Günlerce Değil Bir Ömür

3.4K 254 11
                                    

Fuat'ın Ağzından

Liselerin ilk açıldığı gün görmüştüm onu, pırıl pırıl gözleriyle arkadaşıyla konuşurken çarpmıştı bana. Gözlerimiz birleştiğinde parmak boğumları yaralarla kaplı ellerim yumruk oldu.

Gözleri beni içine çekiyordu, bal renginde ama sıcacıktı. Belki de bana öyle bir his veriyordu, bilmiyorum. Yumruk yaptığım ellerime bakıp yutkundu ve korkuyla bir adım geri gitti. Herkes gibi o da benden korkmuştu, cüssem göz korkutuyordu.

Neredeyse iki metre vardım, boksör olduğum için kalıplı bir vücudum vardı. Karşımdaki çocuksa ergenliğinin ortasında, daha gelişiminin yeni yeni başladığı dönemdeydi. Hafif bir tebessümle özür dilerken, gözlerimi masum yüzünden bir an olsun ayıramıyordum.

Başımı bir kez eğdim ve etrafımdan dolaşıp yollarına devam ettiklerinde titrek bir nefes aldım. Ellerim bile titriyordu, olduğum yere çöküp bir sigara yaktım. Titreyen elimi ritmi bozulan kalbimin üstüne koyup sakinleşmeye çalıştım. Karşıdan gelen Onur beni bu halde görünce panikle yanıma geldi.

"Fuat, abi iyi misin? Neyin var lan, korkutma insanı. Kalbin mi sıkışıyor?"

Elini tutup kalbime bastırınca yüzüme bakakaldı, her zaman soğuk kanlı ve acımasız olan benim kalbim öyle bir atıyordu ki.

"Onur ben galiba aşık oldum oğlum. Nefes almayı unuttum resmen lan." Gözlerini sımsıkı yumup açtı, dudakları kıvrılırken kalbimin üstüne ufak bir yumruk atıp ayaklandı.

"Burdaki buzları çözecek kadar güzel bir kızı nerden buldun kardeşim. Gerçi ödümü koparttın ama şimdi rahatladım."

"Kız değil... Erkek.... Hemde daha liseli. Oğlum bu nasıl olur lan, aklım almıyor. Gözlerine baktım sadece, Onur deliriyor muyum sence?" Onur bir süre bana baktı kaldı, sonra elini omzuma atıp sıktı.

"Abi niye deliresin yaa, gönül kimi severse sultan odur." Kafamı sallayabildim sadece, söyleyebileceğim tek bir kelimem yoktu.

Sigaramdan bir nefes daha çekip söndürdüm, yanımdaki çöp kovasına atıp ayaklanırken titremesi duran ellerimi tekrar kalbime götürdüm. Biraz daha normale dönmüştü, nefesim de kesilmiyordu artık az önceki gibi.

"Bu aramızda kalıyor Onur, kimseden duymayayım." Kafasını sallasa da bakışları kırıldığını belli ediyordu. Omzundan kendime çekip kolumun altına aldım.

"Kırılma, ilk kez böyle bir şey hissediyorum. Millet ne diyecek diye düşünmek istemiyorum birde." Sadece ağzının içinde bir 'tamam' mırıldandı.

O günden sonra her gün o sokaktan geçtim ama hiç denk gelmedim o bal gözlü gence. Sonra bir gün onu iki arkadaşıyla sokak başında gördüm, gömlek giymiş olan bir arkadaşı gevşek hareketlerle Güven'i yanımızdan çağırdı. Gözlerimi ondan bir türlü ayıramıyordum, kim fark ederse etsin umurumda değildi artık.

Arkadaşı Güven'e ne dediyse yanımıza kıpkırmızı olmuş bir yüz ve kulaklarla döndü. Zaten çok da durmadı o olaydan sonra, eve gitti. Bense arkadaşıyla giden genci izliyordum hala. Artık daha sık denk geliyorduk, Güven'in evine giden yolda görüyordum onu sürekli. Bu yüzden daha sık gider olmuştum o sokağa, Güven olsa da olmasa da.

Yanındaki diğer arkadaşı beni fark etse de o fark etmiyordu, yada belki de görmezden geliyordu. Bir gün onu kolundan tutup sarılabilmek istiyordum, gözlerine doyasıya bakabilmek.

Sonunda beni fark ettiğinde gözlerini gözlerime dikip yanıma geldi, yine onu izlemekten kendimi alamamıştım. Son dört yılda boyu uzamış, vücudu serpilmişti. Gözleri hala aynıydı, sıcacık, bal renginde ve girdap gibi beni içine çekiyordu. Dibime girdiğinde elimdeki sigaram düştü, nefesim kesildi. Kullandığı hafif parfüm içime dolarken, onu korkutmamak için bir adım bile atmadım.

AskıntıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin