Titiz Aslan

7.7K 389 13
                                    

Güven kahvaltıdan sonra evden çıkarken burda uyuyabileceğimi söyleyip beni yatağa götürdü ve işe gitmek için evden çıktı. Onun kokusuyla dolu bir evde yalnız olmak garip hissettirmişti.

Yatak, yastık hatta battaniye bile onun gibi kokuyordu. Ama biraz benim kokumla karışmaya başlamıştı, bunun beni bu kadar mutlu etmesi saçmalıktı ama yastığı yüzüme kapatıp çığlık attım. Evi dolaşmaya karar verip yataktan kalktım.

Önceden fark etmesem bile evin durumu biraz kötüydü, pek evde durmadığı için olduğunu tahmin edebiliyordum. Eve çeki düzen vermek için içimde olan yoğun baskıya karşı gelemeyerek salonu toparlamaya başladım.

Silip, süpürüp, tozunu aldım ve havalandırdım. Mutfak, banyo ve lavabolar derken kapı çalınınca ellerimi durulayıp kapıya koştum. Güven elinde poşetlerle kapıda biraz heyecanla dururken gülümseyen yüzüne dalgınca baktım.

"Kendi evimin kapısını çalarak girmek biraz heyecanlandırdı, kapıyı açacak birinin olması.." Duraksayıp yüzüme bakınca dudaklarım yukarı kıvrıldı.

"Kapıda ne kadar durabileceğini merak etsem bile, hava iyice soğudu. İçeri gel artık." Kolunu tutup içeriye çekince hafifçe güldü, bakışlarıyla salonun düzenli ve tertemiz halini incelerken dudakları aralandı.

"Sen ne yaptın Aslan?" Sesi şaşkınlık içindeydi. Sinirli olmadığını biliyordum ama bakışı tuhaftı.

"Kızdın mı? Ben biraz temizlik bağımlısı gibiyim. Evinde bir düzenin olduğunu biliyorum ama, çok üzgünüm."

Bana hayretle baktıktan sonra dudağıma sert bir öpücük kondurdu. Kolunun birini belime dolayıp kendine çekerken 'bir de özür diliyor, kurban olduğum' diye mırıldanarak sımsıkı sarıldı. Başımın üstüne koyduğu öpücükle içim ısınırken elindeki poşetleri alıp mutfağa götürdüm.

Birlikte yemek yapıp yedik ve ben artık eve gitmem gerektiğini söylediğimde yüzünde oluşan tuhaf ifade içimi burktu. Sanki yeniden yanlız kalmaktan kaçınmak istiyormuş gibi bakıyordu.

Sözlerimi aklımdan düzenlemeden önce dilimden dökülen kelimelerle yüzü aydınlandı.

"Böyle de sevgilisinin evinde hafta sonunu geçirip, ailesinin evine geri dönmek zorunda kalan genç kızlar gibi hissettim kendimi."

İçten gelen kahkahası kollarımı boynuna dolayıp sımsıkı sarılmamla son bulsa da, hala dudakları yukarı kıvrılmış bir şekilde bana sarılıyordu. Elleri belimde daireler çizerken nefesim gittikçe hızlanmaya başladı, her zaman en ufak bir dokunuşunda heyecanlanıyordum.

Çenesini başımın üstüne yaslayıp öylece sarılmama izin verdi, burnumu boynuna dayayıp mis kokusunu içime çektim. Ablamla gidip konuşmam gerekiyordu, çünkü telefonum evde kalmıştı. Ablam endişelenseydi anlattığım onca şeyden sonra buraya gelmiş olurdu çoktan.

Üstümü başımı kontrol edip, gülümseyen bir Güven bırakarak oradan ayrıldım. Beni kapımıza kadar bırakmak istese bile gelmemesi için ikna etmiştim. Ben evden çıkarken gülümsemesi biraz buruklaşsa bile sıcacık bakışları değişmemişti.

Üstüme sinen sevdiğimin kokusuyla mutlu bir şekilde evimin kapısını açtığımda, hiç beklemediğim bir manzarayla karşılaştım. Ablam, Ömer ve İsmail birlikte barbunya ayıklıyordu.

Beni gören üç çift gözün sahibi aynı muzip ifadeye büründü. Gözleri önce boynuma kaydı, sonra hala düzenli olan kıyafetlerime.

"Bi bok yapmamışlar kesin, bak kaymak gibi duruyo çocuğumuz." Evet bunu diyen piç kişilik Ömer'den başkası değildi. Gözlerimi devirip yanlarına gittim, yerde sofra bezinde bana da yer açtılar hemen.

Soru yağmuruna tutmamalarına şaşırsam bile keyfim yerine gelmişti. Ama ben yine tabi ki erken konuşmuştum. Asıl sorgu olayının ertelendiğinin farkında bile değildim.

AskıntıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin