Nefes Al Güven

3.5K 231 7
                                    

Sertçe yutkunuşu gözümden kaçmadı. Gözleri ciddi olup olmadığımı tartar gibi yüzümü turluyordu, sonunda dudaklarını ısırıp başını bir kez salladı. Dudaklarım kıvrılırken elini tutup odasına götürdüm erkeğimi, kaskatı hareketleri gülmek istememe sebep oluyordu.

Yatağa masumca oturuşu bile ondan beklenmedik bir şeydi. Kucağına çıkıp öpmeye başladığımda yavaş yavaş gevşedi, üstümüzdeki kıyafetlerden birer birer kurtulurken kendini arada bir kasıyordu. Bu sefer ilişkiyi yöneten bendim, tamamen soyununca komidinden jeli alıp onu yatağa yatırdım.

Her hareketimi izliyordu, gözlerini bir an bile kırpmak istemiyor gibiydi. Aletine eğilip boydan boya yaladığımda hafifçe inleyip kendini kasmayı bıraktı. Onu iyice ağzıma alırken parmağıma biraz jelden döküp deliğini okşamaya başladım, bir bacağını yukarı kaldırıp bana yardımcı olduğunda hoşuna gittiğini anlamıştım.

Okşamalarım ve yalayışımla gevşeyen deliğine orta parmağımı soktuğum an kendini kastı ve gırtlağıma kadar itti. Onu daha da sert emerken kendini tekrar gevşettiğinde gelecek gibi oldum. Kendimi biraz geri çekip usul usul yalamaya devam ederken ikinci parmağımı da iterken gırtlağıma kadar alıp çıkartmaya başladım.

İlk irkilse bile hızla gevşedi ve makas hareketleriyle onu genişletirken gür sesiyle inlemeye başladı. Delirmek üzereydim, kendimi içine dalmamak için zor tutuyordum. Dilimin üstünde kasılırken emmeyi bıraktım, gözlerini açıp beni tekrar aletine çekerken kaşları çatılmıştı. Üçüncü parmağımı gözlerine bakarken deliğine yolladım, derin bir nefes alıp başını geri attı.

"Siktir, Aslannnn" sesi muhtaç gibi çıkıyordu. Nasıl bir his olduğunu biliyordum, ona bunu yaşatacaktım.

"Biliyorum aşkım, az kaldı. Nefes al, derin nefes al Güven'im. Birazdan içinde olacağım, hazır olunca." Kafasını kaldırıp bana baktığında gözleri kararmıştı.

"Diğerini de sok, dördüncüyü. Seninki biraz kalın." Dedikleri nefesimi keserken onu dinleyip dördüncü parmağımı da içine soktum. Kendini hiç kasmamıştı bu sefer, sadece inleyen sesi yükselmiş ve arada derin nefesler alır olmuştu.

Yeterince genişlediğini düşünüp parmaklarımı çekerken kalçasını hafifçe elime itmesiyle güldüm. Kendimi tutamıyordum artık, dudaklarım ısırmaktan kanamak üzereydi.

"Giriyorum aşkım." Tek hamlede içine girdiğimde başını tekrar geriye bıraktı. Yavaş yavaş içine girip çıkmaya başladığımda gözlerimiz birleşti, zevkten kararmış gözleriyle öyle tapılasıydı ki.

Kendimi sonuna kadar içine itince 'off' diye bir ses çıktı ağzından. Aynı yere kendimi tekrar tekrar iterken aldığım zevk bambaşkaydı. Güven ellerini boynuma atmış beni kendine çekiyordu. Kulak memesini ağzıma alıp emerken sert bir iniltiyle kendini ikimizin arasına bıraktı.

Hareketlerimi hızlandırıp içine geldiğimde yatakta beni üstünden bırakmadı. Bir bacağı belimde kolları boynumda dolalıydı, yapış yapış ve terli olsak da bu halimizle bile birbirimizden uzaklaşmak istemiyorduk.

"Aşkım, iyi misin?" Kulağımın altında atan kalbinin ritmi hala çıldırmış gibiydi.

"Hmm, evet." Zorlukla ve kesik kesik konuştuğunda yutkundum.

Canını acıtmamış olmam gerekiyordu, onu iyi hazırlamıştım. Yutkunup yüzüne baktığımda dudaklarını ısırdığını görüp yüzünü inceledim.

"Canın mı acıdı, Güven'im." Gözleri bana döndüğünde parlıyordu, normalde bu kadar savunmasız görünmezdi gözüme ama şuan farklıydı sanki.

"Yavrum, siktir, bu kadarını beklemiyordum. Böyle bir zevk.. " Dudaklarını ısırıp yüzüme bakarken yüzü aydınlanıp genişçe gülümsedi.

