Kapısına yaklaştım.Ve yavaşça tıkladım.Açan yoktu.Kapı camdan olduğu için içeriyi görebilme umuduyla daha da yaklaştım ve ellerimle yuva yaparak içeriye bakmaya çalıştım.Boş karanlık bir koridoru sadece.Ama oraya girmeden dönmeye niyetim yoktu.Önce biraz durdum.Sağa sola bakıp belki buraya gelen biri vardır diye bekledim.Ama kimse yoktu.Kimse gizlice girsem görmez diye düşündüm.Klasik tel toka yöntemiyle girebilirdim.Ama evet tel tokam yoktu.Kapıdan uzaklaşıp tel tokası olabilecek birini aradım.Kahverengi saçlı uzun boylu garip bir kadını durdurdum.Elinde büyük,muhtemelen de ağır,kare bir çanta vardı.Kafasknda da tüllü küçük bir şapkası vardı.
Eleven:Afedersiniz...
Nedense şaşırmış görünüyordu.Beni gördüğünde şapkasının tülünü kaldırıp ağzındaki sigarayı çıkardı.
Kadın:Sen...
Eleven:Üzgünüm yolunuzu kestim.Tel tokanız var mı acaba?
Kadın dediklerimi duymazdan gelip sadece şaşkınca bana bakıyordu.Ve yine oldu,gözlerim karardı.
~FlashBack~
Kadının arkası dönüktü,yüzü görünmüyordu.Pencereden dışarıyı seyrederek sigarasını içiyordu.
Kadın:Bu göreve hazırsın Eleven.İtiraz istemiyorum.
Eleven:Ama neden adamı direk öldürmek varken gizli gizli takip edip yerini öğreneyim ki?
Kadın:Ne diyorsam onu yap.Eğer illa birilerini öldürmek istiyorsan bir sonraki görevi beklemelisin.Senin için çok iyi planlarım var.
Eleven:Ama babam dedi ki...
Kadın:Baban burda değil çocuk.Hiç bir zaman öğrenmeyecek.Ayrıca onun her dediğini uygulayacak kadar önemsiyor musun? Kardeşlerine ve sana yaptıklarından sonra.
~FlashBack sonu~
Bekle ne?o kadın neden bahsediyordu.Ne görevi ne babası?
Eleven: Afedersiniz.Sizi tanıyor muyum?
Önce şüphe etti.
Kadın:Hiç sanmıyorum.
Kafasındaki şapkanın tülünü yüzüne indirdi.Gülümseyip hızla uzaklaştı.
Peki o gördüğüm şey neydi? Pencerenşn önündeki kadın bu muydu?ama beni tanımadığını söyledi.Ayrıca görev?Neden birini öldürmek istemiştim.Babam mı vardı?Kardeşlerime ve bana ne yapmıştı?Kadın onun neyi öğrenmemesini söylemişti?
Yine sorularla dondum.Şimdilik Şemsiye şirketini askıya aldım.Eve döndüm.Düşünmem gerekiyordu.
Eve gelip bir kahve yaptım ve odama geçip tüm bu ipuçlarının,bulduğum insanların fotoğraflarının ve haberlerin olduğu mantar panoya bakıp düşündüm.
Belki de akıl hastanesindeki adamla ve iri yarı adamla konuşmalıydım.Ama bıçaklı olan adam tutuklandığına göre ya benim de başım dertte ve aranıyorsam.Ama öyle olsaydı mutlaka yakalınırdım.Şehirde çok dolaşıyordum.
~2 ay sonra~
(Biraz hızlı geçiyorum biliyorum.Olaylara geçelim istiyorum.)Hala hiçbiriyle görüşmeye gitmemiştim.Neyle karşılaşacağımı bilmiyordum ve bununda canımı acıtacağından korkuyordum.
Ayrıca üstünden bunca zaman geçti.Eğer beni tanıyorlarsa onlar neden beni aramıyordu? Belki de arıyorlardı.Kendimi biraz da olsa göstermeli miydim?Aslında iri yarı olan namıdeğer Luther Hargreeves o gün o maçta beni görmüştü.En azından bu şekilde bulabilirdi.Eğer isteseydi.Bunları düşünürken kütüphanedeki birinden yürüttüğüm küpelerin parasıyla aldığım bisküvileri yerken çizim yapıyordum.Küpenin biri hala duruyordu onu da satıp Jason'a gidicektim.Kütüphanenin en arkada en köşedeki cam kenarına oturmuştum.Bu yüzden burada kimse beni göremiyordu ki bu tam ihtiyacım olan şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2.HAYAT?-The Umbrella Academy
ActionDaha önce gelmediğim bi yerde uyandım daha önce görmediğim bi kişi beni kurtardığını söyledi ama neyden? Yaptığı açıklamadan birşey anlamadım çünkü nerde olduğumı ve neden orda olduğumu bilmiyordum,ben...kim olduğumu hatırlamıyorum... Not:"Five Harg...