Okula girdim ve çimenlere oturdum. Dersim'in başlamasına 15 dakika vardı. Dinlenip az önce yaşadıklarımı düşünmek istemiştim. Akın kimdi? Normal insan. Normal mi? Saçmalama bayan çok bilmiş. Acaba mafya mı? Ama mafya olacak tip yok o çocukta. Kaç tane mafya gördün hayatında? Bu seni hiç ilgilendirmez.
"Ece."dedi arkamdan gelen bir ses. Kafamı çevirdim ve Deniz'in bana seslendiğini fark ettim. Burda ne işi vardı? Benim için mi gelmişti?"Deniz ne işin var burada?"dedim. Deniz hızlıca yanıma oturdu. "Ece ben senden özür dilerim."dedi. Ne oldu da benden özür dilemeye karar vermişti? "Anlayamadım?"dedim. Nesini anlamadın Ece? "Özür dilerim Ece sana zor anlar yaşattım bir daha olmayacak."dedi. Sesinde üzüntü vardı. "Tamam sorun değil geçti gitti Deniz."dedim. "Özür dilemeye nasıl karar verdin?"dedim pat diye. "Özür dileyecektim zaten."dedi. "Ama Akın istedi dilememi."dedi. Ne dedi o? Akın ne alakaydı? Senin için yapmış Ece. Sanmıyorum bayan çok bilmiş.
"Kelebek."dedi bir ses. Kimden geldiğini tahmin ettim ve direkt ayağı kalktım. "Akın burada ne işin var?"dedim sinirle. Neden Deniz'e özür dilettiğini öğrenmem gerekiyordu. "Sen kimsin ya?"dedim üzerine yürüyerek. "Akın ben."dedi sırıtarak. "Hadi canım o kadarını ben de biliyorum. Neden Deniz'e özür dilettirdin?"dedim. "Çünkü özür dilemesi gerekiyordu."dedi. Bu onu hiç ilgilendirmezdi. "Bu seni ilgilendirmez karışmasaydın keşke."dedim. "Senin için değil Ece."dedi kimin içindi peki? "Defne çok üzgündü bana geldi ve özür diledi senden nasıl özür dileyeceğini düşünüyordu bende Deniz'e dilettirip Defne'ye yardımcı oldum."dedi. Çek git Ece. Öyle yapacağım merak etme.
"Anladım dersim var benim gitmem gerekiyor okuldan çıkarsan sevinirim."dedim ve omzuna omuz atarak geçtim. Tamam herşeyi anlardım da Defne'nin Akın'a gitmesi çok saçmaydı. İkisi ne alakaydı. Yoksa Defne benimle oyun mu oynuyordu? Defne'yi ara Ece.
Ece: Defne
Defne:Efendim kuzen
Ece: Okul çıkışı buluşalım mı?
Defne: Olur ben gelirim çıkışa
Ece: Tamam.
Hesap soracak mıydım? Kesinlikle evet. Ama bu beni üzecek miydi orası meçhul. Sinirlerim bozulduğu için derse girmedim ve hava almak için bahçeye çıktım. Akın kimdi ve Defne'yle ne alakaları vardı?
"Kelebek."dedi arkamdaki ses. Yine bulmuştu beni. Her zaman yaptığı gibi bir şekilde çıkıyordu karşıma. Ama neden çıkıyordu? "Efendim Akın."dedim sert bir ses tonuyla. Yanıma oturdu ve yüzünü bana çevirdi. "Nasılsın?"dedi. Hiç bir şey olmamış gibi. "İyiyim."dedim sert bir şekilde. "Sor hadi."dedi kaşlarını havaya kaldırarak. Ne soracaksın Ece? Defne'yle ne alaka olduklarını mı sorsam? Yoksa kim olduğunu mu? Kim olduğunu sor Ece.
