Bugün sabahtan başlayan koşturmaca, günün erken saatinde Güven'in kapıyı çalmasıyla başlamıştı. Pidenin iç harcını hazırlayıp dolaba koymuştuk geceden, sabah alıp fırına götürmek için geldiğinde gülen yüzünü buruk bir tebessümle karşıladım.
Alnımdan öpüp önce pideciye sonra işe yola koyuldu, Fuat abi bugün dükkanı kapatmış herkese izin vermişti. Tüm arkadaşlarım mevlüt için koşuşturuyordu. Güven'in arkadaşları ve hatta Gizem bile üstündeki kapalı elbise, başındaki yazmayla halamlarla içerde kadınların yanındaydı.
Saat iki gibi hoca gelip hazırlıklarını yaptı, evin içinde ve kapının önünde rahatça duyulması için hoparlörler kurulmuştu. Ailemi tanıyan tüm komşular evimizdeydi, herkes okunan Kur'an sesiyle konuşmayı kesmiş ve dinlemeye koyulmuştu.
Ben kapının önünde sevgilim ve arkadaşlarımla çevrilmiş halde başım önümde oturuyordum. Kendimi ağlamamak için sıkmaktan kaskatı olmuştum, bir yandan ailem için en azından bunları yapabildiğim için şükrediyor, bir yandan onların özlemiyle mahvoluyordum.
Maalesef ki giden geri dönmüyordu, onları çok özlemiştim. Dizimde hissettiğim elle başımı kaldırdım, Güven dolu gözleriyle beni izliyordu. Onun da annesini kaybettiğini bildiğim için boğazım düğümlendi, ikimizin yarası ortaktı.
Ağzımdan kaçan hıçkırıkla elimi ağzıma kapattım hemen, kaç gündür içimde tuttuğum gözyaşlarım şuan kontrolsüzce akıyordu. Benim ağladığımı gören sevgilimin de gözlerinden yaşlar döküldü. İçim ferahlayana kadar ağladım, Ömer diğer yanımdan elini dizime koyup hafifçe sıktı. İki yanımda oturan yeni aile üyelerimden kuvvet alarak rahatladım.
Hocanın okumayı bitirmesiyle arkadaşlarımla ayaklandık ve ikramlara başladık. Herkes ailemin ruhlarına dualar ediyordu, pideler, kurabiyeler, ayranlar sofralara taşınıyor, misafirler soframızı bereketlendiriyordu. Ailem varken mahallede kurulan iftar sofralarına benzeyen kalabalık sofralara bakıp gülümsedim.
Ailem görse çok mutlu olurdu, sebebi ne olursa olsun ailem kalabalık sofraları çok severdi. Onların en büyük dileği ilerde geniş bir aileye sahip olmak ve böyle büyük sofralar kurmaktı. Arkadaşlarım sayesinde kalabalık bir aileye sahiptim artık.
Önce misafirler dağıldı, sonra hoca gitti. En son arkadaşlarım ve biz kaldık. O büyük kalabalık dağılmıştı, Güven bu gece burada kalacaklarını söylediğinde derin bir nefes aldım. İsmail, Ömer, Güven ve hatta Gizem bile burda kalıyordu. Yarın yapılacak isteme için ufak tefek hazırlıklar yaparak oyalandık.
Ablamın odasında iki çekyat ve bir yatak vardı. Bayanlar orada yatacaktı, İsmail ve Ömer'e salonda yatak açtım. Güven de benimle odamda kaldı, bütün gece bir saniye olsun beni kollarının arasından bırakmadı. Bugün yaptıkları benim için herşeyden daha değerliydi.
Sabah olduğunda bizi uyandırmaya ablam geldi, kahvaltıyı hep beraber yaptık. İsmail işe gitmek zorunda olsa da istemeye yetişecekti, Güven dükkana gitti. Ömer de ailesiyle gelmek için hazırlanmaya.
Biz yine bir fazla olarak, Gizem'le birlikte evde kalmıştık. Herşeyi dört koldan halledip ablamı hazırladık. Evimiz iki gün üst üste misafirlerle dolup taşmıştı, Ömer ve kalabalık ailesi geldiğinde.
Ellerinde çiçekler, çikolatalar, baklavalar, hediyelerle gelmişlerdi. Bir çok aile büyüğü yanlarındaydı, hatta büyük dedesi bile burdaydı. Ömer'in dedesinin babası sağdı, çok yaşlıydı ama yaşına göre oldukça sağlıklı duruyordu.
Ablamı istemek için söze giren kişi de oydu, sesi gayet gür bir şekilde çıkıyordu. İstemeden sonra ablam evlilik için tek şartı olduğunu söylediğinde ben dahil herkes şaşırmıştı. Söyledikleri ağlamak istememe sebep olmuştu.
![](https://img.wattpad.com/cover/322778205-288-k106358.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Askıntı
AléatoireKendisinden oldukça iri olan kabadayıya askıntı olmaya karar verdiğinde kimse onu kararından geri çevirememişti. Bu ufak tefek gencin söyledikleri onun gibi bir kabadayının nasıl yüzünü kızartırdı bilmiyordu, ama bu gence vuramamıştı bile.