Ayağa kalktım.
Eleven:Bekle...o zaman onlar...kardeşler...
Elliot:Öyle görünüyor.O zaman diğerlerinin de soyadı aynı olmalı.İlk gelenlerin.Hatta senin de...
Elimle durması için işaret yaptım.Sonra elimi başıma götürüp odanın içinde dolanmaya başladım.
Şu zamana kadar 5 kişi gelmişti ara sokağa.İkisinin kimliğini belirlemişti Ve ikisininde soyadı aynıydı.Bu bir tesadüf müydü?Hayır olamaz.Onlar benim kardeşlerim mi?Ya da belki sadece kan bağım olan uzak akrabalarım.Onların da hafızası gitmiş miydi?Bu soruların tek cevabı onlarla konuşmak olacaktı ama buna hazır mıydım?
Koltuğun kenarında duran kırmızı gömleğimi belime bağlayıp ceketimi giydim.Şapkamı yine ters takıp kapıya yöneldim.
Eleven: Kütüphaneye gitmeliyim.
Kütüphaneye sık sık giderdim ama genelde kitap okumaya veya çizim yapmaya.Bu sefer ciddi bir araştırma yapmalıydım.
Gitmeden Elliot'tan gazeteden kesilmiş bıçaklı adamın ve boksör adamın fotoğraflarını aldım.Ve ona ait kalın bir isim kitabı vardı onu da alıp çantama attım.
Kütüphaneye gidip her zaman oturduğum masaya oturdum.Ve önce Elliot'tan aldığım kitapla başlamak istedim.Kitabı açıp H harfine geldim.
Eleven:*sessizce*Harris,Hargreen,Hargrove,HARGREEVES!
Sondakini sesli söylediğimi insanların bana bakışından anladım.Önüme dönüp Hargreeves soyadının yanında yazan numarayı not defterime not aldım.Daha sonra kütüphanedeki kitaplara ve gazetelere göz attım. Hargreeves soyadını taşıyan Ne Luther ne de Diego adlı biri yoktu.Tek bir kişinin adı sıkça geçiyordu."ÇILGIN BİLİM ADAMI REGGİNALD HARGREEVES"
Adamın ismi her yerde geçiyordu.Ünlü biri olduğunu anladım.Elliot'un kitabından bu ismi de arıyordum.Tam ararken yanıma kütüphane görevlisi Bayan Stacy geldi.
Bayan Stacy:Bakıyorum bizim çılgın okurumuz yine burada!
Eleven:Merhaba Bayan Stacy.
Bayan Stacy:Merhaba canım.Bugün ne kitap okuyorsun ne de çizim yapıyorsun bir sorun mu var?
Eleven:Hayır...ben sadece küçük bir merak yolculuğuna çıktım.
Bayan Stacy:Merak iyidir tatlım.
Bayan Stacy beni ne zaman görse kendi kızıymış gibi nasihatler verirdi.Bana çok alışmıştı.
Daha sonra gözü elimdekilere takıldı.Boynuna asılı olan küçük yuvarlak camlı yakın gözlüğünü takıp elimdekileri okumaya başladı.
Bayan Stacy:Bay Hargreeves ha?Onu neden araştırıyorsun bakalım meraklı kaşif?
Eleven:Ben sadece... Adını çok duydum ve merak ettim...kim olduğunu.Onu tanıyor musunuz Bayan Stacy?
Bayan Stacy:Ah evet kütüphanenin açılışına gelmişti.Çok asil biridir.Hatta...açılış fotoğrafında da o var görmüş olmalısın.
Kütüphanenin kapısının hemen yanında duran açılış fotoğrafını her geldiğimde görmeme rağmen daha önce Regginald'ı görmemiştim.Çünkü hem neye benzediğini bilmiyordum.Hemde fotoğrafta çok fazla insan vardı.
Beni fotoğrafın yanına götürdü parmağıyla tek gözünde gözlük olan top sakallı yaşlı bir adam gösterdi.Şok olmuştum.Çünkü bu o çalışma odasındaki portredeki adamdı.Yine kafam sorularla dolmuştu.O oda Regginald'a mı aitti.Çekmeceleri karıştıran adam neden mirasımızı önceden aldığını söylemişti.O adamın babası olmalıydı.Ama Luther buna engel olduğuna göre onun da babasıydı.Aynı soyadını taşıyor olmalarıda bu düşüncemi onaylıyordu.
Bunları düşünürken fotoğrafa çok dikkatli bakıyordum.Ama bir anda yine karardı.Yine bir baş dönmesi ve...
~FlashBack~
Regginald:Odaklan 11 Numara! Gözlerini kapat.Gücü tüm vücudunda hisset.Daha sonra dışarı ver.Unutma Sadece karşındaki rakipte kullanıcaksın.
Eleven:Anladım.
Olduğum yerde gözlerimi kapattım derin bir nefes aldım.Ve gözlerimi açtım.Karşımdaki adamın gözlerine baktım.Ama bir şey olmuyordu.Yaşlı adam kaşları çatık bana bakıyordu.Arkadan bir ses geldi.
?:Başarabilirsin El! Unutma güç sana ait,güç sensin.Sana güveniyorum.
Arkamı dönmeden gülümsedim.Ama yaşlı adamın bakışları sertleşti.
Regginald: Beceriksizsin 11 Numara küçükte olsa birşeyler başarana kadar tatlı yemek yasak!
~FlashBack sonu~
Bayan Stacy:Hey hey tatlım bana bak!İyi misin? Daldın gittin.
Eleven:He şey...evet evet iyiyim dalmışım sadece.
Düşündüm sonra Bayan Stacy'e döndüm.
Eleven:Peki...onun hakkında başka ne biliyorsunuz Bayan Stacy?
Bayan Stacy:O meşgul bir adam.Şemsiye İmalat Şirketinin kurucusu olmasına rağmen sadece...
Eleven:Bekle bekle ne -malat şirketi... Ne kurucusu?
Bayan Stacy: Şemsiye İmalat Şirketi tatlım.
Eleven:Varsa bana adres yazabilir misin? acil
Derken hem Bayan Stacy ile sohbet hemde birkaç araştırmadan sonra kütüphane daha çok kalabalık olmaya başlamıştı.Kaçmanın sırası olduğunu anladım ve çıktım.
Biraz yürüdükten sonra birine çarptım.Ve kafamı kaldırdım.Beyaz uzun saçlı.Muhtemelen buralı olmayan bir adam bana bakıyordu.
Eleven:Çok afedersiniz.
Dememe rağmen adam kılını bile kıpırdatmadan aynı ciddiyetle duruyordu.Adamın kenarından geçmeye çalışsam da tekrar önüme çıkıyordu.En sonunda "ne var"gibi bir bakış attım.Sanki öldürcek gibi bakıyordu ama o anki kafamın karışıklığıyla benimle uğraşmaya devam ederse kim kimi öldürecek görücektik.
Yabancı olduğu için muhtemelen tek kelime dahi etmiyordu.Sonra durdum ve önce bana sonra ayaklarıma baktı.Bende bişey mi var diye merak edip aşağıya baktım.
Eleven:Ne var?
Adam düşünüp kekeleyerek konuştu.Sesi çok ama çok sertti.
Adam:Ba-bacıklar...
Sanki demek istediği bu değilmiş gibiydi ama omuz silkip yere eğildim ve Converse'lerimin bağcıklarını bağlarken adam ceketini geri çekerek elini beline koydu.Beni bağcıklarım için uyarmıştı tamam ama neden hala bekliyordu.Kafamı çok az kaldırdığımda önce adamın kolundaki Rolex'i daha sonra belindeki silahı gördüm.Elini çevirdiğinde gördüğüm baskıdan saatin orjinal olduğunu anladım.Yerden yavaşça kalkıp uyardığı için teşekkür ederek elimi uzattım.Sıkmasını bekledim.Aynı ciddiyetle sağa sola baktı ve elimi sıktı.Diğer elimide uzatıp teşekkür etmeye devam ettim.
Eleven:Bilmem dilimden anlıyor musun ama gerçekten hayatımı kurtardın kim bilir ben bunun üstüne basıp düşseydim ne olurdu düşünmek bile istemiyorum.
Anlamaz bir şekilde bakıyordu ama aslında bu bir oyalamaydı.Bir yandan hala sıkmakta olduğum elini sallarken Rolex saatin kilidini çözdüm ve diğer avucumla havada yakalayıp cebime attım.Gülümsedim ve adam benden önce geri çekildi.Yanımızda bir sütçü aracı durdu ve adam önce bana sonra aracın içindeki ona benzeyen beyaz saçlı iki adama bakıp gülümsedi ve araca binip uzaklaştı.Garip ama rahatsız hissettim.
Eve döndüm.Elliot'a araştırmalardan bahsettim.O Hargreeves soyisminin numarasını arayacaktı.Ben de gidip şu Şemsiye İmalat Şirketi'ne bir göz atacaktım.Açıkcası gitmekte kararsızım çünkü ya Regginald'ı görürsem.Ona ne diyecektim?Onunla konuşmaya hazır mıydım?
Evet.Tabi ki hazırdım.En azından kendimi bu şekilde motive etmeye çalıştım.Ve oraya gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2.HAYAT?-The Umbrella Academy
ActionDaha önce gelmediğim bi yerde uyandım daha önce görmediğim bi kişi beni kurtardığını söyledi ama neyden? Yaptığı açıklamadan birşey anlamadım çünkü nerde olduğumı ve neden orda olduğumu bilmiyordum,ben...kim olduğumu hatırlamıyorum... Not:"Five Harg...