18. Bölüm

124 12 2
                                    

Ece'nin anlatımıyla

Sevdiğim adamın beni elleriyle teslim ettiği babama gidiyordum. Belki beni öldürecekti kim bilebilirdi. Tek umudum Akın'ın beni bulmasıydı. Serkan'ın bunu yapmasında umuyorum ki geçerli bir sebebi vardı. Çünkü beni öldürecek olan adamın kucağına bırakması affedilecek şey değildi.

Babamı uzun süredir görmüyordum. Görünce ilk tepkimin yüzüne tükürmek olacağı kesindi. Hemen mi öldürürdü yoksa türlü türlü işkenceler mi ederdi?

Ben bunları düşünürken ormanın içinde boş bir binaya gelmiştik. Nasıl oluyorsa yolum hep ormana çıkıyordu. Belki de orman benim yuvamdı ve yuvamı gözlerimde taşıyordum.

Bir adam gelip kolumdan çekiştirerek beni arabadan çıkarmıştı. Binaya doğru ilerliyorduk. Gözlerimi bir bez parçasıyla kapatmışlardı. Bir kac adım sonrasında bir sandalyeye oturmuştum ellerim ve ayaklarımı da bağlamışlardı.

"Hoşgeldin kızım."diye bir ses geldi arkamdan. "Hoşbuldum babacığım."dedim sandalyeden kurtulmaya çalışırken. "Boşuna uğraşma."dedi babam. Babam demek bile midemi bulandırıyordu.

"Gözlerini açın."diye seslendi adamlarına. Bir adam gelip gözlerimi açmıştı. "Uzun süre oldu ama sen hala aynısın."dedim babama. Pis bir şekilde kahkaha attı ve karşıma bir sandalye koyup oturdu. Yüzüne tükürdüm.

"Hala çok cesursun."dedi babam cebinde ki peçeteyi çıkartırken. "Orospu çocuklarının yanında daha bir cesur kalıyorum. Malum onlar kendilerine değil ellerindekilerine güveniyorlar."dedim cebindeki silahını kaşlarımla işaret ederek.

"Babana böyle hitap etmen çok kırıcı."dedi iğrenç bir şekilde gülümseyerek. Bugünün tarihi neydi acaba? Hangi tarihte ölecektim?

"Bugünün tarihi ne?"dedim sertçe. Babam şaşırmıştı daha farklı sorular bekliyordu benden. Cebinden telefonunu çıkardı. "10 Nisan"dedi ifadesiz bir yüzle. Ölüm tarihim buydu demek ki.

"Güzel."dedim sandalyeye bağlı değilmiş gibi yerleşerek. Direkt öldürecek miydi acaba?

"Duymak istemiyor musun?"dedi babam kaşlarını kaldırarak. Neyi duymak istemiyor muydum?

"Neyi?"dedim kaşlarımı çatarak. Kelime oyunu mu oynuyordu bana?

"Neden seni öldürmek istediğimi."dedi gözlerini gözlerime dikerek. Gözlerime bakması ruhuma yaptığım bir ihanet gibiydi. O bana baktıkça ruhum kirleniyordu sanki.

"Anlat."dedim tok bir sesle. Kendimden oldukça emin duruyordum. Gerekirse son gücüme kadar dayanacaktım ve Akın'ın bir kez daha kendini suçlamasına izin vermeyecektim. Sena gibi ölmeyecektim.

"Sen benim kızım değilsin Ece. Annen seni doğururken öldü yani sen öyle biliyorsun. Yıllardır annen sandığın kişi annen değildi. Benim kız kardeşimdi. Annen seni doğurduktan sonra senin benim kızım olmadığını bana itiraf etti ve intihar etti. Ben o gün kendime bir söz verdim. Sen büyüdüğünde çektiğim her şeyi onun kızına çektirecektim. Ben anneni çok sevdim ama o bana ihanet etti. Bedelini de sen ödeyeceksin."dedi yüzüme bakarak.

Ben nasıl birşeyin içine düşmüştüm böyle. Hiç birşey gerçek değilmiş. Ben bunca sene ne yaşamışım.

"Babam kim?"dedim yüzüne nefretle bakarak. Sormamı istediği soru bu değildi. Belki de acımasızca ona hak vermemi bekliyordu.

"Bilmiyorum. Araştırma gereği duymadım."dedi gözlerini benden kaçırarak. Yalan söylüyordu.

"Neyse hadi eğlenceye başlayalım."dedi ve ayağa kalktı.

En Güzel Renk GözlerinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin