Bölüm Yirmi Üç

343 33 2
                                    


Keyifli okumalar ☁️☁️

...


Güneş bulutların arasından yükselirken kirden gerçek renginin ne olduğu tahmin edilemeyen perdelere daldı gözlerim.

Hastane de olsa insan en azından iki  ayda bir  perdeleri yıkamalıydı.

Ölen sinek ve arıları  falan hiç saymıyordum zaten.

Hatta bir tanesi maganda Asaf malı tarafından imha edilmişti.

Elim de serum  başımda  sargılara bakışırken  yanı başında hiç bir şey  olmamış gibi rahatça uyuyan Asaf magandasına ters ters baktım.

Başımdaki üç dikişin sebebi olduğunu unutmuş nasıl da uyuyordu.

Dün gece balkonda olanlar aklıma geldidiğinde sinirinin yine başıma vurmasına engel olamadım.

Eve adam mı attın  lan?

Sözlerini tekrarlarken çardağa çıkarak ne olduğunu anlamayan Leonardo’ya döndüm.

“ Üç dediğim de kapıya doğru koş ben onu oyalayacağım. “

Abimin muhteşem namını duyduğu için kafasını sallarken “ Seni tanımak güzeldi Masal. Ölmezde yaşarsan sabah kahvaltı da görüşüz. “ diye dalga geçmeyi de ihmal etmedi.

Şeytan diyordu ki bunu abinin önüne at kaç.

Görsün bakalım dünya kaç bucakmış ama gel gör ki arkasından ağlayacak Jonathana yazık olurdu.

Elimle omzunu iterek  sinir küpü olmuş halde öylece neredeyse beni parçalayacak halde bakan abime dönmeden “ Abim bu sinirle hepimizi gömmeden defol git! “ dediğimde güldü.

Ama gülüşü abimin kendine  gelmesine ve ona doğru yürümesine yol açarken çardağın masasının üstüne çıkarak Leonardoyu yakalamak üzere olan abimin üzerine atladım.

Bunu beklemediği için devrilirken kollarını tutmaya çalışarak şaşkınca bize bakan Leonardoya sinirle baktım.

“Üç Leo, üç! Ayı mı oynuyor Leo? Kaçsana! “
Sözlerimle kendşne gelirken abimin beni yana devirmesi ve ona doğru kalkması aynı anda oldu.

Bende ayağına kene gibi yapışarak engelmeye çalıştım.

“ Abi yanlış anlıyorsun yapma abi!  “

Beni ayağını yere vurmak sureti ile itmeye çalışırken “ Bu mu senin  peşinden  koşan Norveçli ibne? “ diye böğürdü.

Dudaklarım sinirle titrerken “ Abi ne sevgilisi ya? Ne sevgilisi? Kafandan ne kuruyorsun ya! “ diye bağırdım.

Anında bana dönerken böğürmekten bir an bile vazgeçmedi.

“ Kimi kandırıyorsun kızım sen? Pijama ile el ele diz dize oturuyordunuz gözüm kör mü benim? “

Anlamayacaktı.

Gerçekten de anlamayacaktı.

Hırsla ayağını ısırırken bana doğru eğilip benden kurtulması aynı anda oldu.

Hepsi o Arslan manyağı yüzündendi.

“ Abi manyak Arslan ‘ı dinleyecek kadar mı güvenmiyorsun bana? Yalan atmış işte! “

Beni dinlemeden gideceğini anladığın da hızla üzeürne atladım.

Sırtında bir süre direnmeye çalışırken saçını çekmeme yere çökmesi aynı anda oldu.

Abimin saçına zaafı büyüktü.

Tabi bu zaafını bulana kadar az kavga etmemişti ama değerdi.

Yerde bir süre güreşirken sonuç beni yerde resmen paspas etmesi olurken saçımdan tutarak gözlerine bakmamız sağladı.

“ Bugün burada benimle dalaşa girmiş olman o piçi bulup öldürmemi engellemeyecek biliyorsun değil mi? “

Gözümden yaş gelirken hırsla “ Abi o benim sevgilim değil diyorum ya anlamıyor musun? Aklın kıt mı? O  kardeşi intihar etmeye çalışan çocuğun abisi! “ diye bağırdım.

Bir an için dona kalırken onun eli benşm saçımda benim elim onun saçında bir süre durduk.

Sonunda gözlerini kısarak “ Masal eğer bana yalan söylüyorsan.. “ diye böğürmeye başlayacağı sırada hırsla araya girdim.

“ Sana yalan borcum mu var? Hem ben birini seversem bu senin karşında kaçmayacak biri olur. Sen beni ne sanıyorsun? “

Ters ters bakarken yorulmuş olacsk ki “ Saçımı bırak bende bırakayım. Söz dinleyeceğim. “ dediğinde Yüzündeki ifadeye kanmış bulundum.

Ellerimi yavaşça saçlarından çekerken abim de çekerek yavaşça ayağa kalktı.

Küçük Yeşil Bulut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin