"Ömer be her şeyi geçtim de akşam maçı tek başıma izleyeceğim amına koyayım!"Serhat'ın bu asabi çıkışına istemsizce dudaklarım kıvrıldı.
"Ne gülüyorsun lan! Bilmiyorsun sanki derbileri yalnız izlemeyi hiç sevmediğimi!"
Ekrandaki kardeşim saydığım adamın ciddi yüz ifadesine baktım.
Düğünümüzden hemen sonra yani yaklaşık iki ay önce görev yerini Hakkari'ye aldırmıştı.
O dönem Hakkari'de özel harekat birliklerine verdiğimiz bilgiler sonucu yürüttüğümüz operasyonda muhtemelen İstanbul'a olabildiğince uzak bir yer olduğundan kendini orda iyi hissettiğini ve üstlerle görüşüp oraya tayin olmak istediğini söylemişti.
Ne yalan söyleyeyim çok üzülmüştüm.
Ama Serhat'ı da anlayabiliyordum, gitmek istemişti ve gitmişti, her şeyi ardında bırakmak istemesine saygı duyuyordum.
"Yok mu oğlum orda maç izleyebileceğin birileri? Kalkıp Hakkari'ye mi geleyim şimdi?"
Serhat alaylı bir kahkaha atıp konuşmaya devam etti.
"Siktir ordan! Kalkıp Hakkari'ye gelecekmiş, sen Yade yanında olmadan bir gün yaşayamazsın artık be oğlum."
Dudaklarım samimi bir gülüşle kıvrıldı.
Haklıydı.
Yaşayamazdım.
Bakışlarımı ekrandan kaldırıp salondaki komidinin üzerinde duran çerçeveye odakladım.
Evlendiğimiz gün Yadenin o ömrümü vereceğim gülümsemesiyle bana sarılarak verdiği bir pozdu.
Birkaç saniye ezberimde olan yüzünün her karışına baktım.
"Aha valla yüzünde hülyalı gülümsemesiyle daldı gitti bu yine! Alooo abicim, derbi diyorduk en son, anladık oğlum evlisin mutlusun da ne olacak bu takımın hali?"
Bakışlarım tekrar telefon ekranındaki Serhat'a döndü.
"Bilmiyorum kardeşim, son maçlar önemli biliyorsun, inşallah bir sorun çıkmaz da alırız kupayı, yoksa çok üzücü olur."
Serhat beni başıyla onayladı ve ekledi.
"Oğlum bugün akşam kaybedersek fena olur valla, şampiyonluk giderse hele üzülmekle kalmaz kahrolurum ya, nedense içimde de öyle bir his var, sanki şampiyonluk gidecek gibi."
"Serhat ağzını hayra aç be kardeşim! Burdan şampiyonluğu verirsek Yade çok üzülür."
Tamam bende üzülürdüm ama Yade o kadar istiyordu ki bu şampiyonluğu, onca sınav stresinin arasında geçen haftaki 7-0lık Hatay galibiyetinde nasıl da mutlu olmuş ve sevinmişti sevdiğim kadın, onun o mutluluğu için her şeyi yapardım ben.
"Yade dedin de nerde bu kız? Benimle telefonda uzun uzun konuştuğuna göre yanında değil, malum yoksa karınla vakit geçiremediğin için beni zaman kaybı olarak görüyorsun ve kısa kesiyorsun."
Serhatın sesinde kırgınlık yoktu, aksine benimle dalga geçip alay dolu konuşuyordu.
"Okulda, gelmedi hala, biliyorsun son sınavlarını verdi, bir de gelecek hafta sonuna kadar bitirme tezini verecek, kafasını dersten kaldıramıyor ki, baksana cumartesi bile evde değil, ne desem dinletemiyorum, kendini çok yoruyor."
Onu öyle yorgun görmek beni çok üzüyordu, en kötüsü de onun yorgunluğunu almak için elimden hiç bişey gelmiyordu.
Ne demek gelmiyor Ömer? Yemek, çamaşır, bulaşık, temizlik, ütü, her şeye koşmuyormuşsun gibi konuştun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz'ın Siyah'a Sevdası (Tamamlandı)
RomanceOnunla olamazdım. Buna benden 9 yaş büyük olması, abimin en yakın arkadaşlarından biri olması engeldi. Onu sevemezdim. Ama sevmiştim. Onu, kendimi kaybedecek kadar, bir gülüşüyle bir hafta mutlu olacak kadar, gözleri gözlerime bir an değsin diye an...