Bölüm 25 "Bilmek İstiyorum! "

962 96 18
                                    

Callie yanan boğazının verdiği korkunç ağrı ile gözlerini araladığında bambaşka bir yerdeydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Callie yanan boğazının verdiği korkunç ağrı ile gözlerini araladığında bambaşka bir yerdeydi. Genç kız beyaz tüller in çevrelediği yüksek kenarlıkları olan kırmızı perdeli yatağa baktı. Son hatırladığı şey kendisi için aldığı kıyafetleri giyebilmek adına odasına gidiyor oluşuydu. Ailesinin gidişi ardından ön avluya bakan camdan onları izlerken çokça ağlamış ve en sonunda bitap düşmüştü. Kendi odasına ulaştığında ise kemiklerinin sızısının dinmesi için yerdeki soğuk yatağa uzanmak istemişti lakin sonrası korkunç kabuslardı. Callie ateş yüzünden kendinden geçmiş olabileceğini varsaydı. Yine de içinde bulunduğu oda ona tanıdık değildi. Dahası Sinclair kalesinde bu kadar derli toplu ve ihtişamlı bir yatak odasının varlığının bilincinde değildi. Tülün arkasından gördüğü kadarıyla koyu renk perdeli duvarlara baktı genç kız ardından dirseği üzerinde doğrulmaya çalıştı lakin ciğerlerinin ağzından fırlayıp gideceğini düşündüren bir öksürük ile inleyerek geri uzandı. İçinden çıkan sesi birbaşkası duysa odada bir hayvanın böğürdüğünü düşünürdü muhtemelen. Başını sağa sola çevirip etrafındaki beşi aşkın yumuşak yastığa baktı ve o esnada kendi yaşlarında turuncu saçlı bir kız tülü açarak elindeki suyla dibinde bitiverdi.

"Alın Leydim, ılık ballı su, öksürüğünüze iyi gelecektir"

"Teşekkü-" Callie kendisine ait olmayan kalın ürkütücü sesiyle konuştuğunda gözleri iri iri açıldı lakin boğazındaki ağrı ne konuşmasına ne de su içmesine izin verecekmiş gibi görünmüyordu. Yüzünü buruşturarak toparlanmaya çalıştı. " Afedersiniz... Burası neresi?"

"Mcdonald topraklarındasınız Leydim. Lord Sinclair in kalesinde siniz."

"Ama na-sıl?"

"Gelişiniz üzerinden üç gün geçti Leydim. Kendinizde değildiniz... Öyle ateşliydiniz ki hekimler neredeyse sizi kurtaramayacaklarını düşündüler... Neyseki bu sabah saatlerinde ateşiniz düşmeye başladı."

"Ah, tüm bunları yaşarken ben neredeyim acaba?" Genç kız anlatılanları masalmışçasına dinlemişti. Gerçekten hiç ama hiçbişey hatırlamıyordu lakin bu denli şiddetli olacağını tahmin etmesede hastalanacağını biliyordu elbette. Yeni bir öksürük nöbeti ardından yırtılan boğazını biraz olsun yatıştırabilmek adına elindeki bardaktan minik bir yudum içti. Aklında birkaç soru vardı ve bunların en önemlisi Ian'ın nerede olduğuydu. Diğeri ise Jenna neredeydi? Callie deli kuzeninin onu kaçırmaya yeltenmemiş olduğunu umdu. Connor deliydi ve Fionna eğer orada söylediklerini duysaydı muhtemelen bir daha asla yüzüne bakmazdı...

Yuttuğu su boğazını iyiden iyiye yakınca yüzünü buruşturmak zorunda kaldı Callie. Demek burası Mcdonald kalesiydi lakin Mcdonald kalesi ile Ian'ın ne ilgisi vardı bilmiyordu. Yalnızca Ewan Mcdonald geçen sene hayatını kaybetmişti bu da kendi kalesinde çokça konuşulmuştu.

Callie kendisine bakan kızın elinden bardağını almasıyla dikkatini yeniden ona verdi. Yuvarlak yüzlü, iri mavi gözlü şirin bir kızdı. Genç kız durduramadığı şiddetli öksürüğün ardından ona gülümsedi. Uzun zamandır yattığından olmalıydı ki sırtı kesilmiş gibi acıyordu.

GÜNAH KEÇİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin