41. Bölüm

122 11 4
                                    

Gözlerimi açtığımda havanın kararmış olduğunu fark ettim. Başım o kadar çok ağrıyordu ki dayanması neredeyse imkansızdı. Kafamı hafifçe kaldırdığım da karşı koltuğumda Peri'nin uyuduğunu fark ettim. Annesi de hemen yanında uyuyordu. Kafamı Oğuz'a çevirdiğimde bana baktığını gördüm.

"Uyanmışsın."dedim yutkunarak. Gözlerini kaşıdı. "Hiç uyumadım."dedi. Kafamı aşağı yukarı salladığımda yavaşça koltukta gerindim. Hala yolda olduğumuzu henüz fark etmiştim.

"Nereye gidiyoruz?"dedim kaşlarımı çatarak. Oğuz camdan dışarıya baktı ve iç çekti.

"Uyanmanı bekledim."dedi kafasını bana çevirerek. "Nereye gidelim?"

Herkesi benim nereye gideceğimize karar vermem için uyanmamı beklerken bu kadar saat arabada telef etmişti.

"Uyandırsaydın."dedim fısıldayarak. "Yazık Peri saatlerdir arabanın içinde."dedim kafamı Peri'ye çevirerek. Çok ağlamaktan gözlerinin şişmiş olduğunu o an fark etmiştim.

"Sorun olduğunu sanmıyorum."dedi benim gibi fısıldayarak. "Söyle bakalım nereye gidelim?"

Derin bir nefes aldım ve kendimi ona gitmek için hazır olduğuma inandırmaya çalıştım. Git ona Ece.

"Akın'ların evine."dedim net bir ses tonuyla. Eğer üzerine düşünürsem her an vazgeçeceğimin farkındaydım. Şu an her şeyi açıklamak ve bu yükten kurtulmak beni hiç olmadığı kadar rahatlatırdı. Oğuz kafasını aşağı yukarı salladığında sessizce öndeki şoföre yolu tarif etti.

"Orayı nereden biliyorsun?"dedim kaşlarımı çatarak. Daha önce onu oraya götürdüğümü sanmıyordum.

"Senin hakkında senin düşündüğünden daha çok şey biliyorum."dedi göz kırparak. Kafamı aşağı yukarı salladım camdan dışarı baktım. O an midemin ne kadar bulandığını fark ettim. Karnım kasılıyordu ve bu çok can yakıyordu.

Acıyla sessizce inleyerek elimi karnıma götürdüğümde vücudumun terlediğini hissettim. Oğuz kaşlarını çatarak dehşetle yüzüme bakarken ben ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

"Ece ne oldu iyi misin?"dedi Oğuz elini elimin üstüne koyarak. Acı gittikçe katlanılmaz bir hal alıyordu.

"Oğuz, çok acıyor! Dayanamıyorum!"dedim yüksek sesle. Her ne kadar kısık sesle konuşmaya çalışsam da acım buna izin vermemişti.

Peri ve annesi uyandığında korkuyla yüzüme bakıyorlardı.

"ARABAYI DURDUR!"dedi Oğuz yüksek sesle. Başım dönmeye başlamıştı ve araba artık üzerime geliyordu. Yoksa yine bir panik atak krizine mi girmiştim?

Şoför aniden arabayı durdurduğunda istemsizce arabanın içinde hareket ettim ve acım katlandı.

"AH!"diye inlediğimde elimi karnıma daha çok bastırıyordum. Midemin bulantısı artık son raddeye gelmişti ve artık içimde ne varsa çıkarmak kurtulmak istiyordum.

Oğuz hızlıca kapıyı açtığında arabadan indim ve karanlık yolun kenarında ki ormanlık alana doğru yürüdüm. Yaşadığım acı yüzünden kıvranarak yürüyordum.

Kimsenin beni göremeyeceği bir yere geldiğimde başımı yere eğdim ve kusmaya çalıştım. Midem ne kadar çok bulansa da bir türlü kusamıyor ve rahatlayamıyordum.

"Ece!"dedi Oğuz arkamdan. Onun burada olması ve beni bu şekilde güçsüz görmesini istemiyordum. Zaten sürekli karşısında güçsüz kalıyordum. Elimle durmasını işaret ettiğimde durmadan öğürüyordum.

Oğuz gelmemesini işaret etmeme rağmen yanıma geldiğinde elini hiç ses çıkarmadan alnıma koydu. Ateşimi ölçmeye çalıştığını anlayabiliyordum. Ateşim yoktu yanan tek yerim midemdi.

En Güzel Renk GözlerinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin