37. Bölüm

105 10 8
                                    

Sabah sabah üzerimde ki ağırlıkla gözlerimi açtım. Kucağımda Peri vardı ve sessizce saçlarımı okşuyordu.

"Günaydın güzellik."dedim gözlerimi ovuşturarak. Peri kocaman gülümsedi. "Günaydın, bir an yine uyanmayacaksın sanmıştım."dedi ve üzerimden kalktı. O an odanın içinde Oğuz'un da olduğunu fark ettim.

"İki kardeş neden gelip uykumda beni izlediğinizi sorabilir miyim?"dedim yatakta doğrularak. Peri'yi anlıyordum o hep böyleydi ama Oğuz bari beklemek yerine uyandırsaydı.

"Beni Peri getirdi."dedi Oğuz mahçup bir şekilde. Peri kollarını önünde bağlamış bizi izliyordu.

"İkiniz de gözümün önünde olun istedim. Birinizin yanına gelsem diğeriniz küserdi. Bende böyle bir yöntem buldum."dedi ve kafasını aşağı yukarı salladı. Bazı kelimelere dili dönmediği için bu cümle o kadar komikti ki gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Peki ben niye yatağından kaldırılıp getirilen kişi oluyorum?"dedi Oğuz alt dudağını büzerek. Peri avcunu alnına vurdu ve abisinin yanına gitti.

"Abi, hiç centimlen değilsin."dedi Peri. Oğuz bir anda gülmeye başladı. Peri neye bu kadar güldüğünü anlamaya çalışırken ben hala dudaklarımı birbirine bastırıyordum.

"Centimlen değil centilmen."diye düzeltti Oğuz. Peri Oğuz'a göz devirdi ve bana döndü. "Gerçekten hiç centimlen değilsin."dedi ve bana doğru koştu. Oğuz yine arkadan kıkırdıyordu.

"Oğuz, bir kızla nasıl konuşman gerektiğini hiç bilmiyorsun. Biraz centimlen ol lütfen."dedim ve Peri'ye baktım. Peri ben nerede hata yaptım der gibi kafasını iki yana sallıyordu.

"Çok özür dilerim."dedi Oğuz ve gülmeyi kesti. "Kahvaltıya inmemiz gerekiyor."dedi Peri ve kapıdan dışarı çıktı.

Bozulmuştu.

"Ben çıkıyorum kapıda bekliyorum. İki dakika da hazırlanman lazım. Rahat bir şeyler giy bugün işimiz çok."dedi odadan çıktı. Daha yeni iyileşmiştim ne işinden bahsediyordu?

Dolaptan siyah bir eşofman ve siyah bir tişört seçtim. Çok üşüyen bir insan olduğum için de siyah bir hırka aldım. Gerçi dolapta ki her şey siyahtı. Bunların benim kıyafetlerimle alakası yoktu.

Hızlıca tuvalete girdim ve elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Saçımı tepeden at kuyruğu yaptıktan sonra hızlıca odadan çıktım.

Oğuz kapının önünde ki duvara yaşlanmış beni bekliyordu. Beni gördüğünde kol saatine baktı.

"İki dakika on saniye."dedi ve kafasını iki yana salladı.

"Geliştirilmeli."dedi ve aşağı inmeye başladı. Gözümü devirip bende peşinden koştum.

Aşağıda mükemmel şekilde hazırlanmış bir kahvaltı sofrası vardı. Akrep sofranın en başına oturmuş kahvaltısına çoktan başlamıştı. Peri hemen Akrep'in yanında henüz başlamamıştı kahvaltısına.

Salona girdiğimizde gözlerimiz Akrep'le kesişti. Biz gelince kafasını gömdüğü gazetesinden kaldırmıştı.

"Günaydın çocuklar."dedi Akrep gülümseyerek. Cevap vermeden Peri'nin yanında oturdum. Oğuz kafasıyla selam verip Peri'nin karşısına, Akrep'in yanına oturmuştu.

Kahvaltımı etmeye aşırı iştahlı başlamıştım çünkü gerçekten aç olduğumu hissediyordum. Tabii ki birazdan bütün iştahım kaçacaktı buna adım gibi emindim.

"Öğleden sonra odama gelin iş konuşalım."dedi Akrep ciddi bir ifadeyle. Gözlerim Oğuz'a döndü. Akrep'in dediğine karşılık vermeden kahvaltısını etmeye devam ediyordu. Sanırım aralarında ki ilişki sandığımdan daha kötüydü.

En Güzel Renk GözlerinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin