Gülüm birkaç gün içerisinde kendini toparladı ve normal yaşam akışımıza katıldı. Kendini yormaması için ne kadar çabalasam da o müthiş enerjisi ile her şeye el atıyor yeniden. Bana daha bir sevgi dolu geliyor. Çocuğumuzun dünyaya gelmesi ile sanki ikimiz de bir anda büyüyoruz, artık daha ağır başlıyız sanki. E artık çocuklarımız var. Bebeğimize ne ad vereceğimizi epey düşünüyoruz ve sonunda Beril adında karar kılıyoruz oy birliği ile. Alya da oy kullandı isim seçiminde. Evimizde her karar gayet demokratik bir ortamda alınıyor. Sonuçtan herkes memnun, sanki Beril bile. Annesinin sakin enerjisini almış, uysal bir kız. O çok korktuğum şey, yani gece gündüz ağlayıp Can ve Su'nın yaşadığını tattırmıyor bize. Kocaman açtığı gözleri ile sürekli çevresini inceliyor ve durmadan gülümsüyor. Kumral saçları ve pembe yanakları ile evimizin en hoş renklerinden biri olarak yerini alıyor yaşantımızda. Gül, ev işlerine başladıktan sonra en büyük yardımcısı Alya oluyor. Alya o kadar yakın ki Beril'e, onu öz kardeşi gibi kolluyor ve yanından hiç ayrılmıyor. Bu sayede de eşimin içi oldukça rahat. Bu tatlı telaş içinde hiç farkında olmadan Beril bir aylık oluveriyor. Bunu kazasız belasız başardığımız için bizi kutluyorum. İlk günlerdeki korkum gidiyor, artık kızımı endişelenmeden kucağıma alabiliyorum. O kadar küçük ki! Oyuncak bir bebeğe benziyor ve ben artık evden hiç ayrılmak istemiyorum. Ara ara gelen toplantı davetleri bana artık bir yük gibi. Ülkemiz elbette her şeyin üzerinde ama biricik Berilim de öyle. Elimden gelse onu hep kucağımda taşıyacağım gittiğim her yere ama eşim buna itiraz ediyor. Bebek kucağa alışırsa iyi olmazmış gibisinden bir şeyler söylüyor bana ama ben öyle farklı duygular içindeyim ki! Neredeyse yarıyı geçtiğim ömrümde Gül ile tanışmam, artık olmaz dediğim anda yuva kurmam, üstelik sevip sevilmem, bir de güzellik kaynağı Beril beni mutluluktan mutluluğa atıyor. Demek ki insan yaşadığı sürece hayatta her şey mümkün! İnanın bana kötü başlasa da kötü bitmiyor dünya! Ben bunun canlı örneğiyim, sevmekten asla vazgeçmeyin, kalbinizi öldürmeyin! Bir gün mutlaka işinize yarıyor. İşte böyle ergen gibi, bazen yetişkin gibi garip ruh hallerindeyim ama tek emin olduğum şey, gerçekten mutlu olduğum. Aynı zamanda evdeki herkesin benim gibi olmasını istiyorum ve onlar için çırpınıyorum. Yaza bir kala keyfimiz yerinde. Soğuk günlerin ardından gelen ılık hatta sıcak günler bizi oldukça canlandırıyor. Artık zamanımızın çoğunu bahçe işleriyle geçiriyoruz. Gül, çimlerin üzerine serdiği örtüye Beril'i yatırıyor, tabii kızımıza özel yaptığım sepetin içinde. Çok özendim onu yaparken, hayatımda ilk defa el attığım bir şey ama gayet güzel oldu, sevgiyle her şey yapılıyor. Alya da bebeğin yanında yerini alınca biz içimiz rahat çalışabiliyoruz. Mola verdiğimiz anlarda çocukların yanına gidip dinleniyoruz ve bazen ufak piknikler yapabiliyoruz. Hayat o kadar güzel ki! Beraber yaptığımız her şeyin ayrı bir tadı var. Alya bile kendini bu büyülü aleme kaptırıyor kendini. Eskisi gibi durgunlaştığını, üzüldüğünü görmüyorum. Sanki hep bizimleymiş gibi öncesini unutuyor.
Karım, bu sabah kahvaltıyı verandamızdaki ufak masaya hazırlıyor. Beril kucağımda Alya ile karımı seyrediyorum. Küçük kız canla başla yardım ediyor koşa koşa karıma. Büyümüş de küçülmüş gibi tatlı bir şey. Kendince tutturduğu bir şarkıyı mırıldanıyor alçak sesle bir yandan da. Her şey yolunda ve oldukça güzel ama bu mükemmel işleyiş bazen endişelendiriyor beni. Sonrasında ne olabilir diye düşünüp düşünüp kaygılanıyorum. Bu eski dünyamdan gelen ve şimdiye dek hala benimle yaşayan bir his. Kendime kızıyorum bunu hala bunu uzattığım için. Ama huy işte, değişmiyor! Kucağımdaki kızıma bakıyorum o kötü duygudan kurtulmak için. Beril yine iri gözleri ile bana bakıp gülümsüyor.
-''Aman da aman benim güzel kızım!'' diyorum ve onu biraz kaldırıyorum, yanağından öpüyorum hafifçe. Ve Alya'nın bana sabit bakışlarını fark ediyorum. Yüzünde anlaşılmaz bir ifade ile bana bakıyor. Ne olduğunu çözmeye çalışıyorum çünkü onu ne kadar çok sevdiğimi biliyor. Ama bu başka bir şey. Sanki zamanında yaşanması gereken bir halin eksikliği okunuyor gözlerinde. Bir anda o kötü babası canlanıyor zihnimde, Alya'dan sevgisini esirgeyen, o nefretlik şey! Boşta kalan kolumu açıyorum ufaklığa:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETİYA (Yetişkin.) Tamamlandı.
Ficção CientíficaBiz bir süre bilinen dünya içinde yaşamış ve asla umduğunu bulamamış insanlarız. Yakalandığımız sendrom da belli: Nefretiya! Anlamı, yaşamda umduğunu bulamayan kişilerin yaşadığı aşırı mutsuzluk hali ve onun sonucunda ortaya çıkan değişik bir hastal...