Bazı anlar vardır hayatta, o anları hayatınız boyunca unutmayacağınıza adınız kadar emin olursunuz.İşte ben o anlardan birindeyim şu an.
Hep olmayı hayal ettiğim yerdeyim, hep olmayı hayal ettiğim kişiyle hep olmak istediğim yerdeyim daha doğrusu.
Öyle bir andayım ki, son isteğin ne deseler bile bu anı hayal edip söyleyemezdim muhtemelen.
Öyle imkansız öyle zor gelirdi ki bana.
Ömer'le aramızda olabilecek herhangi bir yakınlığı beynim o kadar imkansız diye konutlaşmıştı ki, şu an onun kucağında oturuyor olmam, saçlarımda parmaklarının dolaşıyor olması, ılık nefesinin saç diplerime vuruyor olması, ara ara dudaklarını hafifçe saç diplerime bastırıyor olması bana hayal gibi, aklımın bir oyunu gibi geliyordu.
Oyun gibi.
Bitecek bir oyun.
Kimsenin kazanmama izin vermeyeceği bir oyun.
Yavaşça olduğum yerde doğrulduğumda Ömer'e bakmamaya gayret etsem de o kapkara kaşlarının catıldığını, iki kaşının arasındaki vadinin ayan beyan ortaya çıktığını hissedebiliyordum.
Titremeyi bir kez olsun kesmeyen ayaklarımın üzerinde durduğumda kendimi zorlayarak yedek kulübesinin önündeki iki basamağı aştım.
Ömer'in bir an hareketlendiğini gördüm ama ayakta durabildiğime kanat getirince yerinden kıpırdamadı.
Derin bir nefesle ciğerlerimi doldurdum ve ayaklarımı çime sağlam basarak üç adım attım.
Birkaç gün önce sırf lafını ettim diye abimden azar işittiğim çimlere.
Gözlerimi sımsıkı yumarak derin bir nefes aldım ve adımlarımın beni yönlendirmesine izin verdim.
Bir adım.
İki adım.
Üç adım.
Saniyeler adımları adımlar saniyeleri kovaladı ve ben durmadım.
Tüm sahayı adımladım.
Beyaz çizgilerin üzerinde dolaştım.
Ara ara durdum ve tribünlere kaldırdım bakışlarımı.
Derin nefeslerle içime cektim Dolmabahçe'de denizden gelen o kokuyu.
O kokuya eşlik etti martıların sesleri.
Ve adımlarıma eşlik etti sevdiğim adamın adımları.
Üç adım gerimde bekledi beni.
Sıkmadı.
Boğmadı.
Tıpkı bir kuşun özgürlük uçuşunu izler gibi izledi beni.
Sahibine, kalbinin sahibine geri döneceğini bile bile.
Ama korkarak.
Üç adımdan fazla olursa aramızdaki mesafe ve ben düşerken beni tutamazsa korkusuyla.
O güvenceyle attım adımlarımı.
Üç adım gerimde beni sıkmayan, boğmayan, özgürlük uçuşumu gururla izleyen ama eğer olur da kanatlarımı çırpmaktan yorulursam, eğer olur da karşıma bir engel çıkar da düşmek zorunda kalırsam diye hep o mesafede oldu arkamda.
Adımlarımı güvenle atmamı sağladı.
Son adımı attığımda hikayemizin başladığı yere, orta sahanın tam ortasına ulaşmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz'ın Siyah'a Sevdası (Tamamlandı)
RomansaOnunla olamazdım. Buna benden 9 yaş büyük olması, abimin en yakın arkadaşlarından biri olması engeldi. Onu sevemezdim. Ama sevmiştim. Onu, kendimi kaybedecek kadar, bir gülüşüyle bir hafta mutlu olacak kadar, gözleri gözlerime bir an değsin diye an...