37. SONSUZA DEK

18.9K 893 188
                                    


Hayatınızda bazı anlar vardır.

Bazı günler.

Bazı saatler.

Ve bazen de gerçekten sadece tek bir an.

Yaşadığınız o anın içinde sonsuza dek kalmak istersiniz.

Sonsuz ne kadardır kimse bilmez.

Ama siz bilirsiniz.

O anda olduğunuzda, sonsuz ne kadar uzak olacak olursa olsun hiç gocunmadan sonsuza dek düşüncesiyle o anda kalmayı istersiniz.

Bugün sabah uyandığımda, birkaç dakika da olsa Ömer'in o sakin sakin uyuşunu izlemek, o anlarda sonsuza dek kalabilmeyi düşlemek belki de şu an yaşadığım anı yaşamayı beklediğim içindi, belki de o huzurlu anda kalmayı şu an babamın bakışlarında gördüğüm öfke yüzünden istemiştim, çok istemiştim, sonsuza kadar Ömer'le huzurlu kalabilmeyi.

Fakat odanın kapısı açıldığı an ve babamı ilk gördüğüm an içimdeki bu isteğin gerçek olabileceğine beni inandıran umut tanesi sanki toz olup uçmuştu.

Ağırca yutkundum ve bakışlarımı kapıda duran babamdan çekip küçük bir anlığına Ömer'e çevirdim.

Ömer ne babama, ne anneme karşı bir güne bir gün saygıda bir gram kusur etmemişti, o büyüklerini sayan, küçüklerini seven, beni bu güzel karakterine hayran bırakan bir insan olmuştu her zaman.

Şimdi gözlerinde gördüğüm o öfkeli bakış ise hayatımda ilk kez şahit olduğum bir durumdu.

Başımı tekrar kapıya doğru çevirdiğimde babamın arkasında beliren yüzlerle derin bir nefes almadan da geri duramadım.

Mehmet amca, Hatice teyze ve annem de babamla birlikte gelmişlerdi.

Kapıdan duran dörtlü sırasıyla içeri adımladığında Serhat abinin oturduğu sandalyeden kalktığına şahit oldum.

"O zaman ben gidiyorum kardeşim, yine gelirim."

Serhat abi Ömer'in dikkatini üzerine çekmeyi hedeflemişti ve Ömer'in kömür karası gözleri sonunda babamdan Serhat abiye döndüğünde bunu başarmış görünüyordu.

"Tamam kardeşim, dosya sende dursun, şimdilik."

Sesi sertti.

Fazlasıyla.

Ağırca yutkunduğumda Serhat abi başını "anlaşıldı" anlamında salladı ve ağır adımlarla kapıdan yeni giren dörtlüye ufak bir baş selamı verip çıktı.

Ve kapı kapandı.

Öyle çok ne yapmam gerektiğini bilmiyordum ki elimi ayağımı nereye koyacağımı bile şaşırmıştım doğrusu.

Bana bakan annemle göz göze geldiğimde bakışlarında gördüğüm yorgun ama mutlu ifadeyi tanıyordum.

Aslında mutlu muydu tam anlamıyla kestirmek mümkün değildi.

Küçükken çok fazla bu ifadeyle karşılaşmıştım gözlerinde, benim mutlu olduğum anlarda özellikle, yorgun da olsa, çok büyük savaşlar vermiş de olsa gözlerinde o ifade belirir, bana yaşadığı zorlukları yansıtmamaya çalışırdı.

Tıpkı şimdi olduğu gibi.

Dün gece burdan eve geçmelerinin ardından fırtınalar kopmuş olmalıydı.

Ona yüzümde buruk bir gülümsemeyle cevap verdim.

Annemin hakkını nasıl öderdim bilmiyorum.

Hatice teyze girişte durmaktan sıkılmış olacak ki hızlı adımlarla Ömer'in yatağının başına doğru adımlayıp Ömer'in kara saçlarını eliyle okladı.

Beyaz'ın Siyah'a Sevdası (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin