İsmail'in Ağzından;
Neredeyse kırk gün balayı yaşamıştık ama tam anlamıyla balayı sayılmazdı. Derin öpücükler ve ufak dokunuşlar artık bana yetmiyordu ama Fuat'ın iradesi çeliktendi sanki. Elimi her oraya uzattığımda tutup öpüyor ve başka konulara geçiş yapıyordu.
Sabrımın son demlerini yaşarken ona farklı bir tarafımı, uysallıktan çok uzak olan tarafımı gösterme zamanım gelmişti. Evine gidip bizim için sofra hazırladım, çarşafları değiştirip yatağın yanına marketten aldıklarımı koydum. İçkiler dolapta hazırdı, yemekler ısıtılıp servis edilecekti sadece.
Eve bir göz gezdirip bir kaç yeri toparladım, bu evi kendime ait gibi görüyordum nedense. Ailemle yaşadığım evden daha çok bana hitap ediyordu. Kilitte dönen anahtar sesiyle oturduğum yerde dikleştim, karanlıkta oturduğum için ışıkları açıpta beni masada gören Fuat şok olmuştu.
Gözleri önce yüzümde sonra masada dolaştı, sonra giysilerimi fark edip yutkunduğunda doğru yolda olduğumu anladım. İşin aslı Fuat uykusunda konuşmasa bunları giymek aklıma bile gelmezdi, üstümde Fuat'ın boks antrenmanında giydiği derin yakalı üst ve aynı renkte bir boxer vardı.
Ayaklarım çıplak, çorapsız yandaki sandalyenin üstündeydi. Uykusunda sayıklarken bunları dinleyip resmen aklıma kazımıştım. Üstün bir kısmını çamaşırımın lastiğine sıkıştırmıştım, adem elması bir kez daha inip çıktığında kapıyı kilitleyip yanıma geldi.
"Bal gözlüm, bu ne hazırlık böyle. Sen beni delirtmeye mi çalışıyorsun." Benim yanıma sokulmasına fırsat vermeden kalçalarımı sallayarak mutfağa girdim. Yemekler hala sıcaktı.
"Birlikte yemek yiyelim dedim, kötü mü yapmışım Fuat'ım. Gece de koynunda uyumak için burda kalacağım." Gözleri bacaklarımı ve yüzümü turlarken sessizce mırıldandı. Ne dediğini anlayamamıştım.
Yemekleri servis edip yanına oturdum, bacaklarımı kucağına doğru uzattığımda eli hemen bacağımı buldu. Benimde kalbim gümbür gümbürdü heyecandan ama Fuat yemeklerden çok bacağımı yemek ister gibi bakıyordu.
Yemek yenip iki kadeh içtikten sonra salonda beni kucağına çekti, kollarımı hemen boynuna sardım ve kalçamı hafifçe kıpırdattım. Boynunu öpmek o kadar keyifliydi ki ne zaman öpmeyi bırakıp emmeye başladığımı ben de bilmiyorum.
Altımda gittikçe büyüyen alete nazaran sakince kalçamı okşayan elini tutup çamaşırımın içine soktum. Kasılan vücudu, kendini tutmaya çalışma çabası bugün boşa gidecekti. Onu istiyordum, 'yeter artık' diye bağıran libidomla savaşıp kendimi çekmek istemiyordum.
Boynundan çenesine oradan da dudaklarına uzandım. Öpüşü sakin olsa da nefesi çıldırtıcıydı. Kendimi tutmayı bırakıp dudaklarına resmen saldırdım, afallayan koca adamın üstünde hem dudaklarına saldırıyor hemde kendimi hızla ona sürtüyordum.
Direncinin kırıldığını resmen duymuştum, inleyerek dudaklarıma aynı hızda karşılık verdiğinde dilimi ağzına ittim. Onun dilini kendi ağzıma çekip resmen diline sakso çekerken beni kucaklayıp yatağa taşıdı.
En büyük boy yatağı ikimizin ağırlıyla bile bir gram ses çıkartmamıştı. Üstünde kıpırdanıp boxerımı çıkarttığımda bir an beni durdurmaya yeltenince dudağını ısırdım. İnleyip kendini yastıklara bıraktı, bende elimi onun pantolonuna atıp kemerini açtım.
Yatak odasında yankılanan fermuar sesiyle yatakta doğruldu, ellerinden destek almış nefes nefese bana bakıyordu. Pantolonunu çamaşırıyla birlikte yere fırlattığım an inleyerek konuştu.
"Yapma bal gözlüm, başladım mı duramam. Senin canın acırsa kendimi asla affetmem." Elini alıp aletime götürdüğümde gözlerini açtı.
"Burası acıyor Fuat, senin için yanmaktan canım acıyor. Ben hazırken senin kaçman da canımı acıtıyor." Beni usul usul okşarken dizlerim titriyordu.
Üstündeki gömleğin düğmelerini açarken beni okşamayı bir an bile bırakmıyor, sanki dokunmaya kıyamasa bile dokunmaktan vazgeçemiyordu. İnleyerek kendimi aletine sürttüğümde bu sefer çıplak olduğumuz için onu tamamen girişimde hissetmiştim.
