Ablamın köye gitmesini fırsat bilip yaptığım şeyi öğrense, beni annemlerin yanına öbür tarafa yollardı.
Hem anne hem baba olmuştu bana üç yıldır, Güven'e olan aşkımı da biliyordu. Kabullenmişti de, ilk başta konduramadı bana ama bir kaç kez ağlarken görünce kabullendi.
Onun için çok ağladım, her gece evine girerken görmek için penceremde bekledim. Evlerimiz çarpazda birbirine, evine girmek için benim penceremin önünden geçmesi gerek.
Adım seslerini bile ezberleyişim burdan geliyor, çok seviyorum ama ağlayarak bana acımasını istemiyorum. Beni arzulasın, o da beni sevsin istiyorum. İmkansız bile olsa, en azından beni farketsin, burda onu seven biri olduğunu bilsin istiyorum.
Saat ikiyi geçerken pencerem tıklandı, dolan gözlerimi silip camı açtığımda kalbim sanırım durmuştu. Bana ters ters bakan Güven içimi titretmişti. Tek hamlede camdan içeri atladı, iyi ki evimiz tek katlıydı.
Odamda olduğu gerçeği nefesimi keserken, kocaman gözlerle ona bakıyordum. Ayakkabılarını çıkartıp sehpamın altına koydu, ellerini ovuşturuyordu. Dışarıda Ekim soğuğu vardı, elini tutup sıcak ellerimle sardım. Buz gibi olmuştu elleri, kaşları çatık ellerimize bakıyordu.
"Bu saçmalığı kesmeni söylemek için geldim, oğlum resmen askıntı oluyorsun lan bana. Canını yakıp mı anlatmam lazım ille? Zor tutuyorum bak kendimi." Ellerimizi sertçe ayırdı, arkasını dönüp yatağıma yürüdü.
"Canımı da yaksan yanında olmak istiyorum, seni o kadar çok istiyorum. Başka kimse seni bu kadar isteyemez eminim, sen bir kez bile terslesen dönüp giderler hemen. Ben ne olursa olsun yanında kalırım, sana zevk veririm. Senin kokunu solumak bile bana yeter."
Her sözümle gözleri kararıyordu, bileğimi tutup yatağa fırlattı beni. Başım dönmüştü ani hareketi yüzünden, başımı yatak başlığına çarpmıştım biraz da onun etkisi vardı.
"Gevşek gevşek konuşma çocuk, bu hareketlere devam edersen sikerim." Tehdit ettim sanıyordu ama içimi kaynatıyordu.
"Devam edicem, hatta daha çok yapıcam. Göreceksin sen. Sebebim bile olsan vazgeçemem." Başını sallayıp ayakkabılarını giydi ve geldiği gibi gitti. Odama dolan kokusuyla iç çekerek tavanı izlemeye devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Askıntı
RandomKendisinden oldukça iri olan kabadayıya askıntı olmaya karar verdiğinde kimse onu kararından geri çevirememişti. Bu ufak tefek gencin söyledikleri onun gibi bir kabadayının nasıl yüzünü kızartırdı bilmiyordu, ama bu gence vuramamıştı bile.
