İki Yaralı Aşık

3.5K 240 17
                                    

Fuat'ın Ağzından

Eşref arayıp olan biteni anlattığı zaman karnıma bir sancı girdi, bütün öfkem, üzüntüm buhar olup uçarken içimdeki kaybetme korkusu yüzünden dizlerimin üstüne çöktüm. Kalbimi sanki bir mengeneye koyup sıkıyorlar gibi hissediyordum, suçluluk duygusuyla ayağa kalkıp ne olduğuna bakmadan giyinmeye başladım.

Eşref'in dediğine göre yarım saate burada olurlardı. Giyinip hazırlandığım zaman Aslan'ın evinin önüne doğru yola çıktım, ellerim zangır zangır titriyordu heyecandan. Burnumda tütüyordu bal gözlüm, neredeyse onbeş gün olmuştu görmeyeli.

Kokusunu içime çekmeye hasret kalmıştım, dokunuşunu hissetmek için kıvranır haldeydim. Güven'in arabası önümde durduğu gibi arka koltuğa kaydı gözlerim, çöken suratında parlıyordu bal gözleri.

Kapıyı açıp kucakladığım zaman tek bir ses çıkartmadı, arkamızdan bakakalan arkadaşlarımıza aldırmadan evime doğru yürümeye başladım. Ürkek bir çocuk gibi kollarını boynuma dolarken kokusu burnuma doldu, günlerdir ilk kez nefes alıyormuş gibi derin bir nefes çektim içime.

Vücudu titriyordu, gözünden süzülen yaşları boynumda hissederken boğazımda oluşan yumruyla kuru kuru yutkunmaya çalıştım. Olmuyordu, tek kolumla onu kendime daha da çekip kapıyı açtım. Evime girdiğimizde hafifçe başını kaldırsa da hemen boynuma geri saklanmıştı.

Yatağıma koyduğum bedeninde gözlerimi gezdirdim, büyük dolaptan bir yastık alıp bacağının altına koyarken hiç bir tepki vermiyordu. Gözleri ellerine sabitlenmiş halde parmaklarının kenarını tırnaklarıyla mahvederken elini tuttum usulca.

Avcunu çevirip öptüm, dudaklarımı avcuna bastırıp çekiyordum sürekli. Benim yüzümdendi işte, kırmıştım onu. Gözümden süzülen yaşlara engel olamazken beni kendine çekti, kollarını boynuma sardığında kalbim yeniden atmaya başlamış, iki haftadır tutan buzlar erimişti.

Derin nefeslerle kokusunu içime çekiyordum sadece, ufak eli hala iki elimin arasındaydı. Diğer kolu boynuma dolanmış, başı omzuma yaslanmıştı. Kulağıma fısıldadığında kalbim tekledi.

"Özür dilerim Fuat, gitmemeliydim. Sana güvenmem gerekiyordu, çok özür dilerim, affet ne olur." Gözlerim hızla bal gözlerini buldu, yaşlarla parlıyordu. Göz altları kazadan dolayı mosmor olsa bile güzelliğinden bir şey kaybetmemişti.

"Affet ne demek yavrum, sen geri geldin ya o bana yeter. Kimseyi istemiyorum senden başka, kalbimde senden başka kimseye yer yok. Ben senin üzülmene sebep oldum ya, kahroldum be. Kırdım attım o hattı, yeni hattım arkadaşlarım ve lokantadakiler hariç kimsede olmayacak. Söz veriyorum, bir daha göz yaşına sebep olanı öldürürüm."

Yutkunarak dudaklarıma uzandıĝında gözyaşlarım akmaya devam ediyordu, ellerini enseme koyup beni sakince öperken kalbim eridi ellerinde. Yanımdaydı, geri gelmişti kollarıma.

Geriye kalan hiçbirşey önemli değildi şuan. Alnını omzuma koyup nefes nefese kalan bal gözlümün gitmesinden korkar gibi, gözlerimi bir an üstünden çekemiyordum. Karnı açmıydı bilmiyorum ama şimdi kollarıma geri döndüğü için günlerdir ilk kez aç hisssettim kendimi.

Kalkıp mutfağa giderken yüzümde buruk da olsa bir gülümseme vardı, ikimiz için omlet yapıp, kızarttığım ekmekler ve meyve sularıyla bir tepsiye koydum. Yatakta uzanıp etrafı inceleyen İsmail, beni görünce yutkunup yüzümü inceledi çaktırmadan. Tepsiyi kucağıma alıp oturduğumda bana baktı şaşkınca.

"Sen yokken açlığımı bile unuttum, birlikte kahvaltı edelim yavrum. Olan herşeyi unutalım olur mu? Sen hiç gitmedin, o gereksiz insan bana hiç mesaj atmadı. Biz hiç ayrı kalmadık, bu iki hafta hiç yaşanmadı sayalım."

AskıntıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin