16. Bölüm

137 11 3
                                    

Hadi ama Ece uyan artık. Yaklaşık on saattir uyuyordum. Yorgun düşmüş olamaz mıyım? Uyandığım gibi kalkıp aşağı inmiştim. Ben hariç herkes uyanmıştı. "Günaydın kelebek."dedi Umut kocaman gözlerle bana bakarak. "Günaydın"dedim gülümseyerek. Mutfağa girdim direkt. Kızlar bir şeyler hazırlıyordu. "Ne için bunlar?"dedim kendime su doldururken. "Sana söylemediler mi? Bugün pikniğe gidiyoruz."dedi Balım bir sepete sandviç doldururken.

"Siz pikniğe gider misiniz ki?"dedim şaşırarak sonuçta görev başında değiller mi nasıl piknik yapacaklar ki? Normal insanlar gibi hemde. "Biz de insanız Ece arada molaya ihtiyacımız oluyor."dedi Mine gülümseyerek. "Hadi git üzerini değiştir gideceğiz."dedi ve beni kapıya doğru ittirdi. Hemen hızlıca yukarıya çıktım. Hızlıca duşa girdim ve çıktım. Üzerime ayak bileğimin biraz üstüne gelen pembe çiçekli bir elbise giymiştim. Saçımı kurutup şekil vermeden aşağı indim. Silahımı çantama koymuştum.

"Herkes hazırsa gidelim."dedi Özgür ayağa kalkarak. Hep birlikte siyah bir minibüse bindik. Deniz kenarında çimlerin üzerine oturduk. Çok güzel bir yerdi burası insanın içini sıcacık yapardı. Piknik örtüsünü serip üzerine oturduk. Uzaktan mutlu ve normal bir arkadaş grubu olarak gözükebilirdik ama öyle değildik.

"İyi ki geldik."dedim sevinçle. Uzun zamandır piknik yapmıyordum ve çok özlemiştim. "Herkes sandviçlerini bitirsin."dedi Balım bir anne edasıyla. Hep birlikte oturup yemeğimizi bitirdikten sonra voleybol oynadık. Her şey rüya gibiydi. Bir kaç gün önce yaşadığım günleri burada unutmuş gibiydim. Çok iyi gelmişti burası.

"Saat üç yönünde."dedi Akın gülümseyerek. Balım çaktırmadan saat üç yönüne baktı. "Ece'yi izliyor."dedi Balım kaşlarını çatarak. Dediğim gibi biz normal bir arkadaş grubu değildik. Ben tehlikedeydim ve onlar da beni koruyordu. Mutluluğum kısa sürmüştü yine bir şeyler çıkmıştı başımıza.

"Ne yapacağız?"dedim gözlerimi Akın'a çevirerek. "Hiç bir şey oturmaya devam edeceğiz. Kimse bir şey çaktırmasın."dedi Akın. Sessizce olduğumuz yer de otururken arkamdan birisi "ECE!"diye seslendi. Kafamı arkama çevirdigimde Serkan'ı görmüştüm. Nasıl da özlemişim mavişimi. "SERKAN!"dedim ayağa kalkarken. Akın'ın yüzü yine düşmüştü. Hızlıca Serkan'a yaklaştım ve boynuna atladım. "Sakin ol prenses."dedi Serkan belime sarılırken.

"Özür dilerim özlemişim."dedim utanarak. Serkan gülümsedi ve mavinin en çok yakışan gözlerini gözlerime değdirdi. Balım'ın ayağa kalkıp bize yaklaştığını hissettim. "Merhaba."dedi Balım samimi bir şekilde. "Balım ben."dedi ve elini uzattı Serkan'a. Serkan gülümsedi ve kendini tanıttı.

"Çocukluk arkadaşım."dedim Balım'a dönerek. Balım kaşlarını kaldırdı ve gülümsedi. "Öyle mi? Çok tatlı ben bayılırım böyle çocukluk arkadaşı olaylarına."dedi ve gözlerine bana döndürerek göz kırptı. Bir şey anlatmaya çalışıyordu. Adam dibimizdeydi ve biz Serkan'la konuşuyorduk tehlikeye girecekti.

"O zaman sonra görüşürüz olur mu?"dedim Serkan'a gülümseyerek. Serkan da kafasını sallayıp yanımızdan ayrıldı. "Özür dilerim tutamadım kendimi."dedim çocukların yanına gelince. "Sorun değil tatlım."dedi Mine gülümseyerek. "Hayır bu bir sorun."dedi Akın sertçe bana bakarak. Nesi sorundu pardon? Veya neden sadece onun için sorun oluyordu bu konu?

"Sen benimle bir gelsene."dedi ve ayağa kalktı Akın. Bende peşinden kalktım ve Akın'ı takip ettim. Deniz kenarına gelmiştik. "Evet ne oldu?"dedim kollarımı göğsümde katlayarak. "Sen değil mıydın Serkan tehlike de mi diye soran?"dedi sinirle. Gözlerinden alev çıkıyordu resmen. "Evet bendim."dedim üste çıkmaya çalışarak.

"Ece farkında mısın bilmiyorum ama az önce Serkan'ı kendi ellerinle tehlikenin içine attın."dedi yüzüme yüzüme bağırarak. Yaptığımın farkındaydım. Hata olduğunu da biliyordum. Bu şekilde söylemesi şart mıydı peki?

En Güzel Renk GözlerinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin