Gözlerim kocaman açılmış eşimin ne yapamaya çalıştığını anlamaya çalışıyorum. Bu aralar huyları çok değişti. Eskiden her konuyu beraber gözden geçirirken şimdilerde bir özgür kadın havasında geziyor kadınım. Ben özellikle sormuyorum ne yapacağını ve bekliyorum, bakalım ne zaman iltifat buyurup benimle konuşacak. Alya ve Beril çoktan giyindirilmiş, bunlar dışarı çıkmayı planlıyor, belki de Su'ya bir ziyaret yapacaklar. Su tamam ama diğerine izin veremem. İkisini de geçmiş yaşantılarından dolayı tam anlamıyla güvende görmüyorum. Nefretlik dünya zaten karmakarışık, her an her şey olabilir, artı peşlerine düşen kötü niyetli insanlar var. Onları bir kez kurtardım ama bunu bir daha yapamayabilirim. Birden Gül karşıma dikiliyor hazırlanmış haliyle:
-''Biz çıkıyoruz!'' derken öyle rahat ve pervasız ki!
-''Af edersiniz hanımefendi, bu evin babası olarak sormak zorundayım. Acaba seyahat nereye?''
Gayet ciddi bir yüz ifadesiyle bakıyor bana, oysa gayet yumuşatarak sorduğumu düşünüyorum.
-''Bakıma muhtaç hayvanları tespit edeceğim. Artık bir barınağımız var.''
İnanmayan ifademle başımı iki yana sallıyorum ve artık biraz sert bit tonda konuşuyorum:
-''Bunu yanında iki çocukla mı yapacaksın?''
-''Evet. Hem ne var bunda?! Ülkemiz gayet güvenli.''
-''Gül beni çıldırtmak mı istiyorsun?! Bilmediğin öyle çok şey var ki! Bilsen eminim evden dışarı adım atmak istemezsin.''
-''Hiçbir zaman korkak biri olmadım ben!''
-''Ne alaka?! Sadece tedbir diyorum, güvenlik diyorum! Böyle elini kolunu sallaya sallaya çıkıp bunu yapamazsın!''
-''Üzgünüm ama bunu yapmayı çok istiyorum.''
-''Tamam yap ama böyle değil.''
-''Nasıl?!''
-''Yanında başka birisi veya birileri de olsun. Mesela ben ama bugün çalışmam lazım.''
-''Senin işin bitene kadarrr ölme eşeğim ölme!''
Ağzım açık ona bakıyorum. Ne yumuşak huylu kadındı oysa, şimdi içine şeytan kaçmış gibi dikbaşlı. Kesinlikle benim bilmediğim bir şey vara ama bu da tuhaf biz birbirimizden bir şey saklamayız ki! Offf Gül offf! Tam isyan edecek zamanı buldun, sanki başımdaki işleri bilmiyorsun gibi! O kadar kararlı ki onu ikna edemeyeceğimi kısa sürede anlıyorum. Aklıma son anda gelen bir fikirle yerimden sıçrıyorum.
-''Bekle biraz!'' diyorum ve bahçeye çıkıyorum. Dostum Can tam böyle kritik anlarımın can simidi. Sesleniyorum ona, zaten bahçede bir şeylerle uğraşıyor. Hep aynı temiz yüz ifadesiyle geliyor yanıma:
-''Ne oldu dostum? Yoksa dün yaptığımız kulübelerde bir sorun mu var?''
-''Hay yapmaz olaydık! Gül tutturmuş bakıma muhtaç hayvanları toplayacağım diye!''
-''E iyi ya! Kulübeler iş görür.''
-''Öyle değil. Çocukları alıp yanına sokakta hayvan arayacak, onu öyle gönderemem, durumu biliyorsun!''
-''Evet, öyle olmaz kesinlikle! E ne yapmayı düşünüyorsun?!''
-''Benim deneyleri ve dolayısıyla çalışmalarımı bitirmem gerek. Sen onun yanında olur musun? Ancak sana güvenebilirim!''
Güven sözü dostumu kısa bir süreliğine mutlu ediyor ama sonra yüzü düşünceli bir hale bürünüyor. Sanırım nereden çıktı bu iş diye düşünüyor ama adam haklı. Dün onca iş yaptık, bugün de bu! Ona hak veriyorum. Can bir süre düşündükten sonra ki beni reddetmeyeceğini biliyorum çünkü ben de ona aynı şeyi yapardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETİYA (Yetişkin.) Tamamlandı.
Ficção CientíficaBiz bir süre bilinen dünya içinde yaşamış ve asla umduğunu bulamamış insanlarız. Yakalandığımız sendrom da belli: Nefretiya! Anlamı, yaşamda umduğunu bulamayan kişilerin yaşadığı aşırı mutsuzluk hali ve onun sonucunda ortaya çıkan değişik bir hastal...