Yirmi Dokuz

314 26 3
                                    


Artık  bölümleri daha uzun yazmayı deniyorum.  Umarım beğenerek okursunuz... ☁️

....

Pırıltılar taşıyan yeşilleri zihnimdeki düşünceleri okuyormuş gibi yavaşça kısıldı.

Tam konuşacakken parmağıyla alnımı hafifçe dürttü. Hiç onluk olmayan bu hareketle şaşkınlıkla Gözlerim açılırken  aklıma Asaf manyağı geldiği için yüzümü buruşturdum.

Bahsini açmışken her an buraya damlayabilirdi.

Aslında Lucasın ondan önce buraya gelmiş olması da garipti.

Kardeşim diye demiyorum Asaf manyağı beni neredeyse hiç bir zaman yalnız bırakmamış olmasıyla ünlüydü.

Buna disiplin, ceza,  çalışma ve gururlanacak olaylarda dahildi.

“ Hadi ben sesine olan özlemimden yeni farkına varıyorum sen neden konuşmaya devam ediyorsun her şeyim? “

Sözleriyle abim aklımda  geldiği hızla kayboldu.

 Yatağın üzerine bıraktığım not defterine hızlıca düşündüklerimi yazarak ona uzattım.

Yüzümdeki oyuncu gülümsemeyi saklamayı da ihmal etmedim.

“ Peki ya konuşmayı yada yazmayı reddedersem düşündüklerimi nasıl anlamayı düşünüyorsun Manyak yeşil? “

Abimin ona taktığı lakabı yazdığım da  güldü. Onu tanımasam bu lakaptan hoşlandığını düşünebilirdim.

Alnını alnıma yaslayarak burunlarımızı birbirine sürttü. Tüm yüzümün ısındığını hissettiğim sırada “ Manyak yeşil kurban olsun sana.  “ demesiyle dudaklarım şaşkınlıkla açıldı.

Bunu gerçekten o mu söylemişti?

Allahım! Çok tatlıydı!

Kahkahama engel olamazken beni izleyen sıcak bakışları eşliğinde bir süre güldüm.

Sonunda biraz olsun durabildiğim de ellerimi boynuna doladım. Çok tatlısın demek istiyordum ama güldüğüm için boğazım biraz ağrıyordu.

Başımı yana doğru eğip ona baktığım da gözleri hızla büyüdü.

“ Masa-l “

İsmimi kekelemesinden niyetimin çok yanlış aldığını fark etsem de kalbimde hissettiğim çarpıntı hissi kısa bir an aklıma engel oldu. Ona biraz daha yaklaştığım sırada irkildiğini hissetmemle durdum.

Mantığım o an devreye girdi.

Rahatsız.... Rahatsız mı olmuştu?

Doğru ya temas rahatsız etmiş olabilirdi.

 Gözlerimi kaçırarak “ Şey bizimkiler  bekliyorlar-“ diye konuşacaktım  ki bir  eliyle çenemi tuttu.

Oldukça yakından gördüğüm yeşillere kapılmamak adına gözlerimi kaçırırken diğer eliyle de belimi tutmasıyla ona bakmak zorunda kaldım.

Gözleri daha koyu bir yeşil gibi gelirken “ Masal... “ dedi mırıl mırıl ama iç gıdıklayan  bir sesle.

“ Seni öpebilir miyim? “

Gözlerimin titrediğini hissederken onunda ellerinin titrediğini o an fark ettim. Sanki....

Sanki hayır dersem ikimizde uzun süre cesaretimizi toplayamayacakmışız gibiydi.

Yüzünde ki beklenti içindeki ifadeye rağmen  titreyen ellerinden ne kadar zorlandığını bunun onun için oldukça zor olduğunu anlayabiliyordum.

Küçük Yeşil Bulut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin