Bölüm Dokuz

794 37 4
                                    


Keyifli okumalar ☁️

....

3 YIL ÖNCE HER ŞEYİN BAŞLANGICI OLAN YERDEN

İTALYA 'DAN

" Abi! "

Uçakta uyuya kalan daha doğrusu omuzumda ayı kadar ağır Başını koyarak uyuyan Asaf malına ters ters baktım.

Dayım bizi yaz tatili için İtalya ya çağırmıştı.

Onun burada şuana kadar yaptırdığı en şaşalı otelinin açılışı için olduğunu biliyordum. Ama biz ne alakaydı onu çözememiştim.

Kesin bir haltlar dönüyordu.

Yine de bu teklife Asaf abim ve ben yüzyılın beleşçileri olarak hevesle gelmeyi kabul etmiştik.

Aslında keremi de alacaktık ama O Araf abimin yolundan giderek Fen lisesini birincilikle bitirmek istediği için ders çalışmakla meşguldü.

Araf abim zaten TUS denilen üç harfli ama çarpmayan sınavla mücadele etmekle meşguldü.

Annemler de Dayımla küs oldukları için babam bizi postalamıştı.

Gariptir ki özellikle de beni.

Ben yemeden içmeden biriktirdiğim parayla üç aylık bir Fransızca kursuna gitmek için hazırladığım için açıkçası ikilimde kalmıştım ama yoğun ısrarlarla beni abimle göndermeyi başarmışlardı.

Ve Bilin bakalım yolculuğumuz bittiği ve herkes uçaktan indiği halde inmeyen iki kişi kimdi?

Birazdan başımızda bekleyen hosteste abimden ümidi kesip gidecekti.

Bunlar hep sabahın köründe biletler daha ucuz oluyor diye yaptığı cimriliktendi.

Gece yarısından beri ayaktaydım ve şimdi şafak çoktan atmıştı. Abim malı ise bana güvenerek horul horul uyumuştu.

Öyle ki sesinden rahatsız olan arkamızda oturan İtalyan çift bana onu uyandırmamı söylemişlerdi.

Biraz da onlarla uğraşsalar da işe yaramayacağını anladıklarında bana üzgün üzgün bakmışlardı.

Ama benim de bir sabrım vardı.

Artık uyuşan Omzumu ondan kurtararak başının öne doğru düşmesini sağladım. İrkilerek uyanırken hızla bana döndü.

" Masal! Düşüyor muyuz? "

Gülmek isteyen yanımı bastırarak gözlerimi sahte bir telaşla büyüttüm.

" Rabbim seni yanına alacak galiba abi. Korkma sakın! "

Söylediklerimle gözleri büyürken korkuyla etrafa bakmıştı ki bizi dinlediğinden dolayı saklamadan gülen hosteste değdi gözleri.

Tabi sonra da bizden başka bir Allahın kulunun olmadığı uçağa.

Her şeyin dank etmesi için ona bir dakika verdiğimde anlaması sandığımdan kısa sürdü ve bana döndü.

Bir anda başıma vurduğunda inleyerek başımı tuttum. Bunu yapacağını tahmin etmeliydim işte.

" Herkes inmiş uçaktan beni neden uyandırmıyorsun yün yumağı? "

Pişkin pişkin bir de üste çıkıyordu.

" Bileti sen ödediğin için pilottan rica ettim sağ olsun beni kırmadı. Dedi ki ayınız çok pardon abiniz ne zaman uyanırsan o zaman kalkarsınız acelemiz yok sonuçta! "

Oturduğu çok pardon yayıldığı koltuktan Doğrularak tıpa tıp benimkilere benzeyen açık kahve gözlerini bana dikti.

" Yün yumağı kaşınıyorsun. "

Gel de kaşı diyeceğim sırada hostes kız araya girdi.

" Böldüğüm için Üzgünüm ama acaba buna dışarıda mı devam etseniz? "

Gözlerim onun üzerine dönerken " Affedersiniz şimdi kalkıyoruz. " diye mırıldandım.

Asaf malıysa üzür falan dilemeden pişkin pişkin ayağa kalktı. Ayağa kalkması ile gözlerim boyuna takılırken nispet yapar gibi bana göz kırparak çıkışa doğru ilerledi.

Ofladım ve Çantamı alarak Peşinden hostesten tekrar özür dileyerek gittim. Uçaktan çıkmamla Abime yetişmek için koşmam aynı anda oldu.

O koca bacaklarıyla benden beş kat daha hızlı gidiyordu. Ona ancak pasaportlarımızı kontrol ettikleri yerde yetiştim.

Oda pasaportu benim çantamda olduğu için.

Elini omzuma atarak beni kendine çekti. Üsten üsten bakarken " Uykun açıldı mı Masalcım. " dediğinde göz devirdim.

" Teşekkürler abi. Parayı burnumdan getirdiğin için. "

Gülerek cebimden ne zaman aldığını anlamadığım tokayla, gelirken düzleştirmeye veya toplamaya erindiğim saçlarımı bağladı.

Bu hareketle ona karşı yumuşasam da çaktırmadım.

" Saçların yakar seni yün yumağı. Gidince sana çikolata alırım ödeşiriz. "

Söyledikleri ile göz devirirken bizden pasaport isteyen görevliye işlerimizi halledene kadar aramızda başka bir konuşma geçmedi.

Bavulları almaya gittiğimizde ikimizin bavulunu da taşıyan Abimle sırıttım.

Beynine bakım yapacağına vücuduna bakım yapmıştı. Olsundu o kadar.

Dışarıya çıktığımızda abim ters ters etrafa baktı. Güneşli hava erken saatlere rağmen hissedilirken etraf saate rağmen doluydu.

"Masal şu dayımı bir daha arasana! Beş parasız burada kaldık böyle. Sana adresi atmış mıydı? "

Başımı sallarken cebimden çıkardığım bir kaç euro yu ona uzattım.

" Beş parasız değiliz. Dayımın böyle bir şey yapacağını bildiğim için bozdurdum biraz. "

Ellerindeki Bavulları çekecekleri ile önümüze iteleyerek ellerini omzuma koydu ve biraz eğildi.

" Masal her eve lazımsın biliyorsun değil mi? "

Elimle kendimi göstererek sırıttım.

Küçük Yeşil Bulut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin