Güven müşteriyle ilgilenirken biz Gizem'le ofisteydik ve hala benden cevap bekliyordu. Oldukça pozitif bir havası vardı, ama Güven'i iyi tanıdığı belliydi. Heyecanlı bakışlarına karşı piçlik zırhımı kuşandım.
Onun hareketlerini taklit edip, koltuğa oturup bacak bacak üstüne attım.
"İki yıldır aşığım ona, ama daha yeni itiraf edebildim. Tepkisinden korkmuştum ilk başta, ama 'ya ölürsem ve aşkımı hiç bilemezse' diye düşünüp itiraf etme kararı aldım. Kabul etti sayılmaz, ama etmemiş de sayılmaz."
Hızlı hızlı kafasını sallayarak beni onayladı, buna oldukça sevinmiş görünmesi beni dumur etmişti. Gizli gizli Güven'i sevdiğini düşünmüştüm.
"Aferin sana, bu adamın ihtiyacı olan şey herşeye rağmen sevilmek. Onu düşünmene bayılır, 'sen seviyorsun diye yaptım, aldım' gibi lafları çok sever, ama ağır abi triplerinden belli etmemeye çalışır."
Ben bunu ona dolaylı yoldan yaşatmıştım galiba, sırf o seviyor diye ev yemeği pişirip sabahın köründe işe götürmesi için hazırladığımda sevinmişti demek. Başımı salladım usulca, Güven hala müşteriyle ilgileniyordu.
" Sen bana numaranı versene, mesajlaşırız arada. Kafana takılan bir şey olursa arayabilirsin de yani. Ben sohbet muhabbeti çok severim." Kafa sallayıp telefonumu uzattım. Numarasını girip kendini çaldırdı, tam telefonumu cebime koyarken Güven'im içeriye girdi.
İkimiz arasında mekik dokuyan gözleri sıkıntı görmemiş olacak ki, patron koltuğuna geçip oturdu. Karizmatik görüntüsüne bakıp dudaklarımı yalayınca, bakışları dudaklarıma kaydı. Koyulaşan gözleri içimde fırtınalar koparıyordu. Gizem patavatsızca konuşup giderken utancımı bastırmak zorunda kalmıştım.
"Aranızdaki bakışmalar bana çığlık attırmadan gitsem iyi olur, siz de rahat rahat öpüşürsünüz." Güven gözlerini kocaman açıp inanamayarak baktı.
Bir iç çekip 'nerdeeeee' diyerek arkama yaslandım. Bu sefer bana aynı bakışı atınca arsızca sırıttım, alt dudağımı ısırıp beni burda masaya oturtup öptüğü düşünceleri doldu aklıma.
Böyle birşey olsa mutluluktan oracıkta bayılırdım herhalde. Yanlışlıkla saniyelik öptüğünde bacaklarımın dermanı kesilmişti. Ama bu sefer bunu bekliyor olacaktım ve her anını zihnime kazıyacaktım.
Gizem geldiği gibi, aynı fırtına etkisiyle giderken oturduğum yerden el salladım. Güven arada beni süzüyordu, bakışlarımız birleşince Gizem'in verdiği taktiği denemeye karar verdim.
"Sen en çok hangi yemeği seviyorsun, ne kadar zahmetli olduğunu düşünmeden söyleyebilirsin. Su böreği bile olsa bana söyle, ben senin için yaparım. Tatlı da, ne olursa fark etmez."
Bakışları koyulaşırken gözleri dudaklarıma indi, piç gülümsememi yüzümde tutabilmem mucizeydi çünkü kalbim bir yarış atının kalbi kadar hızlı atıyordu. Alt dudağımı yalayıp tekrar askıntı moduna geçtim.
"Tabi yemekten sonra tatlı olarak seni yerim dersen, biliyorsun sana asla itiraz etmem. Hayır demeyi aklıma bile getirmem. Sen iste yeter kocam."
"Beni zorlamak istiyorsan başarıyorsun Aslan, ama benimle çok uğraşma bence. Sen derslerine çalış bol bol, okulunu kazanmaya bak."
İsmimi ilk kez ağzından duyuyordum, ellerimi koltuğun kollarına dayayıp ona doğru eğildim.
"Sen ne güzel Aslan dedin öyle. Bir daha desene, ismim en çok senin ağzına yakışıyormuş ta." Bir tövbe çekip başını cama çevirdi. Yağmur iyice azalmıştı, kısa süre sonra duracaktı büyük ihtimalle.
"Tenim de en çok senin tenine yakışır aslında Güven'im." Aniden bana dönen bakışları nefesimi kesti.
"Akşama yatıya mı geleyim o zaman. Sadece karnım doyuyor çünkü, gözüm ve tenimde mi doysun Aslan." Ağzım dedikleriyle açılırken hızla kafamı salladım.
Hayallerime ışık tutar gibi konuşması, hemde ondan bu güne kadar hiç duymadığım bir alaycılıkla söyledikleri heyecanımı körüklemişti.
"Ben o zaman gidip yemek yapayım, tatlı da yapayım. Ne yemek yapayım?"
Heyecanla söylediklerime gülerek bakarken istediği yemekleri bir bir sıraladı. Hepsini not alıp aklıma yazdım ve neredeyse koşarak evin yolunu tuttum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Askıntı
LosoweKendisinden oldukça iri olan kabadayıya askıntı olmaya karar verdiğinde kimse onu kararından geri çevirememişti. Bu ufak tefek gencin söyledikleri onun gibi bir kabadayının nasıl yüzünü kızartırdı bilmiyordu, ama bu gence vuramamıştı bile.