Öyle heyecanlıyım ki bazen ayakta durmakta zorlanıyorum. Akşam ve düğünüm hızla yaklaşıyor. Kadınım, modacımızdan gelen gelinliği ile odamızda hazırlanıyor ama ben onu henüz o haliyle göremedim ve dehşet içindeyim. Sadece arada bir açılıp kapanan kapıdan Nefretsu'yu görebiliyorum. Takım elbisem üzerimde, dehşet göründüğümün farkındayım. Nefretcan, kırmızı bir gül getirip iliştiriyor ceketimin göğsüme denk gelen cebine. Derin derin nefesler alıyorum. Bir an önce yaşamım boyunca beklediğim akşamı yaşamak için deliriyorum. Düğün yürüyüşü için dostlarımız birer ikişer bahçeme toplanıyor. Nefretcan onlara soğuk meyve suları ikram ediyor. Çocuklar koşturup duruyor. Dışarıdan bakılınca düğün evi olduğumuz alabildiğine belli.
-''Gelin geliyoooooorrrr!'' diye bağıran Nefretsu'nun sesi ile yerimden sıçrıyorum bir anda. Ayakta kadınımı bekliyorum ve o sonunda görünüyor bana. Vücuduna hafifçe oturan gelinliği dehşet bir şey. Askılarında, yakasında, belinde, ve etek uçlarında su damlasını hatırlatan taşlar yanıp sönüyor. Danteli kabartma çiçekleri, asıl çiçeğin kadınım olduğunu vurguluyor.Beline dek inen duvağı inci benzeri taşlarla süslü. Duvağın yüzüne gelen kısmı oymalı, zarif bir kesim. Ağzım dilim tutuluyor. Güzel olacağına emindim ama bu kadarını beklemiyordum doğrusu. Modacımız tüm marifetini sergilemiş. Kadınım elinde bahçemizden benim topladığım ve düzenlediğim bir çiçek demeti tutuyor ama o çiçekler, biricik nefretliğimin yanında öyle sönük kalıyor ki! Kadınım ona uzattığım koluma giriyor. Bu arada bahçedeki çocuklar bas bas bağırıyorlar:
-''Gelinle damat geliyorrrr! Gelin geliyooorrr!''
Yavaşça bahçeye doğru yürürken onun da benim gibi heyecandan titrediğini fark ediyorum. Birkaç adım sonra kapıya ulaşıyoruz. Herkes coşkuyla bizi alkışlıyor ve dehşetler diliyor. Başımızdan aşağı konfeti, çeşit çeşit tahıl taneleri dökülüyor. Bunların anlamı huzur ve bereket. Kırk yıl düşünsem böyle bir dehşeti yaşayacağım aklıma gelmezdi. Tüm kalbimle evrene saygımı ve minnetimi sunuyorum bana duygularımı ve kadınımı verdiği için. Bahçeye çıkıyoruz. Düğün yürüyüşü için dostlar yerlerini alıyor. Gelin ve damat önde, katılımcılar arkada ülkemizin alanına doğru yürüyoruz. Hiç acelemiz de yok, güle konuşa, olayın tadını çıkara çıkara gidiyoruz düğün yerine. Nefretgül anın coşkusuna kapılmış koluma daha sıkı sarılıyor. Yolda ilerlerken de bize katılanlar oluyor. Gelen herkesin içtenliği anın dehşetini arttırıyor. Alana varıyoruz, biz gelin ve damat için ayrılan bölüme gidiyoruz. Dört direğin her biri çiçekler ve kurdeleler ile birbirine bağlı. Açık kalan yanları tüller ile dekore edilmiş. Kadınımla geçip oturuyoruz koltuklara, davetliler de yerlerine geçiyor ve kraliçemizi beklemeye başlıyoruz düğünün başlatması için. Çok beklemiyoruz, kraliçemiz hep dakiktir! Eşi ile gelip yanımıza yaklaşıyor kraliçe .1.Nefret.
-''Tüm kalbimle diliyorum ki evliliğiniz en az benimki kadar dehşet ve nefret dolu olsun! Ülkemizin geleceği adına kurduğunuz bu yuva en müthiş örneklerden biri olacaktır! Düğün başlasınnnnnn! '' diye bağırıyor ve yüksek platformdaki yerini alıyor eşiyle. Alkışlar, bağırmalar gırla. Evlendirme görevlisi geliyor ardından ve başlıyor nikah törenine.
-''Evlilik duyurunuzun ardından yaptığınız talep üzerine bu akşam burada toplanmış bulunuyoruz. Siz Nefretgül Hanımefendi, Nefretkan Beyefendiyi bir ömür boyu nefret etmeye kabul ediyor musunuz?''
-''Evet.'' diyen kadınım yine utangaç.
-''Siz Nefretkan Beyefendi, Nefretgül Hanımefendiyi bir ömür boyu nefret etmeye kabul ediyor musunuz?''
-''Eveeeetttt!'' diye tüm gücümle bağırıyorum ki herkesler duysun, artık o benim hayatımın rakipsiz tek kadını!
-''Ben de nikah işlemini tamamlıyorum, buyurun!'' diyen memur kalın defteri bize yaklaştırıyor. Önce Nefretgül, sonra ben deftere tükürüyoruz ve işlem resmilik kazanıp tamamlanıyor. Dostlarımız çılgınca alkışlıyor bizi, ıslık sesleri ve bağırışlar kulağımızı sağır edecek neredeyse. Kutlamanın ardından düğünümüze Grup Nefretler müzikleri ile renk katıyor. Dansı açmamız lazım. Elimi eşime uzatıyorum ve onu elinden hafifçe kavrıyorum ve ortaya çıkıyoruz. Önce duvağını açıyorum ve dudaklarına dehşet bir öpücük koyuyorum. Bu sırada müzik ve coşkudan adeta yer yerinden oynuyor. Eşimin önünde kibar bir reverens yapıyorum ve hemen ardından karşısında yerimi alıyorum. Başlıyorum ayaklarımı yere hızla vurmaya, eşim de bana uyuyor. Ve diğerleri de katılıyor dansa. Çılgınca tepiniyoruz, başımızı sallıyoruz, bağırıyoruz, müthiş anlar yaşanıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETİYA (Yetişkin.) Tamamlandı.
Science FictionBiz bir süre bilinen dünya içinde yaşamış ve asla umduğunu bulamamış insanlarız. Yakalandığımız sendrom da belli: Nefretiya! Anlamı, yaşamda umduğunu bulamayan kişilerin yaşadığı aşırı mutsuzluk hali ve onun sonucunda ortaya çıkan değişik bir hastal...