İnleyerek aynı yere defalarca sürtünürken Fuat'ın kayan gözleri odağını kaybediyor gibiydi. Yüzünü tutup dudaklarına yapıştım, bir süre öpüştükten sonra ayrılıp kulağına fısıldadım.
"Beni kendin için hazırlaman gerek Fuat'ım. Ben biraz denedim ama senin yapmanı tercih ederim." Gerçektende yemekler hazır olunca nasıl hissedeceğimi düşünerek kendimi kayganlaştırıcıyla parmaklamıştım.
Jeli poşetten çıkartıp önce avcunu öpüp iki parmağına sıktım, her hareketimi aralık dudaklarıyla izliyordu. Parmaklarını deliğime yönlendirdiğim an dudaklarını boynuma dayadı, öpüp emiyor ve girişimi okşuyordu. Kendi hazırlığımın etkisiyle ilk parmak oldukça rahat girdi, tabi parmakları benim parmaklarımdan daha kalın ve uzun olduğu için derince inledim.
Her giriş çıkışı harika hissettiriyordu, ikinci parmakta biraz gerilsem bile hala zevkliydi. Üçüncü parmak girdiğinde acıyla birlikte gelen zevke hazır değildim, girdiği an durmadan parmaklamaya devam etmesiyle Fuat'ın üstümdeki tişörtüne boşaldım.
Tekrar tekrar jel sıktığı parmakları girip çıktıkça ıslak sesler odada yankılanıyordu. Sonunda elini çekip kendi aletini okşadı, son bir kez gözlerime bakmak için çenemi tuttuğunda gözlerine bakarak aletine oturdum.
Ağzı zevkten aralanmış, yüzü acı çeker bir ifadedeydi. Dişlerini sıkıp ellerini yumruk yaptığında üstünde hareket ettim, ağzından bir küfür çıktı. Çarşafı tuttuğu yerler iyice gerilmişti, hızlı bir şekilde inip kalkmaya başladığımda artık gözlerini kapatmış yüksek sesle inliyordu.
"Ahhh, sikeyimmm.. ahhh, aşkımm." Durmadan aynı şeyleri sayıklar gibi söylemesi gururumu okşuyordu. Kendini tamamen aldığı zevke teslim etmişken bir elimle toplarını kavradım, hafifçe avcumda oynarken hızla doğrulup bileğimi kavradı.
"Yapma, hemen gelmek istemiyorum. Bunu biraz daha hissetmeme izin ver."
Dudaklarına kapandığımda kendini bana bırakmış ne yapsam da inlemekten başka bir şey yapmıyordu. Vücudumu okşuyor, öpüyor ve emiyor, arada biraz sert inip çıktığımda küfrediyordu.
"Sen ne yaptığını bilmiyorsun, aklımı kaçırmama sebep olacaksın aşkım." Artık bacaklarımda güç kalmamıştı, kendimi üstüne bıraktığımda yerimizi değiştirdi ve işini bilen bir aşık gibi gidip gelmeye başladı.
İnlemekten ağrıyan boğazlarımla resmen haykırarak boşaldığımda, hareketleri sarsaklaştı ve düzensizleşti. En dibimi bulup bir kaç derin vuruş yapıp orda kaldığında içimi kavuran sıcaklığıyla mest olarak boşalttığı her bir damlayı hissettim.
Kendini yanıma atıp beni de kendine çekti. Aldığım yoğun zevkten pelteye dönen vücudumu hareket ettirmek için çaba bile göstermemiştim. Ne ara uyudum bilmiyorum ama üstümdeki kıyafetin çıkarılıp sıcak bir bezle vücudumu silen ellerle uyandım.
Gerinmeye kalktığımda kalçama giren sancıyla acıyla inlerken anlımda hissettiğim dudaklarla geri uzandım. Fuat tıpkı bir bebek gibi tüm vücudumu silip beni giydirirken gözlerinin içi gülüyordu. Arada durup vücudumu, boynumu, alnımı, yüzümü öpüp kokluyordu. İçimdeki ilgi delisi yanım mest olmuştu ve tıpkı bir köpek gibi kuyruğunu sallıyordu.
Yüzündeki aşık bakışın hiç değişmemesi için elimden geleni yapmaya kendi kendime söz verdim. Elini tutup avcunu öptüğümde gözlerindeki bakış bile beni eritmeye yeterdi. Islak bezi kenara bırakıp kollarını vücuduma sardı, başını göğsüme yaslayıp öylece kaldığında elimi saçına attım.
Huzurlu nefeslerinin arasında kalbimin üstüne bir öpücük kondurdu, kollarında uyumaya alışkın olan vücudumun tekrar uykuya çekildiğini hissederken fısıldadığı kelimeler rüya mı gerçek mi ayırt edememiştim.
"Kalbinin atışı benimkinden önce durmasın bal gözlüm, benim kalbim sensiz atmaya dayanamaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Askıntı
De TodoKendisinden oldukça iri olan kabadayıya askıntı olmaya karar verdiğinde kimse onu kararından geri çevirememişti. Bu ufak tefek gencin söyledikleri onun gibi bir kabadayının nasıl yüzünü kızartırdı bilmiyordu, ama bu gence vuramamıştı bile.