"Defne'yle ne alaka?"dedim. Beni ne zaman dinleyeceksin? "Bir şey yok Ece kendi geldi ben de bilmiyorum."dedi dudağını büzerek. "İnanma mı bekliyorsun?"dedim. İnanasım gelmiyordu bu çocuğa hiç inandırıcı konuşmuyordu. "İnan."dedi Akın samimi bir şekilde. "Tamam. Bir tane daha sorabilir miyim?"dedim. Kafasını iki yana sallayarak güldü. "Hayır."dedi düz bir şekilde. Gözlerimi kocaman açtım. "Neden?"dedim. Daha fazla gülmeye başladı. "Sana bir hak verdim şansını kaybettin."dedi. İnatlaşmayacaktım. "Tamam."dedim sadece. "Anlat bakalım."dedi sırıtarak. Anlamadım neyi anlatacaktım yine? "Neyi anlatayım Akın?"dedim bıkmış bir şekilde. "Dün neden Deniz'i dövmek zorunda kaldığımı mesela."dedi.
"Defne anlatmadı mı?"dedim. Madem gidip yanına ağlıyor anlatmasını da bilseymiş. Kıskandın mı sen? Hayır. "Anlatmadı kelebek ben senden duymak istiyorum hem. Başkası anlatmasın sen anlat."dedi tatlı olmaya çalışarak. "Bana mı yürüyorsun sen be."dedim kaşlarımı çatarak. Akın'ın hoşuna gitmiş olacak ki bir anda kahkaha atmaya başladı. "Bir de pişmiş kelle gibi gülüyorsun. Canımı sıkma ikile."dedim sinirle. Dudağının kenarı yavaşça uzadı ve kaşlarını havaya kaldırdı. "Kovuyor musun sen beni?"dedi. "Evet kovuyorum nasıl anladın?"dedim. Akın ayağa kalktı ve bana doğru baktı. "Burası sana ait değil Kelebek istersem giderim."dedi kollarını iki yana açıp okulun çimenlerini göstererek. "Halka açık bir yer de değil Akın git işine hadi."dedim. Sinirli bir şekilde. Ben de ayağa kalkmıştım. Pis pis gülüyordu. "Ben burada okuyorum zaten Kelebek."dedi. Oha Ece. "Saçmalama Akın ikimizde burda okumadığını biliyoruz hadi git burdan."dedim. Akın kafasını iki yana salladı.
"Niye yalan söyledin kelebek."dedi. Ne yalanı söyledim ben ya. "Ne yalanı be ne saçmalıyorsun sen?"dedim. Üzerine yürüdüm. "Neden okuduğun bölüm hakkında yalan söyledin bizimkilere."dedi. Bunu nasıl bilebilirdi? Nereden öğrenmiş olabilir ki? Kafam karışmıştı. "Sen...sen nerden biliyorsun bunu?"dedim. Kaşlarını çattı. "Ben öğrenirim kelebek neden yalan söyledin?"dedi. Anlatamazdım. "Bu seni ilgilendirmez."dedim. İlgilendirmezdi onu. Hem de hiç. Eliyle bileğimi tuttu ve beni sarstı. "Bırak canım yanıyor."dedim. Sesim kısık çıkmıştı. "SÖYLE ECE!"dedi bağırarak. "SANA NE YA BIRAK KOLUMU!"dedim. O bana bağırıyorsa ben de ona bağıracaktım. Kolumu sıktığını fark etmemiş olacak ki bir anda kolumu bıraktı. "Özür dilerim."dedi. Gözlerim dolmuştu. Canımın yanması değildi olay. Yalanımın ortaya çıkmasıydı. "Bırak beni gideyim."dedim ağlayarak. Cevabını umursamadan koluna çarpıp gittim. Telefonum çaldı arayan Defne'ydi.
Ece: Geliyorum Defne kafeye geç.
Dedim ve telefonu kapattım. Bana hesap vermek zorundaydı.
"Neden çağırdın beni kuzen?"dedi Defne tüm samimiyetiyle. Direkt gir konuya Ece. "Akın'la aranda ne var?"dedim. Yüzü bembeyaz olmuştu. "Sen nereden biliyorsun?"dedi. Acaba nereden bilebilirim. Güvendiği insan onu sattığı için pek zor olmamıştı. "Akın geldi ve bana anlattı."dedim tek kaşımı kaldırarak. Yutkundu. "Ece ben açıklayayım sana hem-"dedi. Ama sözünü kestim. "Neyi açıklayacaksın Defne. Neden Akın'a gittin. Neden ona gidip ağladın Defne. Ben varken hemde. Sen ne alaka Akın'la ya?"dedim sitemle. "Ece ne yaptığımı bilmiyordum gerçekten çok mutsuzdum biliyorsun beni kızım niye bu kadar bozuldun. Akın çok kibardı dayanamadım gittim."dedi. Şaka mı bu kız? "SEN NE DİYORSUN YA!"dedim bağırarak. Akın'a mi aşık olmaya karar vermişti şimdi de. "Noldu Defne Akın'a mı aşık oldun?"dedim sinirlerimi kontrol etmeye çalışarak. "EVET!"dedi bağırarak. Ayağa kalktım ve masaya vurdum. "Aferin sana."dedim ve kafeden çıktım. İstemsizce ağlamaya başladım. Ben Defne'ye çok güveniyordum. Herkesten beklerdim ama ondan beklemezdim asla. Bana yapmazdı Defne yapamazdı.
"Ece."diye seslendi arkamda bir ses. Arkamı döndüm ve bana merakla bakan Serkan'a koştum. Kendime şuan sadece ağlayacak bir omuz arıyordum. Neden ağlıyordum onu da bilmiyordum. Çünkü Akın benim hiç bir şeyim değildi Defne onu sevebilirdi. Ama nedense sevmese olmaz mıydı? Bu kez yapmasaydı. "Serkan ben biraz omuzunda ağlayabilir miyim?"dedim hıçkırarak. Serkan'ın bir eli saçlarımı okşarken diğer eli sırtımı sıvazlıyordu. "Ne oldu sana?"dedi yumuşak bir ses tonuyla. Bu gerçekten Serkan mıydı? Neden bu kadar nazikti? "Boşver."dedim ve daha çok sarıldım. Sanki bütün hayatım boyunca bu kavuşmayı beklemiştim.
"İstersen gel parka geçelim Ece."dedi Serkan. Kafamı aşağı yukarı salladım ve geri çekildim. Serkan maviş gözlerini gözlerime dikti ve elleriyle yüzümde ki yaşı sildi. Sonra da elimden tutup beni yolun karşısında ki parka geçirdi. "Anlat bakalım prenses neyin var?"dedi banka oturarak. Prenses mi dedi o bana. Ay kalbim duracak. Çok sıkıcı. Sus ben senin Akın hakkında dediklerini dinliyorum. "Defne canımı sıktı."dedim gülümseyerek. "Boşver sen Defne'yi ben seni mutlu ederim."dedi ve kalkıp bakkala gitti. Düşündüğüm şeyi yapacak olabilir miydi? Elinde iki tane çikolata ile döndü. "Al bakalım seni küçükken de en çok çikolata mutlu ederdi."dedi ve çikolataları bana uzattı. Gülümsedim ve çikolataları aldım. "Teşekkür ederim Serkan çok iyi geldin."dedim ve sarıldım. Sonsuza kadar burada kalabilirdim.
Bölüm nasıldıı??
🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Güzel Renk Gözlerin
أدب المراهقينEce babasız ve anne sevgisi olmadan büyümüş bir kız çocuğudur. Küçüklüğünde onun için güzel olan iki şey vardır Defne ve Serkan. Bir gün bir arkadaş grubunun içinde bulur kendini ama bu arkadaş grubu sıradan gruplara benzemez. Bir ajan çetesinin içi...