Vereceğim kararları düşünmemek gibi bir huyum vardır. Küçükken annem babam gittikten sonra hep düşünmeden hareket ettiğim için beni azarlardı. Düşünmek için vakit harcamak yerine aklıma geldiği gibi davranmak daha mantıklı gelirdi ve anneme hep bu yüzden kızardım. Bana kızması çok saçma gelirdi. Şimdi de ben kendime kızıyorum. Annem her zaman haklıydı. Ben hep düşünmeden hareket ederdim ve her seferinde bu yüzden pişman olurdum. Şimdi de yapacağım şeyden aşırı pişman olacağımı bilsem de yine her zaman yaptığım gibi düşünmeden davranacaktım.
Hızlıca odamdan çıkıp aşağı salona indim. Duyduğum sesler gerçekten de doğruydu. Salonun camları kırılmıştı. Her yer karanlık ve cam kırıklarıyla doluydu. Aklımda ki tek soru Akın ve çocukların nerede olduğuydu. Etraf çok karanlık olduğu için hiç bir şey göremiyordum. Aklımdan iki seçenek geçiyordu ya telefonumdan fener yakacaktım ya da seslenecektim. Ben düşünme gibi bir şey yapamadığım için ikinci seçeneği seçtim. Bir kere de düşün be Ece.
"Ateş..."dedim derin nefes alarak. İçeri de karanlığın beni saran korkusuyla karşıdan gelecek sesin Akın'dan çıkmayacak olması korkusu beni sarmıştı. Titrek nefesler alıp vererek yavaşça salona girdim. Bir iki cam parçası ayağıma batmıştı.
"Ah, siktir"dedim ayağımı havaya kaldırarak. Çok güzel artık canım da acıyordu. Neredeydi bunlar? Artık sinirlenmeye başlamıştım.
"Nerdesiniz be!"dedim yüksek sesle. Yavaşça bir adım daha attım.
"Şşş"diye bir ses geldi karanlığın içinden. Olduğum yerde durdum ve sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştım.
"Nerdesin?"oldukça cesaretli bir şekilde. Belki de şuan bir psikopata nerdesin diye soruyordum. Umarım öyle bir şey değildir Ece yoksa senin şansını seveyim.
"Burdayım."dedi bu sefer oldukça yakından gelen ses. İrkildim ve arkamı yavaşça döndüm. Hissettiğim çok sıcak bir vücuttu. Göremeyeceğimi bildiğim halde kafamı havaya kaldırdım.
"Ateş..."dedim sessizce. Akın'ın gülümsemesini gördüğüme yemin edebilirim ama kimseye kanıtlayamazdım. "Ne oluyor burada?"dedim kafamı hafif sağa yatırarak.
"Sanırım sevgilin bizi pek sevmiyor kelebek."dedi Akın düz bir ses tonuyla. Sesinde hiç bir duygu yoktu. Az önce gördüğüm tebessümün yanında bu duygusuzluk sinirlerimi bozmuştu.
"Diğerleri nerede? Bir şey oldu mu?"dedim hızlıca. Akın'ın gözlerini göremiyordum ama o beni çok net görebiliyordu çünkü izlendiğimi hissedebiliyordum.
"Kartal'ın arabasında. Onları götürdüm şimdi de sıra sende."dedi Akın beni kucağına alarak.
"Oha!"dedim anlık yüksek çıkan sesimle. Elimi hızlıca ağzıma götürdüm.
"Senin sessiz olma gibi bir huyun yok mu kızım?"dedi Akın gözlerimin içine bakarak. Artık gözlerini görebiliyordum. "Araz nerede?"dedim mükemmel ortamı bozarak. Akın gözlerini devirdi ve kafasını çevirdi. Derin bir nefes verdi ve beni yavaşça kucağından indirdi.
"Neden kucağına aldın neden indirdin şimdi ben anlamadım?"dedim elimi enseme götürerek. Bu çocuğun yaptığı hareketlerin hiç bir mantığı yoktu bunda hem fikiriz değil mi?
"Moralimi bozdun düş peşime."dedi Akın arkasını dönerek. Gözlerim kocaman açılmış Akın'a bakıyordum. Araz'ı sorduğum için mi morali bozuktu? Akın benim gelmemi beklemeden hızlı hızlı yürümeye başladı.
"Vicdansız!"diye bağırdım arkasından. Akın'ın gülme sesleri geliyordu çokta uzak olmayan bir mesafeden.
"Vicdansız olsam şuan burada olmazdık."dedi Akın yüksek sesle. Ayaklarıma camlar battığı için acı içinde inleyerek yürümeye başladım. Akın kapının önünde bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Güzel Renk Gözlerin
أدب المراهقينEce babasız ve anne sevgisi olmadan büyümüş bir kız çocuğudur. Küçüklüğünde onun için güzel olan iki şey vardır Defne ve Serkan. Bir gün bir arkadaş grubunun içinde bulur kendini ama bu arkadaş grubu sıradan gruplara benzemez. Bir ajan çetesinin içi...