Bugün en nefret dolu günümüz! Kraliçe 1. Nefret hayatının nefretini buldu ve bugün de düğünleri var. Bu, aynı zamanda ülkemiz kurulduğundan beri burada göreceğimiz ilk düğün. Dolayısıyla hepimiz böyle bir ana şahitlik edeceğimiz için çok farklı bir ruh hali içindeyiz. Sabah erkenden uyandık hazırlıklar için. Evimizi, bahçemizi ve düğün kortejinin geçeceği yolları temizledik nefret ede ede. Temizlik bizim için çok önemli. Her yer pırıl pırıl olmalı ki en ufak bir pislik hemen belli olsun ve biz de ondan nefret edelim. Bugün sıra dışı nefretlik bir haber daha duyuruldu ülkede. Para birimimiz zirve yapmış, dünyadaki tüm büyük yatırımcılar bunu değerlendirmeye başlamış. Bizim için nefret dolu iki coşku var sabahın heyecanında. Artık ekonomik kriz falan bir masal oluyor yaşantımızda. Bolluk ve bereket içinde törenimize hazırlanıyoruz. Genel görevlerimiz bitti. Ev ve çevre konusunda üzerimize düşeni yaptık ama işimiz bitmedi. Sırada kraliçemize vereceğimiz hediyeler var. Hediye kesinlikle emek karşılığı olmalı. Emek de ülkemizde çok değer verilen bir kavram. Bilinen dünyanın pis parası ile alınan şeyler bizde kabul görmez. Kendinizin ürettiği, üretirken gayret gösterdiğiniz şeyler değerlidir. Hepimiz sahip olduklarımızı gözden geçiriyoruz. Arka bahçeme bakıyorum. Tam da hesapladığım gibi. Kirazlar dallarında bana göz kırpıyor. Az sulamadım, az çapalamadım, az zararlılardan korumadım onları! Kimyasal hiçbir şey kullanmadım, tamamen doğal. Elimdeki sepeti yere bırakıyorum ve bir tanesini incitmekten korkarcasına dalından koparıyorum ve mis gibi kokusunu alıyorum. Sarı,kırmızı, pembe geçişleri taşıyan rengine hayranlıkla bakıyorum. Benim gözümde tek taş pırlantadan daha değerli. O bilinen dünyanın şimdiki hali düşünülürse bahçemde yetişenler altın değerinde. Biz değerli madenleri de bu ülkede kullanmayız benzetmelerimiz dışında. Onlar çoğu kişinin mutsuz olmasının en büyük nedenidir bize göre. Tek tek, özenerek topluyorum dalından her birini ve sepetime itina ile yerleştiriyorum. Sonunda sepetimi alıp eve dönüyorum, önceden hazırladığım kurdeleler ile süsleyip son dokunuşumu yapıyorum. Sıra benim hazırlanmama geliyor. İçinde durdukça nefret duyacağım bir şey olmalı. Normal dünyada iken sevdiğim kıza hoş görünmek için aldığım takım elbisem aklıma geliyor. Tam nefretlik bir şey. Kız hem hiç beğenmedi kıyafetimi hem de benimle uzun süre alay etti. Bugün bana göre biçilmiş kaftan! İçim acıyarak, tiksinerek giyiyorum onu. Ve bir kez daha bana hayatımın en büyük kazıklarından birini atan o kızı hatırlıyorum. Böylece psikolojim de ideal hale geliyor. Düğün zamanı, uyandıktan sonra diye önemle belirtilmiş. Hemen sepetimi, yani hediyemi koluma takıyorum ve evimden çıkıyorum. Kapıyı kilitlemiyorum. Kapı kilitlenmez bu ülkede. Hırsız varsa aramızda belli olsun da ondan nefret edelim diye. Ön bahçede ilerliyorum, açan güllerimi görüyorum, bir tane koparıp sepetime ek süs yapıyorum. Bahçe kapısına yaklaştığımda yan komşumun da evden çıkmak üzere olduğunu görüyorum, hemen yüzümü asıp ona doğru bağırıyorum:
-''Nefretin bol olsunnnn!''
Komşum, beklediğim gibi bana karşılık veriyor:
-''Senin de dostum, senin de nefretin bol olsun!''
Nereye diye sormaya gerek yok, hepimizin gideceği yer belli ama şöyle bir bakıyorum hediyesine. Kümesindeki yumurtalarının en irilerini seçip güzel bir paket yapmış. Gezen tavukların protein dolu ürünleri. Düğünün yapılacağı alana yürümeye başlıyoruz. Düğün alanını da dün hep beraber hazırladık. Yüksek bir platform oluşturduk ve kendimizce doğal bir oluşum havası vermeye çalıştık yeşillikler ve çiçekler ile. En son oturttuğumuz tepeliği tül ve parlak şeritlerle süsledik. Yaklaştıkça alana ne kadar kalabalık olduğunu görüyoruz. Biz biraz geç kalmış gibiyiz ama bu daha hoş, amaç gerilmek. Diğerleri gibi yerimizi alıp beklemeye başlıyoruz kraliçe ve müstakbel eşini. Eller kollar dolu hediyelerle. Derken tiz bir çığırtkanın sesi duyuluyor:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETİYA (Yetişkin.) Tamamlandı.
Ficção CientíficaBiz bir süre bilinen dünya içinde yaşamış ve asla umduğunu bulamamış insanlarız. Yakalandığımız sendrom da belli: Nefretiya! Anlamı, yaşamda umduğunu bulamayan kişilerin yaşadığı aşırı mutsuzluk hali ve onun sonucunda ortaya çıkan değişik bir hastal...