35. bölüm

99 11 5
                                    

Gözlerimi açtığımda odamda olduğumu fark ettim. Kafamı sağa çevirdiğimde elime takılı olan bir serum olduğunu fark ettim. Üzerim değiştirilmişti. Yaram artık daha az acıyordu ve kendimi daha iyi hissediyordum.

Kafamı sola çevirdiğimde koltukta beni izleyen Akrep'i gördüm.

"Neden buradasın?"dedim kısık çıkan sesimle. Konuşmaya başladığımda çok fazla susadığımı fark ettim.

"Uyanmanı bekledim. Daha kısa sürer diye düşünmüştüm ama beni baya yordun."dedi ellerini önünde kenetleyerek. Kaşlarım çatılmıştı. Ne kadar süredir uyuyor olabilirdim ki? Bir saat? Yoksa Bir gün mü?

"Ne kadar süredir baygınım?"diye sordum. Susuzluğum konuştukça artıyordu.

"Bir haftadır uyuyorsun Ece."dedi Akrep ciddi bir şekilde. Bir hafta boyunca nasıl uyuyabilirdim bu bir şaka mıydı?

"Şaka mı yapıyorsun?"dedim Akrep'e. Kaşları çatıldı ve geriye doğru yaslandı. "Şaka yapıyor gibi mi gözüküyorum? Sana yalan borcum yok."

"Oğuz nerede?"diye sordum. Bir haftadır Oğuz'un değil de neden Akrep'in yanımda olduğunu merak ediyordum.

"Oğuz gereksiz cesaretinin ve sevgisinin bedelini ödüyor."dedi Akrep. Kollarımın üzerinde doğrulmaya çalıştım. Oğuz ben uyurken ne yapmıştı da bedel ödüyordu?

"Ne yaptı?"dedim soran gözlerle Akrep'e bakarak. Akrep ilk başta söyleyip söylememek arasında kaldı ama en sonunda söylemeye karar verdi.

"Seni kurtardı."dedi ve başını dikleştirdi. Buz gibi bakıyordu bana ve bu nedensizce üşümeme neden oluyordu.

"Anlayamadım?"dedim. "Beni nerede kurtardı?"

"Depoda, ona eğer oraya gidip seni kurtarırsa onu öldüreceğimi söyledim ama o canı pahasına seni kurtarmayı seçti."dedi tek kaşını kaldırarak. Oğuz'un bu hareketine bir anlam yüklemeye çalışıyordu.

"Nerede şimdi?"dedim titreyen sesimle. Onu öldürmüş olabilir miydi? "Öldürdün mü onu?"

"Hayır, merak etme. Oğuz bana lazım sadece itaatsizlik yaptı ve bedelini ödemek zorunda."dedi Akrep. Hala sorumun cevabını alamamıştım.

"Oğuz nerede?"dedim sorumu yineleyerek. Kendimden oldukça emin bir şekilde soruyordum bu soruyu. Cevap vermek zorundaydı.

"Vurulduğun depoda."dedi Akrep gözlerini kısarak. Ne yapacağımı kestiremiyordu. Açıkçası ne yapmam gerektiğini bende kestiremiyordum.

Yataktan hızlıca kalkmaya çalıştım. Düşünmeden hareket ediyordum. Serumu hızlıca elimden çıkardım ve yaralarımı önemsemeden yataktan kalktım. Susuzluk ve uzun süreli uykunun yarattığı baş dönmesiyle kısa süre ayakta durmaya çalıştım ve sonunda dikleştim.

"Nereye?"diye sordu Akrep anlam vermeye çalışarak. İfadesiz bakışlarla hareketlerimi izliyordu.

"Beni hemen Oğuz'a götür."dedim emir vererek. Akrep tek kaşını kaldırdı ve alaycı bir şekilde gülümsemeye başladı. Oğuz ben yardıma muhtaçken canını hiçe sayıp bana yardım etmişti. Benim şu an düşünmem gereken tek şey Oğuz'a ulaşmak olmalıydı.

"Bana emir veriyorsun büyük cesaret takdir ettim fakat istediğin şey olmayacak. Şimdi uslu bir kız ol ve yatağına yat."dedi Akrep beni ikna etmeye çalışarak. İkna olmamıştım ve yatmaya niyetim hiç ama hiç yoktu.

"Cesaretimin nelere yol açabileceğinden haberin dahi yok."dedim ve kapıya yöneldim. "Sen götürmezsen kendim giderim."

Kapıyı açmaya çalıştım fakat kitli olduğunu fark ettim. Zekamı mı test ediyordu? Kesinlikle neler yapabileceğini görmek istiyor Ece.

En Güzel Renk GözlerinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin