Sabahın kör saatinde uyanmıştım, heyecandan ellerim titriyordu. Kafamı toparlamak için duşa girdim ve kendimi rahatlayana kadar sabunladım. Yaklaşık yarım saattir banyodaydım ve ellerim buruşmuştu artık. Kapı aralanıp içeriye Güven girdiği zaman derin bir nefes aldım, yanıma duşa girip bana uzun bir öpücük verdi.
Kendisi duş aldıktan sonra bana da bir güzel masaj yaptı, tüm stresimi alırken kendimi oldukça gevşemiş hissediyordum. Beni elleriyle giydirip sınav yerine bırakırken sürekli sakin olmamla ilgili telkinde bulunuyordu.
"Bebeğim, her gün neredeyse dört saat ders çalışıyorsun. Tüm test kitaplarını yalayıp yuttun, sadece sakin olup soruları dikkatlice okumaya ihtiyacın var. Sana çok güveniyorum."
Alnıma öpücük kondurup beni binaya doğru iteledi, tüm sakinliğimle sınav belgemi ve kimliğimi uzatıp yerime geçtim. Sakin bir şekilde sınavımı bitirdiğimde henüz yirmi dakika vardı.
*************************************
İçimden taşan mutlulukla sınav sonucuma bakıyordum. Şehir merkezindeki üniversitede gastronomi bölümünü kazanmıştım. Yemek yapmak benim tutkumdu ve ben bunu meslek olarak yapmak istiyordum.
Sonucun ekran görüntüsünü alıp Güven'e attım, anında beni aradı. Sesi oldukça heyecanlı geliyordu, bu ses tonuyla bana farklı şeyler hissettiriyordu.
"Yavrum, tebrik ederim. O kadar sevindim ki, hep bunu istediğini biliyorum. Sen bu bölümde o kadar başarılı olacaksın ki, ünlü restorantlar seni kapmak için sıraya girecek."
Söyledikleri gururumu okşasa da gülüşümü tutamadım, beni övmek için her fırsatı değerlendiriyordu. Ahh Güven'im ben seni hakedecek ne yaptım...
Bunu ona söylediğimde bir süre sessiz kaldı, ama sonra derin bir nefes alıp konuştuğunda derin derin nefes alan ben olmuştum.
"Sevdin Aslan'ım, sen beni çok sevdin. Bunun karşılığı olarak bende seni çok sevdim. Hemde çok çok sevdim Aslan'ım, güzel yavrum."
Sesi gittikçe derinleşip boğuklaşıyordu, içim titrerken arkamdan sarılan kollarla yerimden sıçradım. Güven telefonu kulağıyla omzu arasına almış bana sımsıkı sarılmıştı.
Gülerek kollarının arasında döndüm ve başımı omzuna yasladım. Kalbi kulağımın altında gümbür gümbürdü, bu ses hem mayıştırıp hemde heyecanlandırıyordu beni. Boynuma burnunu gömüp derin bir nefes aldıktan sonra ıslak bir öpücük kondurdu.
"Aşkım mesaimin bitmesine hala iki saat var, yani öpücüklerine bir dur de yoksa seni tam burada yerim." Boynumda gülerken iyice huylanmıştım, kıkırdayışımla peş peşe öpücükler kondurduğu boynumu son kez sertçe öpüp geri çekildi.
Arkamızdan ufak bir fısıldaşma duyduğumuz an ikimiz birlikte döndük. Fuat abi ve İsmail sarmaş dolaş ofise giriyorlardı. Arkalarından öylece bakakalsak bile Güven'in söyledikleri arkadaşım adına olan mutluluğumu kelimelere dökmüşüm gibi gülümsememi sağladı.
"Onların birbirine kavuşmasına o kadar seviniyorum ki, birbirlerini sevdikleri ve mutlu ettikleri sürece her zaman arkalarında olmaktan bir an bile vazgeçmem."
Onu sımsıkı sarıp kokusunu içime çektim ve ondan uzaklaşıp kapıya doğru ilerlemesini sağladım. Biraz daha burada durursa kendime hakim olamayacaktım.
"Hadi hayatım akşam senin dükkana gelirim ve eve birlikte geçeriz. O zamana kadar beni özle tamam mı Güven'im." Pişmiş kelle gibi sırıtarak söylediklerimle tok bir kahkaha attı.
"Tamam yavrum, geç kalma." El selamı verip restoranttan çıktı.
İş çıkışı dükkanına gittiğimde halıların olduğu bölümde yoktu, bende ofis olarak kullandığı bölüme ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Askıntı
De TodoKendisinden oldukça iri olan kabadayıya askıntı olmaya karar verdiğinde kimse onu kararından geri çevirememişti. Bu ufak tefek gencin söyledikleri onun gibi bir kabadayının nasıl yüzünü kızartırdı bilmiyordu, ama bu gence vuramamıştı bile.
