Odamda oturduğum üçüncü saatteyiz. Saatlerdir düşündüğüm tek şey kabul etmek zorunda kaldığım teklif. Akın'ın hayatı karşılığında bir nevi kendi hayatımı verdim. Aslında pişman değilim bir daha olsa bir daha yaparım. Akın benim için bunu yapar mıydı peki?
Kapının çalmasıyla yataktan ani bir kalkış yaptım. Kapıya resmen koştum ve hızlıca açtım. Kapıda daha önce gördüğümü sanmadığım bir kadın vardı.
"Buyrun?"dedim oldukça nazikçe. Kadın altmış yaşlarında gözüken tatlı bir teyzeydi. Kadın bana kocaman gülümsedi.
"Ece hanım beni Akrep bey gönderdi."dedi kadın. Yüzümde oluşan ufak tebessüm anında yok olmuştu. Ne bekliyordum ki? Bu kadını Akın'ın göndermesini mi?
"Ne vardı?"dedim kadına nazik davranmaya çalışarak. "Yemeğinizi odanızda mı yemek istersiniz yoksa aşağıda Akrep beyle mi?"dedi kadın kibarca. Aslında karşımda şuan başka biri olsa kesinlikle terslerdim ama şuan bunu yapamazdım.
"Odama yiyeceğim."dedim ve gülümsemeye çalıştım. Bu çok acı bir cümleydi. Gülümseye çalışmak.
Kadın kafasını salladı ve merdivenlere doğru ilerledi. Kapıyı kapattım ve yatağıma oturdum. Saatlerdir hiç bir şey yapmıyordum en azından bir planım olsa her şey daha güzel olabilirdi.
Sıkıntıdan camdan aşağı bakmaya karar verdim. Odamın camı hem denizi hemde ormanı aynı anda görüyordu. Eskiden olsa dikkatimi en çok çeken yer deniz olurdu. Çünkü Serkan'ın gözleri maviydi ama şimdi dikkatimi orman çekiyor. Çünkü orman Akın'la benim gözlerimin birleşimi. Toprak ve Yeşil.
Uzun uzun ormana bakarken sırıttığımı o an fark ettim. Anlık olarak tebessümüm yeniden yüzümden silindi. Toprak gözlü çocuk için her şeyi yapmayı hazırdım ama o beni kaybetmeye hazır mıydı?
Kapım tekrar çaldığında kapıya döndüm. Bu sefer benim kapıyı açmak beklenmemişti. Odaya direkt dalınmıştı.
"Özür dilerim, daldım ama sorun olmaz değil mi?"dedi karşımda duran uzun boylu kaba çocuk. Kaşlarımı çatmış sen kimsin der gibi çocuğun yüzüne bakıyordum.
"Sanırım cevap vermeyeceksin. Kendimi tanıtayım. Ben Oğuz hayatının geri kalanında birlikteyiz."dedi ve gülümsedi. İşte bu kaşlarımın daha çok çatılmasına sebep olmuştu.
"Af buyur?"dedim ve çocuğun yüzüne sert bir şekilde bakmaya başladım. Ben hayatım boyunca bu kadar insan tanımadım bu nedir ya? Her dakika hayatıma biri giriyor.
"Şöyle açıklayayım. Akrep birlikte çalışmamızı istiyor ve artık ortağız."dedi ne dediğinin farkında olmadan. Sinir bozukluğuyla güldüm.
"Şaka mısın sen ya? Ben ortak falan istemiyorum patronuna böyle ilet."dedim ve arkamı döndüm. Çocuğun aldığı derin nefesi duyabiliyordum.
"Anlaşıldı tahmin ettiğimden zor olacak. Akrep benim patronum değil."dedi ve açık bıraktığı kapıyı kapattı. Arkamı döndüm.
"Hayrına mı Akrep'in yanındasın?"dedim göz devirerek.
"Ha ha ha"dedi ve yatağıma oturdu.
"Napıyorsun ya kalksana."dedim yanına gidip kolundan tutarak.
"Sen beni kabullenene kadar burada oturacağım."dedi ve gülümsedi. Gözleri masmaviydi ve bana boncuk boncuk bakıyordu. Bakışları Akın'ı hatırlatıyordu. Gözlerimin dolduğunu hissettim ve kolunu bıraktım.
Çocuğun kaşları çatılmıştı. "Beni bu kadar hızlı kabulleneceğini düşünmemiştim."dedi ve ayağa kalktı.
"Seni kabullendiğim falan yok yalnız kalmak istiyorum gider misin?"dedim olabildiğim kadar nazik olarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Güzel Renk Gözlerin
JugendliteraturEce babasız ve anne sevgisi olmadan büyümüş bir kız çocuğudur. Küçüklüğünde onun için güzel olan iki şey vardır Defne ve Serkan. Bir gün bir arkadaş grubunun içinde bulur kendini ama bu arkadaş grubu sıradan gruplara benzemez. Bir ajan çetesinin içi...