17. GÜVENMEK

29.7K 1K 255
                                    


Hayatımızda elimizde olanlarla yaşadığımız için bazen başkalarının hayatında bazı şeyleri görsek ve bunlara imrensekte tam olarak imrendiğimiz o şey hayatımıza girmeden onun eksikliğinin ne kadar büyük olduğunu anlayamıyormuşuz aslında.

Eksik olan o şeyi yaşayana dek farkına bile varmıyormuşuz yokluğunun bizde yarattığı tahribatın.

Ta ki ona kavuşana kadar.

Güvenmek.

Bir insana güvenmek.

Ömer'e güvenmek.

Hayatımda hiçbir zaman böylesine birine güvenmeye muhtaç olduğumun farkına varmamışım ben.

Tabi ki de güven duygusunun insanlar arasında, özellikle, babalar ve kızları yada abiler ve kız kardeşleri arasında gördüğümde fazlasıyla imrenmiş olsam da, ne babam tarafından, ne de abim tarafından asla böyle bir güven duygusuyla kuşatılmamanın bende bıraktığı o izlerle yeni yeni tanışıyordum aslında.

Bir insana koşulsuz şartsız güvenmek, hele ki bir erkeğe beni incitmeyeceği, bana inanacağı, yanımda duracağı konusunda bir an bile tereddüt etmemeden güvenmek ne kadar büyük bir lüksmüş benim için bunu yeni yeni fark ediyordum.

Hayatımda maalesef her zaman olur da mahallede herhangi bişey olursa ve bu babamın yada abimin kulağına gider ve yanlış lanse edilirse korkusuyla yaşamıştım ve onların beni asla dinlemeye bile tenezzül etmeden, benim sözüme güvenmeden hiç tanımadıkları insanların laflarıyla beni yargılayabileceklerini biliyordum.

Babama güvenmiyordum.

Abime güvenmiyordum.

Çünkü onlar da bana güvenmiyordu.

Bence bir insanın karşısındaki insana olan güven duygusu ve korku duygusu doğru orantıdadır aslında, yani bir insana güveniniz ne kadar fazlaysa, o insandan o kadar az korkarsınız, bir insana olan güven duygunuz ne kadar azsa da o insandan o kadar fazla korkarsınız.

Bugün benim abimin tek bir cümlesinden delicesine korktuğum gibi.

Ve sanırım Ömer'den ne olursa olsun asla korkmayacağım gibi.

Gülümsedim.

Ömer'in arabasının arka koltuğunda oturmuş, yanımda oturan Azra'nın muhtemelen bu koşuşturmalarla daha da yorgun düştüğünden omzuma düşen başıyla camdan dışarısını izliyordum.

Azra'nın diğer yanında annem, ön koltukta ise babam, bugün hem hayatımın en güzel yolculuğunu hem de en korku dolu yolculuğumu yaptığım arabada, sevdiğim adamın şöförlüğünde mahalleye dönüyorduk.

Gülümsemem Ömer'in hastahanedeki bakışlarını hatırlayınca daha da büyüdü.

Bugün bir çok ilki yaşadığım gibi bir ilki daha yaşamıştım aslında, hala olmuştum ben.

Dudaklarım mümkünmüş gibi daha da kıvrıldı Ahmet Poyraz'ı kucağıma aldığım ilk anı tekrar anımsadığımda.

O kadar mükemmel bir duyguydu ki yeni doğmuş bir bebeğin ilk anlarına şahit olmak.

Rabbim bana ne kadar ömür verirdi bilmiyorum fakat hayatında çok fazla ana hatta belki de çocuklarının doğuşuna bile şahit olacağım biri girmişti hayatıma.

Yeğenim.

Ahmet Poyrazım.

Bugünü unutulmaz kılacak çok fazla ilk yaşamıştım.

Telefonum titredi.

Cebimden çıkardığım telefonun tuş kilidini açıp mesaja girdim.

"Eğer öyle gülmeye devam edersen ya arabayı durdurup Sevim teyze ve Ahmet amcayı umursamadan o gülüşünden öpmeye geleceğim yada bana kaza yaptıracaksın yavrum"

Beyaz'ın Siyah'a Sevdası (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin