"Ömer?"
Bir insan bir günde en fazla ne kadar özlenebilirdi?
Göz göze geldiğimizin kaçıncı saniyesiydi bilmiyorum ama benim aşırı özlemden gözlerim dolmuştu.
Odanın ortasında duran ve bana bakan adam, sevgilim, Ömerim, gelmişti, buradaydı.
Bunu algıladığım an yere çivilenen adımlarım da kendiliğinden hareket etti ve ben hızla Ömer'in yanına ilerledim.
Kollarını iki yana açıp benim ona ulaşmamı bekleyen adamımın yüzünde kocaman bir gülümseme mevcuttu.
Aynı gülümsemeyle bedenimi kollarının arasına attım ve ona sımsıkı sarıldım.
"Ömer, buradasın!"
Bu gerçeği bir kez de sesli dile getirdiğimde hala çok güzel bir rüyanın içinde gibiydim.
Asla beklemediğim bir durumdu onu burada görmek.
Ömer bedenimi sıkıca sarıp dudaklarını başımın üzerine bastırdı.
"Burdayım sevgilim." diye mırıldandı saç diplerime doğru.
Huzurla gözlerimi yumdum ve o hasret kaldığım kokusunu derince içime çektim.
En son perşembe akşam görüşmüştük ve önceden daha uzun süreler ayrı kalmamıza rağmen bu kısacık ayrılıkta bile onu çok fazla özlemiştim.
"Seni çok özledim." dedim yüzümü boynuna yaklaştırıp kokusunu iyice kaynağından solumaya gayret ederek.
Ömer'in belimdeki kolları mümkünmüş gibi daha da sıkılaştı ve ayaklarımı hafifçe yerden kesti.
"Ömer! Napıyosun?! Dur! Yaraların var!"
Etrafında birkaç tur döndüğünde asla beni dinlememekte kararlı gibiydi.
Başımı hafifçe geri çektiğimde beni kaldırdığı için boylarımız da aynı hizaya gelmişti.
Kömür karası gözlerinde gördüğüm ifade kalbimin ritminin artması için yeterli bir sebepti.
Boynuna doladığım ellerimden birini çektim ve sakallarını sevdim.
Beni tekrar ayaklarımın üzerine bıraktığında mırıldanan sesi içimi titretti adeta.
"Sevgilimmm, Yadeemm" dedi derin derin.
"Hııımm" dedim huşu içinde.
Gözleri ağır ağır yüzümde dolaşmış, dudaklarımda ise biraz fazla oyalanmıştı.
Aynı şekilde yüzünün her ayrıntısını izlediğimde dudaklarıyla dilini ıslatması sanki göğüsümün tam ortasına okkalı bir tekme yemişim gibi hissettirmişti.
Belimdeki bir elini çözerek yanağıma yerleştirdiğinde içgüdüsel bir şekilde yanağımı avucuna daha da yasladım.
Saniyelik de olsa gözlerimi hissettiğim şefkat duygusuyla yumdum.
Ömer baş parmağını ağırca dudak kenarımda hareket ettirdiğinde de gözlerimi yarı baygın bir edayla aralamış bulundum.
"Her geçen gün daha da zorlaşıyor senden-"
Derin bir nefes aldı.
"Kokundan-"
Tekrar tüm yüzümü ezberlermiş gibi izledi.
"Güzel yüzünden-"
Belimdeki elinin aşağı yukarı hareket ettiğini hissetim.
"Teninin sıcaklığından-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz'ın Siyah'a Sevdası (Tamamlandı)
DragosteOnunla olamazdım. Buna benden 9 yaş büyük olması, abimin en yakın arkadaşlarından biri olması engeldi. Onu sevemezdim. Ama sevmiştim. Onu, kendimi kaybedecek kadar, bir gülüşüyle bir hafta mutlu olacak kadar, gözleri gözlerime bir an değsin diye an...