Normalde utanırdım ama şuan çok mutluydum, dudaklarına yapışıp açlıkla öptüm. Bana anında karşılık verişiyle ikimizde ikinci tura hazırdık, ikinci turu banyoda atarken içine alan ben olmuştum. Biz banyodan yeni çıkmışken gecenin bir yarısı kapı çalınınca ben üstümü giyinmek için giderken Güven kapıya baktı.

Bu adamların saatten haberi yoktu galiba, bir rahat vermiyorlardı bize. Ne zaman sevişsek haber mi uçuyordu bunlara da damlıyorlardı bilmiyordum. İki dakika sonra Güven gelip üstünü giyinirken İsmail, Fuat abi ve Onur abinin geldiğini söylemişti.

Diğer ikisini anlıyordum da İsmail ne alakaydı, sancıyan kıçımla salona geçince Fuat abiye ters ters bakan İsmail ve onları havadaki kaşlarıyla izleyen Onur abiyi gördüm.

"Kardeşim, sen hayırdır bu saatte?" Direk İsmail'le konuşunca bana döndü.

"Fuat gece gece Güven'e gidiyorum diyince bende geldim, malum nişanda kapmaya yer arıyorlardı kızlar Fuat'ı."

Ona aşık aşık bakan Fuat abi sözleriyle derin bir nefes alıp sakince gülümsedi, kıskançlık İsmail'i cazgırlaştırıyordu. Bu hallerine ben alışkındım ama Onur abi deney izler gibi şaşkınca izliyordu.

"Kardeşim merak etme, Fuat abiler gecenin körü falan demez böyle baskına gelirler arada. Bunların işi mi var, gücü mü var demezler." Onur abiyle Fuat abi anında bana döndü, suratımda en yapmacık gülümsemem vardı.

İsmail ağzının içinde 'yılan dilli piç' diye mırıldanırken, Güven belini tutarak odaya girince Onur abi kaşlarını yine havaya dikti. Bir bana bir Güven'e bakıyordu, yüzüne yayılan piç sırıtışı saklamaya gerek bile duymuyordu.

İsmail dayanamayıp Fuat abinin kolunun altına girip ilgisini tamamen üstüne çekti, ilgi arsızı olduğunu bilmeyen zavallı Fuat abiye daha şimdiden acımaya başlamıştım. Gerçi o da halinden pek şikayetçi gibi durmuyordu. İsmail'in parmaklarını usul usul okşayışını izlerken Güven sızlanarak kollarını belime sardı.

"Sızlaması tahmini ne zaman geçer yavrum?" Hafifçe gülüşümle saçlarımı öpüp beni de kendisiyle bir koltuğa çekti. Onur abi mutfaktan bardakları getirmiş hepimiz için doldurmaya başlamıştı.

"Bugün aramızda olmayan arkadaşlarımıza kaldıralım kadehimizi, üzgünüm kanka bizim salak senin dişi panter olan kankanın çekim alanına kapılmış durumda." Gizem de mi elden gidiyordu.

"Alper salağı nişandan beri kızın kuyruğunda dolanıyor, bu sefer gerçek anlamda pervane oldu." Biz gülerken kapı tekrar çaldı, eksik kalanlarda geldi dedim. Eşref abi ve Demir abi elleri kolları dolu halde kapıdan girerken İsmail tedirginlikle Fuat abiden uzaklaşmaya çalıştı, başaramadı orası ayrı tabi.

"Enişteler birdi, iki olmuş. Hoşgeldin bal gözlü İsmail." Demir abi her zaman ki muzip ifadesiyle konuşunca İsmail'in gözleri hemen Fuat abiye kilitlendi. Işıl ışıl bakıyordu, yüzünde tek mimik oynamasa da parlayan gözleri herşeyi anlatıyordu.

"Biliyorlar, bal gözlüm." Fuat abinin boğuklaşan sesiyle İsmail'in fark etmeden ona yaklaşmasını izledim. Öpecek gibi olduğunda Fuat abi onu boynuna çekti, başkalarının önünde utanmasını istememişti büyük ihtimalle.

Eşref abinin bile yüzündeki ufak tebessümle, Fuat abinin İsmail'i kucaklamasını izlemesi şaşırtıcıydı. Masadaki mezeler ve alkoller yenilip içildikçe muhabbetin sesi yükseliyordu. İsmail hafif güzel olan kafasıyla farkında olmadan Fuat abiyi zor durumda bıraksa da kimse onları takmıyordu.

Güven'in bir kolu belime sarılmıştı ve diğer elinde rakı bardağı gevşekçe duruyordu. Uzanıp boynuna bir öpücük kondurduğum zaman saçlarımı öptü hemen, belimdeki elini sıkılaştırıp beni iyice kendine yapıştırdı. Sızmadan önce en son gördüğüm şey İsmail'in Fuat abinin yanaklarını zorla tutup dudaklarına yapışması olmuştu...

AskıntıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin