Ben kendimi geriye çekince masaya geri oturmuştu, suyumu titreyen ellerimle içip arada kaçamak bakışlarla Güven'i süzüyordum. Maşallah dediğim aleti kalçamda hissetmek dizlerimi titretmişti.
Ellerini masaya yaslayıp öne yaklaştığı an zil çalınca, Ömer'i çoktan unuttuğumu fark ettim. Kapıyı açtığım an kollarına çekildiğim kardeşim tarafından bir miktar boğulduğum doğruydu.
Bir anda geriye çekilmemle rahat bir nefes alsam da, Ömer kal gelmiş gibi durup arkama bakıyordu. Benim gibi o da inanamamıştı Güven'in evimde olmasına.
"Boğdun lan çocuğu, yavaş biraz." Sinirli sesiyle yutkunup Ömer'e kaçamak bir bakış attım.
"Pardon enişte, senin burda olduğunu bilmiyordum. Yoksa böyle öküz gibi davranmazdım."
Kaşlarımı oynatarak susması gerektiğini söylerken Güven öylece oturuyordu. Sonunda gergin ortam Ömer'in kalkıp kendine mantı doldurmasıyla biraz da olsa dağılmıştı.
Güven atmaca gibi her hareketini izlerken, ben Ömer'in başka bir pot kırmaması için dualar ediyordum. Patavatsız patavatsız konuşup aramızdaki ufacık iletişimi de kopartmasını istemiyordum.
"Kanka valla efsane olmuş yine, en son ne zaman yapmıştın hatırlamıyorum bile. Damağım şenlendi, ver marifetli elini bir öpeyim." Elime uzanınca ben geri çekemeden Güven girdi araya.
Elimi sıkıca tutup geri çekerken yüzündeki sinire rağmen, mükemmel görünüşünde bir azalma olmazken istemsizce bir iç çektim. Elimi Ömer'den kurtarıp kucağıma koydu.
"Höst lan, yavşama da zıkkımlan. Sonra da evine hadi." Ömer tabağına dönünce elinin dokunduğu yeri okşadım. Bana bakmıyordu bile, gözleri mantıyı tadını çıkararak yiyen arkadaşımdaydı.
Ablam evdeyken çok yemek yapmazdım, ama el lezzetim olduğu için İsmail ve Ömer benim yemek yaptığım her seferinde damlarlardı.
"Kanka İsmail çok pişman olacak, patatesli mantı yaptığını bilmiyordu. Ağlasın, kudursun piç." Tabağının fotosunu çekip İsmail'e atınca boş bulunup güldüm.
Güven'in bakışları kıvrılan dudaklarıma yönelmişti, kaşları çatılınca dudaklarım geri düştü. Ömer tabağını bitirip makinaya yerleştirdi bulaşıklarını, Güven'e bakıp yutkunarak ayağa kalktı.
"Ben gideyim, eline sağlık kankam. Elinden çıkan tüm mantıları yemek biz gibi yeteneksiz adamlara hep nasip olur inşallah. Enişte iyi akşamlar." Son sözünden sonra koşar adım kaçtı.
Güven masada bana dönüp bir anda beni kollarına çekti. Kalbim göğsümü döverken nefesim kesilmişti, kokusu ciğerlerime doluyordu. Kollarının arasında bir süre tutup sonra hafif iterek eski pozisyonuma getirdi.
"Önüne gelen sarılıyor mu sana çocuk?"
Ben cevap veremiyordum, kalbimin atışı sanki dışardan duyuluyordu. Yüzüme bakıp ufak bir tebbessüm etti, elini saçlarıma atıp geriye attı.
"Nefes al çocuk, nefes."
Derin bir nefes aldım, ellerim terlemişti saniyelik temasta. Dudaklarımı yalayıp Güven'ime döndüm.
"Çok yakın arkadaşım, sana olan ilgimi bilen üç kişiden birisi." Kafasını salladı onaylar gibi, hala arada yüzüme bakıyordu.
Güven evine gittiğinde tüm olanları tek tek düşünüp gruba mesaj attım.
BROLAR GRUBU
Aslann: Kanka bizi resmen kıskandı😱
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Askıntı
RandomKendisinden oldukça iri olan kabadayıya askıntı olmaya karar verdiğinde kimse onu kararından geri çevirememişti. Bu ufak tefek gencin söyledikleri onun gibi bir kabadayının nasıl yüzünü kızartırdı bilmiyordu, ama bu gence vuramamıştı bile.