Otuz Beş

251 14 0
                                    


Keyifli okumalar dilerim ☁️☁️☁️

...

Sallanan  bir yerde uyurken başımdaki yoğun ağrıyla yüzümü buruşturdum. Neyim vardı böyle? Ayrıca daha kahvaltı saati gelmemiş miydi karnım da aç gibiydi.

Bir dakika ... ben nerdeydim ki?

En son ...

Ben en son... En son...

Kaçırılmıştım!

Şokla gözlerim açılırken hemen yanı başımda duran adamı görmemle çığlık atmam aynı anda oldu.  İnsan kaçakçılığı mı yapmışlardı?

 Daha da kötüsü beni bu adama satmışlar mıydı?

Yattığım yerden hızlıca ve olabildiğince köşeye doğru kaçarak hırsla karşımdaki adama baktım ve “ Siz KİMSİNİZ? " diye bağırdım.

Ama gözlerim odağını daha doğrusu karşımdaki adamı dikkatle incelediğinde başımdan aşağı kaynar sular döküldü çünkü karşımdaki adam beni kaçıran adamların mafya olarak bahsetiği ve intikam almak istedikleri kişiydi.

Üzerinde kış ayının getirisi olarak koyu kahve rengi bir kazak ve kumaş siyah bir pantalon vardı. Saçlarının  iki yana ayrılmış tuhaf bir Modeldi.

Emindim  O tam olarak bana gösterdikleriyle aynı olan kişiydi.

Yine de asıl büyük şey tabi ki de bu değildi. Bu adamın sevgilisi olduğum gibi saçma sapan bir durumun içine girmemdi.  

Hırsla yataktan ondan en uzak köşeye doğru ilerlemiştim ki Pencereden bulutları gördüm.

Evet.

Tam anlamıyla karşıdaki pencereden bulutları gördüm.

Ağzım açık öylece kalakalırken “ Siktir! “ diye tepki vermeden geçemedim.

Uçakta... Uçaktaydım.

Adamlar beni öldürmek için uçaktan atmazlardı herhalde değil mi?

Bu kadar zahmete girmezlerdi. Hem havada öldürmektense Bizim ülkede öldürmek daha kolaydı.

Malum zengin olmadığın sürece ölümün taş çatlasın yirmi beş bin lira falan ediyordu.

Aklımın dağılmasına izin vermeden Yatakta geriye doğru giderken “ Bana her şeyi anlat! “ diye bağırdım.

Bu sefer İngilizce söylediğim için büyük ihtimalle anlamıştı. Düşündüğüm gibi olsa da neredeyse kahkaha atacak halde bana dönmesiyle kaşlarım çatıldı.

Bu halim komiğine mi gidiyordu yani?

Dudaklarım titrerken hırsla eline geçen ilk  yastığı ona doğru fırlattım.

“ İnsan gibi cevap veremiyor musun? Yoksa seni eğlendiriyor muyum şerefsiz?! “

Yastıktan ifadesini göremesem de odadaki havanın hızla soğuduğunda  pek de hayra alamet etmediğini kavramak zor değildi.

Yutkunurken “ Bak lütfen eğer kaçırma işine dahil değilsen bırak beni. Ailem beni arıyordur söz veriyorum eğer istediğin paraysa vereceğim. “ diye hafif bir R yapsam da hala tepkisizce yastığı Yüzünde tutuyordu.

Küçük Yeşil Bulut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin