41. ALTÜST

18.3K 794 188
                                    


Hayatın bize getireceği şeyleri bilemezdik.

Öyle ki biz planlar yaparken hayat olağan akışıyla devam eder ve bizi bir yerlere sürüklerdi.

Çoğu zaman hesaplarımız tutmaz, biz hesapladığımız yerden çok daha uzaklara savrulurduk.

Aslında hayatımın çoğu kısmında bu yön genellikle planlarıma nazaran daha negatif bir yön olsa da, şu an parmağımdaki yüzüğü incelerken hayatım boyunca plansızca savruluşlarımın en güzelini yaşadığımı daha idrak bile edemiyordum.

Çok değil, bundan birkaç ay öncesinde beni hiçbir kuvvet bir gün Ömer'in yüzüğünü parmağımda taşıyacağıma inandırmazdı.

Şimdi yaşıyordum.

Hayatın beni en güzel şekilde şaşırtması, dağıtması, altüst etmesiydi bu durum.

Gözlerimi dakikalardır izlediğim yüzüğümden zar zor ayırıp solumdaki bedene emniyet kemerimin izin verdiği ölçüde daha fazla sokuldum.

Dönüş yolundaydık.

Kısacık Uludağ tatilim evden çıkarken asla düşünemeyeceğim şeylere yol açmış, aklıma en unutulmaz anılardan biri olarak kazınmış ve şimdi de sona ermişti.

Hem de büyük bir sürprizle.

Ömer sağ elimi sağ eliyle sıkıca kavramıştı ve ben ona daha da sokulunca elime minik bir baskı uygulayarak bakışlarımı ona çevirmeme neden oldu.

Ömrümü yoluna serebileceğim kömür karası gözleri beni içine çekmek ister gibi bakıyordu.

"Ne düşünüyorsun?" diye fısıldadı kulağıma doğru.

Bana doğru biraz eğildiği içim fısıltısıyla birlikte sıcak nefesi kulağımın arkasına enseme doğru yol aldı ve ben gözlerimi açık tutmak için büyük bir çaba sarf ettim.

Arabayı kullanan Emre abi ve yan koltuğunda oturan Azra'ya ufak bir bakış attıktan sonra bakışlarımı tekrar kömür karası gözlere odakladım ve bende neden olduğunu bilmeden sorusuna fısıltıyla cevap verdim.

"Hayatımı-"

Derin bir nefes aldığımda ona mümkünmüş gibi daha çok sokuldum.

"Hayatımızı, bana yaşattıklarını, seni."

Sesim o kadar duygu yüklüydü ki, biraz daha konuşmaya devam edersem dayanamayıp ağlayacaktım.

Aslında niyetim duygusala bağlamakta değildi fakat Ömer'in hayatıma tam anlamıyla girmesiyle birlikte o kadar şey yaşamıştım ki, şimdi bu kadar mutlu olduğuma zor inanıyordum.

Yanımda olması, sağlıklı olması bile başlı başına binlerce şükür sebebimken, gün geçtikçe aklımın almadığı mutluluklar yaşatması bana öyle imkansız geliyordu ki, ne yapmıştım da onu hak etmiştim sürekli kendime soruyordum.

Ömer dudaklarını sıkıca şakağıma bastırdığında derin bir nefesi ciğerlerime doldurdum.

"Sevgilim, böyle konuşmaya devam edersen öndekileri arabadan atmak zorunda kalacağım."

Duygusallığımı anlayan Ömer ağır havayı dağıtmak için böyle bir cümle kurmuştu.

Ben hiçte öyle olduğunu sanmıyorum, malum dün gece yaşananlardan sonra bu kadar dayanması bile şaşırtıcı.

Ağırca yutkundum.

Dün geceden kalan görüntüler zihnimde canlanırken Ömer'in gözlerime derin derin bakması da bana asla yardımcı olmuyordu.

Beyaz'ın Siyah'a Sevdası (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin