladım. Biraz oksijen Akın'ın beyin hücrelerine iyi gelebilirdi. Çok komiksin. Biliyorum.

"Bana gelip ağlamadı Ece ben ona gittim."dedi kaşlarını çatarak. Sesi biraz gergin çıkıyordu. Sanki vereceğim cevaptan tedirgindi. "Ne sen mi ona gittin. O akşam dimi benim bakkala gittiğim akşam seninle karşılaştığımız akşam."dedim kaşlarımı çatarak. Akın arabayı biraz daha hızlı sürmeye başlamıştı. "Evet o akşam Kelebek."dedi. Bunu nasıl bu kadar rahat diyebiliyordu o benim kuzenimdi ve benim onunla küsme sebebim zaten oydu.

"Ben inmek istiyorum."dedim. Düz bir şekilde bakışlarım sadece önüme doğruydu Akın'ın gözlerini görmek isteyeceğim son şeydi. "İnip ne yapacaksın?"dedi. Arabayı yavaşlatmıştı. "SANANE!"dedim sesimin bu kadar yüksek çıkmasını beklemiyordum. Araba bir anda durdu. "Tamam in."dedi Akın gözlerini yummuştu elini yumruk yapmıştı. Tüm bunlar gerçekten Defne için miydi? Onun için Defne bu kadar kıymetli miydi?

Kapıyı yavaşça açtım ve aşağı indim. Bir ormanın içindeydik. Büyük ihtimalle yine onun evine gidiyorduk ya da onun sarayına mı demeliyim? "Nereye gideceksin?"dedi arkamdan. "Taksi çağıracağım."dedim. Çok sinirli olduğum için sürekli nefes alıp veriyordum ve artık başım dönmeye başlamıştı. "Buradan taksi geçmiyor Ece bin arabaya gidelim."dedi Akın. Uzun süre sonra bana Ece demişti. Alışmıştım ne yalan söyleyeyim kelebek demesine. Defne için ondan da vazgeçmişti.

En Güzel Renk GözlerinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin