SİNEK

2.2K 5 1
                                    

          Yazın tam ortasındayız, sıcaklık arttıkça artıyor. Serinlemek adına ne yapacağımızı şaşırmış durumdayız. Çünkü şu günlerde yaşanan, normalin oldukça üzerinde. Bahçede çalışmak için sabahın erken saatlerini ve akşamı seçiyorum mecburen, şimdilik yeni rutin böyle. Onun dışında her şey yolunda. Çocuklar ve kadınım için bir serinletici yaptım, eski dünyadaki tavana takılan, büyük pervanelere benzer bir şey. Çok etkili olmasa da hiç yoktan iyidir. Keyifleri yerinde ve amelelik yine bana düşüyor. Baba olmak ne zor işmiş! Şikayetçi değilim ama bazen oldukça yoruluyorum. Sağ olsun Gül de benim uğraşıp didinmeme güvenip yaydıkça yayıyor kendini. Bir parça değişti sanki bu aralar. Önceden benimle her işe atlayan eşim, şimdi tam tersini yapıyor. Nasıl olsa ben varım! Bu sabah da günün ilk ışıkları ile bahçede epey çalıştım, güneş yükselip yakmaya başlayınca arka bahçedeki kabinimde soğuk suyun altına giriyorum ve artık niyetim uzun öğlen sıcağında uyumak. Üstelik de açım. Eşim ve çocuklar neredeyse öğleye dek uyuyorlar. Ancak onlar kalktıklarında kahvaltı- öğle yemeği karışımı bir şey yapıyoruz. Duştan çıkıp kulübeme döndüğümde karımın uykulu yüzünden yeni uyandığını anlıyorum. Alya, artık yastıkların desteğiyle oturabilen Beril ile takılıyor. İlginçtir ki içeri girdiğim halde kimse benimle ilgilenmiyor. Önceden beni görünce çırpınan Beril bile elindeki oyuncakla uğraşmaktan beni görmüyor. Oysa eskiden böyle miydi? Gül, beni gördüğü an neredeyse üzerime atlayıp sarılırdı bana. Acaba benden bıktı mı? Yok canım, öyle şey olmaz, diye avutuyorum kendimi ve bir köşeye oturup beklemeye başlıyorum. Bakalım beni ne zaman fark edecekler? Eşim, limonların suyunu sıkıyor, şeker atıyor içine ve soğuk suyla karıştırmaya başlıyor, sırtı bana dönük ve oldukça dalgın görünüyor. Yemezler! Bir daha ona asla neyin var diye sormam. En son bunu yaptığımda bana tüm evi temizletmişti. Arkama yaslanıp yerime yerleştikçe yerleşiyorum ve sabırla beklemeye devam ediyorum. Alya, oyuncak bebeğine bir şeyler giydirmeye uğraşıyor ve bana önceden yaptığı gibi babam diye sarılmıyor bile. Allahım çıldıracağım! Neden, neden? Üçü de kadın nesline ait olduğu için bence çok tehlikeli bir durumdayım. Beril'e bakıp gülüyorum, babacığım diyorum, hiç tepki vermiyor. Ben bahçede çalışırken bir uzaylı istilası mı yaşandı da bunlara bir haller oldu? Şansımı denemeye Alya ile devam ediyorum. Babam, diyorum, duymuyor bile. En büyüklerine bir şey demeye çekiniyorum çünkü ondan duyacağım aksi bir yanıt beni daha çok üzebilir. Hadi diğerleri çocuk ama onun ummadığım bir sözü beni dağıtabilir. Gözlerim eşimde. Sanki bu sabah yüzü şiş gibi. Acaba hasta mı? Fazla uyumaktan olabilir, onun dışında gayet sağlıklı görünüyor. Zeytin, peynir, reçel, yumurta dolu tabakları, hemen kapımızın önündeki masaya taşırken beni görmüyor gibi. Ve daha ilginci, hiçbirinden ses çıkmıyor. Bu beni oldukça rahatsız eden bir sessizlik. İçimden size ne oldu, diye bağırmak geliyor. Yoksa ben öldüm mü? Öldüm de ondan mı varlığımı hissetmiyorlar? Bir an ürperiyorum. Hani derler ya, insan öldüğünü anlamazmış diye, eyvah! Yoksa benim başıma gelen böyle bir hal mi? E ne oldu da öldüm ben? Gayet iyi hissediyorum! Vah vah yazık oldu bana, oysa ne iyi adamdım ben! Ve daha genç de sayılırım. Hem çocuklarımın büyüdüğünü görmeden, onlar büyürken yanlarından olamadan böylesi çok kötü! Sanırım uzun dakikalar geçti ben beklerken yerimde. Gözlerim doluyor, artık etrafı buğulu görmeye başlıyorum. Ama ben onları çok seviyorum, onları bırakıp gidemem ki! Bir damlanın yanağımdan boynuma doğru sızdığını anlıyorum ve utanmasam artık bağıra bağıra ağlayacağım. E ben öldüysem ağlasam da beni duyup göremezler ki! İçimi rahatlatayım bari diye düşünüyorum ve:

-''Offf offff!'' diyorum ve göz yaşlarımı bırakıveriyorum rahat rahat. 

-''Neyin var hayatım?'' sorusu beni bir anda diğer boyuttan çekip alıyor. Demek ki hala hayattayım. Gül, bana dönmüş yanıtımı bekliyor. 

NEFRETİYA (Yetişkin.) Tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin