DAYANABİLİRİM

2.1K 5 1
                                    

          Uğradığımız dolaylı saldırının zararlarını telafi etmeye çalışıyoruz bir avuç insan olarak. Arada bu mücadeleyi kaybedeceğimizi de düşünüyoruz ama bir şekilde hayatta kalmak için direniyoruz. Günler ruhumuzu ezerek geçmeye devam ediyor. Nereye giderseniz gidin, değişmeyen tek şey zaman. Bize olanlara aldırmadan işine devam ediyor. Birkaç kez daha kulübelerimize kapanmak zorunda kalıyoruz çünkü iklim artık bizim bildiğimiz iklim değil. Uzun zamandır karanlık bir dünyada yaşıyoruz, gündüzleri bile ışık cılız. Üzerimize yağan şeyin neye dönüşeceğini gözlüyoruz. Gerçi ilkinden sonra yoğun bir kimyasal yağış olmadı. Sonrasında yaşadıklarımız bir kabın dibinde kalanlar gibi ama dipteki tortudur ve daha yoğundur. İncelemelerimin sonuçları yavaş yavaş kendini gösteriyor. İlk tahminimde yanılmıyorum, bu insanın bildiği en etkili zehirlerin karışımı ve hızla yayılması için günümüz teknolojisi kullanılmış tabii. Bunun toprağı ne kadar etkileyeceğini henüz kestiremiyorum. Gece ve gündüz ısısının farklılıklarının yol açtığı buharlaşma oldukça tehlikeli. Bu yüzden günün bazı saatlerinde dışarı çıkma yasağı getiriyoruz ülkeye, her şey insanımızın sağlığı için. Çünkü buharlaşan havaya karışabilen maddeler oldukça tehlikeli. Şu anki halimiz nükleer bir saldırıya benziyor, daha doğrusu onun değişik ve biraz hafifletilmiş hali. İleriki nesillere nasıl etki eder? İşte onu henüz bilemiyorum ama az çok olasılıkları sıralayabiliyorum. Nefretlik dünyada önceden yaşanan bu tür faciaların sonuçlarını görmüştük: kanser, doğumsal anomaliler, ölü doğumlar, vs. Bu tür bir kötülüğü dünyada insana insandan başka bir varlık yapamaz. O gün yönetime gidiyorum. Yaşadıklarımız ile ilgili yaptığımız pek çok toplantıdan biri bu. Toplantı salonumuzda kraliçemizi beklerken hiçbirimiz konuşmuyor, birbirimize itiraf etmekten çekindiğimiz felaketin derin etkisindeyiz. Seşya, tam karşımda oturuyor. Önünde ufak bir tepe halinde yığılı gaz maskeleri duruyor. Bunları nereden bulmuş, neden oraya yığmış bilmiyorum ve sormak da istemiyorum ona, öylesine canım burnumda! Hem nasıl olsa kraliçe geldiğinde her şey konuşulacak. Kraliçemiz de bize benzer bir ruh halinin yansıması olan yüz ifadesi ile gelip yerini alıyor.

Çığırtkan:

-''Yüce kraliçemiz 1.Nefret!'' diye bağırıyor ve hep bir ağızdan kraliçemizi selamlıyoruz:

-''Çok yaşa Nefretiya, Çok yaşa kraliçe 1. Nefrett!''

Kraliçe 1.Nefret:

-''Dostlarım çok zor günlerin içindeyiz ve bazılarınıza ne kadar yüklendiğimizin farkındayım ama bu süreç bazen insan üstü bir çabayı gerektiriyor ve gayretlerimizin hepsi ülkemizin var kalabilmesi için.'' sözlerinin ardından kraliçemiz bana, Seşya'ya ve özel grup başkanına bakıyor, bizi takdir eden bakışlarını salıyor üzerimize, ardından derin bir nefes alıp konuşmasına devam ediyor:

-''Eski dünyanın son durumunun keşfi için bir süre bekledik ve dün özel grubumuzdan cesur insanlarımız bu göreve gitti. Olası tehlikelerden dolayı ilerleyemediler ama gördükleri yerlerdeki durum, tahminlerimize yakın. Maalesef gidebildikleri bölgelerde herhangi bir canlıya rastlamadılar. Eski dünyadayken seyrettiğimiz bilim-kurgu filmlerindeki gibi sadece binalar kalmış geriye. Bu binaların biri de savunma bakanlığı. İçeri girdiklerinde orada bulunan herkesin de parçalara ayrıldığını tespit etmişlerdir. Orada bulunan gizli kodlu bazı evraklar ve işimize yarayacağı düşünülen malzemelerin bir kısmı ülkemize getirilmiştir. İlkkan, gizli kodlu evrakları incelediğinde yaşadığımız şeyin ne olduğunu  tam anlamıyla anlayacağını düşünüyorum. Ve Seşya'nın önünde duran gaz maskeleri de yönetim üyelerine dağıtılacak. Gerektiğinde zehir tehlikesi olsa bile yönetime gelebilmeniz için. Ama asıl merak ettiğim şeylerde biri insan olarak temel ihtiyaçlarımızın ne vakte kadar bizi idare edeceği. İlkkan seni dinliyorum.''

NEFRETİYA (Yetişkin.) Tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin